Bölüm 18

358 8 1
                                    

Kahvemi masama koydum ve dosyaların içinden tarihlerine göre seçtim. Yoğun bir gündü, uzun zaman sonra ilk kez bu kadar çok mesaiye kalmıştım ve saat on olmuştu, açtım deli gibi bunu kaç saatir kahveyle bastırmaya çalışıyorum. Dosyaları açıp bilgisayara raporladım, neredeyse herkes gitmiş on kişi mesai yapıyorduk odalarda. Kapım tıklatıldı.
"Gir." dedim bilgisayara bakarken,
"Ben Ece hanıma baktım ama.." anıl
"Hoş geldin Anıl, otursana." elindeki hamburger poşetlerini görünce sırıttım. Reis mi desem ne?
"Sen varya süpersin süpeer." elinden aldım ve masaya koyup hızla açtım, ayarladım menümü ve kocaman bir ısırık aldım. Beni kola içerek izliyordu.
"Ee ne yaptın bakalım?" dedi,
"İyi sen?" dedim yutup.
"Merak ettim, özledim, ve şu an buradayım." gülümsedim.
"İyimiş." dedim. Bir ısırık daha aldım,
"Benden hala nefret ediyorsun değil mi? Meriç kafanı karıştırdı aptal!" öksürmeye başladım, sırtıma vurunca elimele dur işareti yaptım,
"Ne alaka?" dedim,
"Bakışın," dedi,
"bakışın seviyor gibi değil." diye ekledi
"Bilmiyorum, sende biliyorsun." dedim, kafasını salladı. Tadımı kaçırdı işte akşam akşam, ellerimi sildim, bitirmiştim.
"Teşekkür ederim." dedim gülümsedi.
"Hadi gidelim artık." dedi,
"İşlerim var." dedim, nefes verdi derince.
"Peki, sen bilirsin." ayağa kalktı ve çöpleri aldı.
"Haberleşiriz." kafamı salladım, çıktı.
~
Gözlerimi açtım ağır ağır, her yerim tutulmuştu. İş yerinde uyuya kalmak mı?! Of ece ya.
"Ece." dedi müdürdü bu.
"Efendim?" dedim kısık gözlerimle.
"Evine git, dinlen bugün bu ne hal, kolay gelsin dün sabahladın." dedi,
"Yok çalışırım." dedim,
"Ece, rica ediyorum." gülümsedim.
"Peki." ayağa kalktım ve çantamı toparladım dosyaları çekmeceye koydum ardından odadan çıktım. Lavaboda elimi yüzümü yıkadım ve merdivenleri indim.
Danışmaya gülümsedim, şirketten çıktım, arabamı açtım ve hızla motoru çalıştırdım. Saat kaçtı bilmiyorum bile.
Radyoda bilmediğim bir podcast çalıyordu.
Saatte 11.30 olmuştu bile. Arabanın camını açtım, önce eve ordan GYM'ye gideceğim , hamladım iyice. Evin olduğu tarafa saptım. Anıl gitmiştir herhalde ki yine aynı manzarayı görmek istemiyorum. Umarım.
Eve gelmiştim, inip kapıyı açtım. Arabası buradaydı yani gitmemiş demek oluyor. İçeri girdim, verandada kahve içiyordu. Beni fark edince kahvesini masaya koyup yanıma ilerledi.
"Neredeydin? meraklandım." dedi,
"İşteydim, sabahlamışım." dedim tebessüm ederek.
"Haber ver bir kez daha olursa, merak..."
"Tamam Anıl, uykusuzum duşa girip çıkacağım."
"Nereye?" dedi,
"Spor."
"Bende gideceğim birlikte gidelim ordan yemeğe ona göre giyin melek." dedi kafamı salladım ne olacak hiç bilmiyorum.
~
Arabaya bindik, benimkiyle gideceğiz, gaza bastım. Eve yakın değildi, ne de uzaktı ama mükemmel bir salon.
"Kaç saat çalışacaksın?" dedi Anıl,
"Bilmem." dedim, sağa döndüm. Hava güzeldi ama soğumaya başlamıştı artık.
Siyah spor tayt ve spor sütyenim vardı, siyah nike uyumlu olmuştu. Üzerime hırka giydim sadece.
Arabadan indik, yarım saat sonunda yedek kıyafetleri aldım. Kilitledim. Anılın yanından eri girdim, büyüktü epey.
Yukarı çıktık, üçüncü dördüncü ve beşinci katlar spor alanı, diğerleri büyük salon. Üçüncü kat işimi görüyor ve epey büyük zaten, dörtte ve beşte de aynıları var. Anıl tişörtünü üzerinden çıkarırken ona bakmamaya çalıştım.
"Başlıyorum ben." dedim zor olsa da.
Koşu bantlarıyla başlayacaktım, ısınmak için mantıklı olur mu bilmem ama ben hep bunu kullanıyorum. Hala sakatlanmadım :D
Hızını ayarladım ve başta küçük koşmaya başladım, git gide hızlanıyordum. Anıl kolları için bir şeyler yapıyordu. Onu böyle görmek epey etkileyici. İçeri kalabalık gibiydi, kaslı adamlar, kızlar bir iki teyze bile vardı. Hızlandım, bunu seviyorum ve alışkınım. Nefes nefese kaldım, yavaşlattım tempomuda aletide ve üzerinden indim. Anıl ipleri -sallamaya- halletmeye başlamıştı bile.
"Nasıl gidiyor?" diye sordu yanından geçerken.
"İyi." dedim nefessiz kaldım. Ağırlığa geçeceğim, ellerimi demire sabitledim ve kendimi kaldırıp indirdim, bu epey zor ve etkili bir hareket.
Bir sürü kez yapmıştım kollarım alışmıştı artık, otuz olmuştur. Atladım ve suyumdan içtim. Terlemiştim. Başka hareketlere yöneldim. Squat çekebilirim, günde en az yirmi tane çekiyorum.

Soyunma odasına girdim, kapı arkamdan sertçe kapandı, arkamı döndüm.
"Yüreğime indi." dedim Anıldı bu. Gülümsedi.
"Beni etkiliyorsun melek." dedi, gülümsedim.
"Şu an burada hiçbir şey yapmayacağım terli terli." dedim sırıttı.
"Evet terli terli." elleriyle yüzümü tuttu ve kendine dudaklarına çekti. Karşılık verdim ve bu onun öpüşlerinin  daha sertleşmesine neden oldu, dudağımı ısırdı, gülümser gibi oldum. Dilimle meşguldu bende kapıdan birinin çıkmaması için dua ediyordum. Üzerinde eşofman dışında bir şey olmaması beni gerse de iyiydim, derin nefes aldım burnumdan. Geri geri yürüyorum beni duvara doğru itiyordu, dilimi saldı ve burnuma çıktı, gülümsedim. Kapının usulca açıldığını göz ucuyla fark edip hemen çekildim,

''Biri geldi.'' diye fısıldadım ve dolaba girdik, o arkamdaydı ve ben ona yaslanıyordum arkam dönüktü. Kadın telefonla konuşuyordu. Sırıttım ve Anıla fısıldadım.

''Hey.. oranı kontrol etsen iyi ederin.'' sırıttığını boynuma vuran sıcak nefesinden anladım.

''Oramı kontrol edemiyorum.'' diye fısıldadı, güldüm. Kadın galiba gitmişti kapı sesi geldi ve ortam sessizleşti. Kapağı açtım ve kafamı uzattım, yoktu.

''Gel.'' indi, ''Gitsen iyi olur, dışarda buluşuruz.'' dedim, ''Yemeğe gideceğiz, ona göre.'' gülümsedim, ''Pakala, ona göre giysi getirdim.'' kafasını salladı ve gülümseyip çıktı. Rahatça nefes aldım, yedek giysileri ve havluyu alıp çıktım, yukarıda otel banyosu gibi banyolar var. Anahtarı aldım ve kapıyı açtım. Kirlilerden kurtulup sıcak suyun altında ıslandım, şampuanı bol bol döküp köpürdüm, ve de duş jeli.  Çıktım ve havluya sarıldım. Saçlarımı taradım ve kuruttum, şekillendirmek için kremler vs sürdüm ve saçım hazırdı, iç çamaşırımı giyindim hızla ve sonra elbisemi.

 Saçlarımı taradım ve kuruttum, şekillendirmek için kremler vs sürdüm ve saçım hazırdı, iç çamaşırımı giyindim hızla ve sonra elbisemi

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

Hızla havluları sepete atıp çıktım, soyunma odasındaki çantama eski kıyafetleri koydum ve parfüm sıktım üzerime. Mini elbisem fazla kısa olsa da çok güzel durmuştu.

''Oha'' dedi Anıl, kaşlarımı çattım.

''Ne oha?'' dedim,

''Dışımdan mı söyledim?'' güldüm,

''Evet.'' güldü. Arabaya bindim o kullanacaktı arabayı, aynadan kendime baktım makyajım azdı ama hala güzeldim, her neyse.
~
''İşte geldik.'' boğaz manzaralı mükemmel lüks bir yerdi, akşamın karanlığı daha hoş yapmıştı etrafı ve ışıkları. İndim ve yanına geçtim, birlikte içeri doğru ilerledik,
rezerve yazan boğaza en yakın yani manzaralı masaya oturduk. Siparişleri hemen vermiştik bende zaten kurt gibi açım. Mumları yaktılar kalabalık değildi. Loş ışıklar etrafı süslüyordu.
"Burası çok hoş." dedim sessizliği bozup.
"Senin için." dedi, aklıma gelen ani şeyle ona döndüm.
"Sen bana geçen gecelerde melek mi dedin?" dedim.
"Evet."
"Neden?" dedim.
"Eğer onu dediğim gece kafam yerinde olsaydı düşünmeden seni yatağa götürürdüm." sırıttım
"Bunun asıl nedeni olmalı, Anıl." dedim.
"Bunu öğreneceksin ama henüz değil...melek." dedi, sırıttım. Neydi acaba?
Yemekler geldi, mis gibilerdi karnım gurulduyor ağzım sulanıyordu.
"Afiyet olsun." dedi, kafamı salladım ve ilk lokmamı aldım. Sevdiğim yemekleri yerken asla konuşmam. Bugün de öyle olacak.

yaklaşık, on dakika sonra Anıl sessizliği bozdu.
"Ece." dedi, ona baktım ve içkimi içtim. Kaşlarımı kaldırdım.
"Efendim?"
"Ben... benimle evlenir misin tekrardan." dedi, boğazımı temizleyip dudağımı yaladım.
"Sanırım, iki kez düşünürüm." dedim, kafasını hayal kırıklığına uğramış gibi ağır ağır salladı. Gülümsedim yapmacıktan.
"Ben evlenirdim senle." dedi, boğuktu sesi ama duydum. Ona çevirdim bakışlarımı.
"Ne?"
"Anladın işte melek."
.
DEVAM EDECEK

TUTKUМесто, где живут истории. Откройте их для себя