zafer kazanmak

1.3K 118 673
                                    

Gecenin karanlık bulutları, onları ve içinde bulundukları araba hariç her şeyi ıslatırken nefes alıp verdiği tüm süre boyunca Louis, yaşadıkları anların bu sefer rüya olmadığına dair kendisini sürekli ikna etmek zorunda kalmıştı.

Kendilerini arabanın arka kısmını kaplayan geniş deri koltuklara attıkları ilk anda, belki yağmurun altında öpüştükleri anlardaki kadar coşkulu olduklarını aynı aceleyle gösteremeseler de, Louis bedenini Merin'e doğru çevirip de dudaklarına yeniden hızlıca kapandığında, tüm gece boyunca birbirlerinden sakladıkları hisleri telafi edeceklerdi. Tamamen su olmuş kot kumaşı üzerinden çıkarırken bile dudaklarından zorlukla ayrılabilmişti. Merin sessizce onu izlerken, aniden kendi ceketini çıkarabilmeyi ve tepede topladığı pek de kuru sayılmayan saçlarını tokasından kurtarmayı akıl etmişti. Tıpkı Louis gibi, ön koltuğun başlıklarından ötekine ceketine bıraktığında, bir yandan kendilerine ön cama doğru görme engel oluşturacak bir örtü yapmış oldu. Şimdi, yeniden Louis onu kolları arasına alabilir ve dakikalarca hatta saatlerce öpebilirdi, arabanın siyah camları arasındayken. Aksi olsa dahi, ikisi de bunu pek umursamazdı aslında.

Dudakları durmadan birbirine temas ediyor ve daha fazlasına talepkar bir şekilde kısa süreli uzaklaşmalarında birbirlerine bakıyorlardı. Bir süre daha arabanın içerisini sadece onların öpücükleri ve dışarıda araba tavanına yağan yağmur damlaların sesi doldurdu. Louis, dudaklarının ötesindeki kişiye baktıkça aslında gözlerini hiç de kapatmak istemiyor, onu bu kadar yakından görmenin tadını doya doya almak istiyordu. Parmak uçları hiçbir şüphe ve tereddütü olmadan, koltuğun başına doğru düşmüş başını tutmak istercesine çenesinden kavradı. Merin'in baygın yeşil gözleri, hissettiğini dokunuşla bir anda açılmıştı. Tıpkı uykusundan uyandırılmış bir kaplan gibi vahşice bakıyordu karşısındaki mavi gözlere. Dudaklarını yeniden yaklaştırdığında, Merin ona doğru yükseldiği için beklediğinden daha hızlı olmuştu öpüşmeleri. Louis çenesinde duran parmak uçlarını bu sefer zarif boynuna indirdi yine hiç çekinmeden. Merin'in gözleri tekrardan kapanmıştı. Louis omzunda hissettiği elle irkilmeden, narince boynunu kavramaya devam etti. Parmak uçlarını teninin ateşini ölçmek istercesine boynunun bir noktasına bastırıyordu. Sonunda o çok merak ettiği hisse kavuşmuştu. Merin'in alev almış tenini kendisi keşfetmişti, hem de düşündüğünden daha iyi yollarla.

Ona doğru olan kolunu, omuzlarından aşağısını ve hatta tüm bedenini sarmak istercesine Merin'in tarafına götürdüğünde, bunu hızlıca kabul etmiş olması ve kollarının arasındaki yerini alması Louis'i şaşırttığından daha fazla mutlu etmişti. Dudakları birbirini öpmekten asla yorulmuyor, aksine doyumsuzca birbirine sürtmeye devam ediyordu. Dudaklarının yerleri ve nefeslerinin birbirine karıştığı bir anda, ikisi de hala yan yana otururken Merin boynuna sarılan Louis'in elini tutmuştu. O an, parmaklarına dolanan onunkileri hissettiğinde heyecanla havalandı yüreği. Avuçları, avuçlarına sürterken parmak uçlarının buz kesildiğini fark etmişti. İkisinin de kucağında duran ve birbirine dolanan parmak uçları Louis yüzünden ayrıldığında, Merin gözlerini bile açmamıştı çünkü akabinde; parmaklarının üstündeki bluz kumaşının bileğinden içeri girip yukarı doğru gittiğini hissetti. Louis'in parmak uçları kolunda uçucu bir zevkin izini bırakırken, Merin bundan bile fazlasıyla etkilenmiş ve tüylerinin dikenleşmesine engel olamamıştı. Onun hızlanan nefeslerini her an daha da çok işiten Louis, kısa süreliğine dudaklarından ve parmak uçlarıyla teninde çıktığı geziden ayrıldı.

"Sana dokunmak istiyorum." Yalnızca ikisinin bulunduğu arka koltukta, fısıldayarak ve kesin bir şekilde konuştu Louis. Sanki karşısındakinin cevabını zaten önceden biliyordu. "Merin." Boynunda hissettiği yoğun ve ıslak öpücüklerle, önce gözlerini kapatan Louis oldu. Dudaklarından ondan geriye kalan nemlilikle onları birbirine bastırırken, gelen cevapla yanılmadığını öğrenmiş oldu. Merin'in sıcak ve nefes kesen öpücüklerini ve ıslak saçlarını boynunda hissetmeye devam ederken, gözlerini açmasına gerek görmeden ellerini Merin'in bacaklarına götürdü. Hissettiği ilk şey parmaklarının arasında hissettiği iç gıdıklayıcı çorap kumaşı olmuştu elbette. Beynine kazınan görüntüler sayesinde Louis ona bakmadan dokunmaya devam edecekti kısa bir süre daha. Soğuk tenini saran pembe çorabı yırtıp atmak istediği halde, bunu yapmadı. Onun yerine, çorabın yetişmediği üst kısımlara doğru ilerledi parmaklarıyla. İlk kez tırnaklarını tenine hafifçe geçirdiğinde, kulağının çok yakınından gelen inlemeyle, Louis derin bir nefes almak ve gözlerini kendiliğinden açmak zorunda kaldı.

S H E (She lives in daydreams with me)Where stories live. Discover now