21

2.6K 374 136
                                    

"Senin kardeşinim."

—————————————————

Jisung nefesini tuttu ve karşısındaki genç adamın vereceği tepkiyi bekledi.

Changbin bir anlık duraksamadan sonra kahkaha attı.

"Seni öldürmemem için bu yalanı mı uydurdun yani?"

Minho ve Jisung sessiz kalınca Changbin yutkundu.

"Komik ama duymak istiyorum. Komik hikayeni anlat bakalım."

Jisung gerildi. Gözlerinin dolmasını umursamadan anlatmaya başladı.

"Ben aslında Junsang'ın oğlu değilim. Onun kardeşinin oğluyum. Bunu o ve bir adamı konuşurken duydum."

Changbin güldü ve boş bir ifadeyle karşısındaki çocuğa baktı.

Minho Jisung'un elini sıktı ve baş parmağıyla sakinleştirmek istercesine okşadı.

"Küçüklüğüme dair anılarım yok. Bana bir ilaç verdiklerini Minho sana söylemiştir. Bu ilaç anılarımı ve güçlerimi engelliyor. İlacı içmeyi bıraktım ve anılarım geri gelmeye başladı. Dün bir anı gördüm. Bir arabadaydım ve yanımda benden biraz büyük bir çocuk vardı. Birlikte oyun oynuyorduk." Jisung Minho'nun elini bırakıp abisine yaklaştı. Changbin tuhaf bir ifadeyle onu izledi.

"Sonra araba kaza yaptı ve ikimiz kurtulduk. Birkaç adam bizi arabadan çıkardı ve ayrı yerlere götürdü. Arkandan bağırıyordum."

"Saçma." Diye mırıldandı Changbin.

Jisung serçe parmağını kaldırdı.

"Oyunumuzu hatırlıyor musun hyung?"

Changbin onun serçe parmağına baktı.

"Söz veriyorum vazoyu kırdığını annemlere söylemeyeceğim."

Changbin aklına gelen anılarla titredi.
Şoka uğramış bir şekilde karşısındaki küçük çocuğa baktı.

Jisung onun hatırlamasını umut ederek beklemeye devam etti.

Changbin yavaşça elini kaldırdı. Daha sonra titreyen serçe parmağını onunkine sardı.

"Söz veriyorum sütü döktüğünü annemlere söylemeyeceğim." Dedi titrek sesiyle.

Jisung gözlerinden akan yaşlarla kıkırdadı.

"Çünkü sen benim her zaman koruyacağım minik kardeşimsin."

Kazadan önceki son sözleriydi bu. Changbin yavaş yavaş hatırlıyordu.

Elini yavaşça indirdi. Jisung bir an korktu. Ancak Changbin'in ona aniden sarılmasıyla hıçkırmaya başladı.

Jisung o an gerçekten sevildiğini hissetti. Hayatta hiçbir şeyi olmadığını düşünürdü. Bir ailesi, onu seven herhangi biri. Ancak bir abisi vardı. Bunu daha bir gün önce öğrenmişti ve şimdi abisi ona sımsıkı sarılıyordu.

Ne kadar süre sarıldıklarını bilmiyordu. Sarılmayı sonlandıran Changbin oldu. Gözleri yaşlarla doluydu. Eliyle yüzünü kapattı.

Jisung onun bu haline dayanamadı. Uzanıp onun ellerini yüzünden çekti gözlerini sildi.

"Özür dilerim."

"Hayır, ben özür dilerim." Dedi Changbin titrek sesiyle.

"Seni hatırlamadım. Nasıl hatırlamam? Üstelik seni o pislikle tek başına bıraktım. Üzerinde deneyler yaptı, canını yaktı."

"Bunlar senin suçun değil. Lütfen kendini suçlama. Bu hikayede tek bir suçlu var. O da Junsang."

Jisung abisinin ellerini tuttu.

"Söz veriyorum bizden çaldığı yılları, bizden çaldığı hayatı ona ödeteceğim. Onu mahvedeceğim. Senin canını yaktığı her an için pişman olacak."

Jisung gülümsediğinde Changbin ona tekrar sarıldı.

"Bundan sonra hiçbir şey umrumda değil. Bir daha oraya dönmüyorsun ve onu öldürüyoruz."

"Ama plan?"

"Plan falan yok. Daha fazla uzatmanın anlamı yok. Onu öldüreceğim."

Jisung dudaklarını dişledi.

"Onu bu şekilde yenemezsin. İçeride birileri olmalı."

"Saçmalık."

Jisung geri çekildi.

"O sandığından çok daha güçlü. Sizin yakalayıp öldürdüğünüz o kötü insanlardan olabilir. Bir şeylerin peşindeler ve o ölürse ne olduğunu öğrenemeyiz. Çok fazla sır var. Bunları öğrenmeliyiz. Lee Know diye birinden bahsettiler ve dövme-"

"Jisung. Sakinleş. Minho bana bunları zaten anlattı."

Changbin uzak bir köşede onları sessizce izleyen Minho'ya baktı.

"Bu sırları öğrenmeliyiz. Benim anılarım yeterli değil. Başka şeyler var bunu biliyorum, hissediyorum."

"Jisung bu tehlikeli."

"Hep öyleydi. Yıllarca onunlaydım. Birkaç ay daha kalmamın bir zararı olmayacak. Lütfen Minho ile birlikte bu görevi tamamlamamıza izin ver. Onun Minho'ya güvenmeye başladığını hissedebiliyorum. Eğer onun yanında zihnini açarsa Minho her şeyi öğrenecek. Bütün sırları.."

Changbin iç çekti. Haklıydı.

"Tamam ama sana en ufak bir şey yaparsa onu öldüreceğim. Görev artık umrumda bile değil. Minho'yu oraya seni, biricik oğlunu kaçırması için göndermiştim. Junsang'dan bu şekilde intikam alacaktım. Daha sonra onu öldürecektim. Ancak sana olan davranışları aslında kötüydü ve seni sevmiyordu. Biricik oğlu değildin. Bu durum bütün görevi mahvetti. Senin benim kardeşim olman ise son damlaydı. Onu direk öldürmemem için hiçbir sebep yok. Ancak senin isteğine saygı duyacağım. Sadece senin için bunu yapacağım."

Jisung mutlulukla başını salladı.

"Şimdi gidin ve onu alt edin."

~


Herkese merhaba. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Olaylar yavaş yavaş açığa çıkıyor ve finale doğru gidiyoruz. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın❤️

Sweet Lies |Minsung|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin