tyunnie!30

108 9 7
                                    

Taehyun burnundan soluyordu, planında tam olarak bu yoktu. Gözlerinden ışınlar çıkabilseydi şu an onu çoktan parçalara ayırmıştı. Yine de bir şey diyemedi. Huening Kai arkadaşına sinsice göz kırptıktan sonra gözlerini devirdi. O sırada Yeona gülümseyerek kolunu Kai'nin omuzuna attı. Gerginliği bir kenarıya bırakıp konuşabilmişti

"Bilseydim ben de Yedam'ı çağırırdım."

Taehyun öksürüp konuyu dağıtmaya girişti yoksa onun da burada bitmesinden korkuyordu. Bir şekilde Kai'yi gönderebileceğini düşünüyordu ama Yedam da gelirse işi daha da zorlaşırdı. Onlara doğru yaklaşıp Yeona'nın kolunu Kai'nin omuzundan aldı. Gözleri sadece Yeona'nın üzerindeydi gülümseyerek onun elini tuttu ve çekiştirmeye başladı. Kai'nin çığırışlarına kulak asmamıştı bile. Yeona onun bu durumuna gülüp kendini ona bıraktı.

-

Oyun merkezine geldiklerinde bu kadar kalabalık olacağından haberdar değildiler. Yine de keyifli vakit geçirmek için içeriye girmiştiler. Yarım saat geçtikten sonra Taehyun bakışlarını arkadaşına doğru yönlendirmişti. Gitmesi gerekiyordu. Kai ise oynadığı oyuna devam etti. Karşındaki Yeona sevinçli bir şekilde onu yendiğine seviniyordu ve bu daha ilk turdu. Kai bir şekilde Taehyun'u oyun koltuğundan kaldırmış onun yerine oynamaya başlamıştı. Arkadaşının bu konularda yetersiz olduğunu bildiğinden Yeona için güçlü bir rakip olabileceğini iddia etmişti.

İkinci tur başlamadan önce Yeona karakterinde son değişiklikleri yapıp Kai'nin da onaylamasını bekliyordu. Ancak, ekranın diğer tarafında ne olduğundan habersizdi. Yavaşça koltuğundan kalkıp kafasını diğer tarafa doğru uzattı. Gördüğü manzarayla birlikte kendini sesli bir şekilde gülerken bulmuştu. Taehyun bacaklarını Kai'nin bacaklarına sarmalamıştı kalkması için ona baskı uygulamaya çalışıyordu. Ne var ki, arkadaşı buna izin vermemek için elinden geleni yapıyor gibiydi. Her ikisininde bakışları Yeona'ya döndüğünde kendilerine çeki düzen verdiler ve hiçbir şey yapmamışlar gibi davranmaya kalktılar.

Sonunda Huening Kai, annesinden yalan bir çağrıya cevap vererek yanlarından ayrılmıştı. Taehyun zaferle gülümseyip kendini oyun koltuğuna bıraktı. Aynı şekilde Yeona da yerine geçti ve ikinci tura başladılar.

Yeona ilk önce onun saldırmasını bekledi ama şu an karşındaki Taehyun'du. Kai için uyguladığı taktiği ona da uygulayamazdı ve belli ki Taehyun yeterince gözlem yaptığı için ilk hamleyi Yeona'dan bekliyordu. Yeona omuz silkip ilk hamlesini yaptı, Taehyun akıllıca davranıp doğru zamanı beklediğinden şu an her şey onun lehine işliyordu.

Yeona'nın ekranında Game Over yazısı çıktığında bağırmaya başladı. "Taktiklerimi yeterince çabuk kapmışsın, anlıyorum ama seninle daha fazla bu oyunu oynayamam eğlencesi kaçıyor!" Yalandan bir sinirle oturduğu yerden kalkıp çantasını sırtına taktı. Yönünü oyuncak makinelerine doğru yönlendirdi. Taehyun şaşkındı çünkü bir oyun yüzünden onun bu kadar sinirlendiğine inanmakta güçlük çekiyordu. Bir şey demeden hemen arkasından onu takip etti. Hızına ayak uydurup yanında durmuştu. Yeona makinelerinin bir tanesinin önünde durduğunda eliyle içindeki renki peluşu işaret etti. "Bence bunu alabiliriz. Hadi deneyelim."  Çantasının önünden çıkardığı madeni para cüzdanının fermuarını açmıştı. Bu demek oluyordu ki, o peluşu alana kadar buradan gitmek yoktu.

İlk denemelerde her ikisinin de sinirleri fazla gerilmese de bağırmaya başlamışlardı. Özellikle Taehyun her kaçırdığında, "Bu makineler tam bir para tuzağı... Sırf bunun için tasarlanmışlar. Artık daha fazla para harcamayalım." diyordu ama Yeona kafasını iki yana sallayıp eliyle sırtını sıvazlıyordu. "Bence yapabiliriz, sakin olmalıyız Taehyun. Almak isteyen nasıl da alıyor bak!" Böylelikle zamanlarının büyük bir kısmını bunun için ayırmıştılar ve ellerinde hiçbir şey kalmamıştı. Her ikisi de somurtarak oyun merkezini terk etmişti.

Hava çoktan kararmıştı bile. Zamanın nasıl geçtiğini tam da şu an fark etmişlerdi. Taehyun yine kızın elini sıkıca tutup kalabalık caddede yürümeye başladılar. Yeona bir süreliğine elini ondan çekti. Gözleri yine her yeri turluyorken birini es geçiyordu. "Elimi tutabileceğine dair bir şey dediğimi hatırlamıyorum Taehyun ama sen ikinci kez benden izinsiz bunu yaptın." Birazcık oynamaktan zarar gelmez diye düşünüyordu.

Taehyun şaşkınlığını dile getirmek için konuşmaya başladı. "Elini tutmak için izin almam mı gerekiyordu? Ben aramızda bir şeyler var sanıyordum Yeona." Gülümsemesini saklamaya çalıştı kız ve konuştu. "Aramızda bir şeyler var diye senin bana çıkma teklifi etmediğin gerçeğini değiştirmiyor." Taehyun öksürmeye başladı. Buna gerek var mıydı ki? Yeona endişeyle ona dönüp bakmıştı. Ciddiye almış olamazdo değil mi? En sonunda dayanamayıp gülmeye başlamıştı. "Ciddi değildim ve senin şu gergin halini görmek beni daha da şaşırtıyor."

Bugün tuhaf bir şekilde Yeona gerginliğini atlatmıştı ama bu sefer Taehyun onun yerine geçmiş gibiydi. Olduğu yerde donuk bir şekilde ona bakan Taehyun'un elinden tutup yürümeye başladı.

-
the end








diyormuşum
yok öyle bir şey
ömürlük kitap bu
suyunu çıkarmadan
olmaz ;]
yazım hatası varsa da
uğraşmak zor geldiği için ellemedim
hadi bakalım görüşürüz

tyunnie! u have new text messages from anonWhere stories live. Discover now