☕ÇAY☕

10.4K 832 248
                                    

~Kedicikler, annelerini çok seviyor~

Dolan gözlerimi silmeye kalmadan yanaklarımdan süzülmüştü gözyaşlarım. Notu cebime sıkıştırıp elimin tersiyle gözyaşlarımı silmeye başladım. Ama bu çok tatlı...

Aklıma gelenle hızla başımı kaldırdım. Etrafta gözlerimi gezdirmeye başlamıştım. Kimse yoktu. Eymen ya...

İpek!

Gözlerimi kırpıştırıp elimdeki kuru mamayı hızla yere dağıttım. Başımı kaldıramayarak hızlı adımlarla oradan ayrılmıştım. Yanaklarım çok yanıyordu. Niye böyle şeyler yapıyorsun ya...

Hem mama-

Eymen...

...

Gönül teyzegil çay içmeye gelecekti. Tabi mesele çay değildi. Allahım...

Annem ile babama yanaklarımın kızarıklığını fark ettirmemek için arada banyoya gidiyordum. Yanan yanaklarıma soğuk su çarpıp yanaklarımın eski haline dönmesi için çaba gösteriyordum. Soğuk su ile ıslattığım elimi yanan yanaklarıma bastırıp duruyordum. Vakit namazları için aldığım abdest sayısı yeterli olmuyordu. Babamın seninle konuşacağı vakit senin için üzülmemeli miydim acaba Eymen!

Havluyla yüzümü kurutup banyodan çıktım. Annem çayın yanına ıslak kek yapmıştı. Onları servis edecektik. Heyecandan kalp atışlarımı hissediyordum. Kendimi iyi hissetmiyorum. Hayır abartmıyorum...

Bugün Eymen'i düşündüm. Evet ciddi ciddi düşündüm. Yani olursak nasıl olur diye. Biz karar verecektik çünkü. Ama sanki ben karar vereceğim. Allahım...

"Kızım bardakları hazırlar mısın?"

Adımlarımı hızlandırıp işime koyuldum. Heyecandan onay vermeyi bile unutmuştum. Eymen hiç heyecanlı değildi. Yani lisedeyken. Ne ara tutuldu bana, anlamıyorum. Tutuldu... Allahım ben neler diyorum?

Lise...

Lütfü hocanın sakin anlatımıyla tarih dersini dinliyorduk. Evet dinliyordum. Fakat belli bir süreden sonra başka bir şeyleri düşünürken buluyordum kendimi. Benden bağımsız aklım gidiyordu. Bu tarih derslerini azıcık azıcık verseler olmaz mı? Okula gittiğimiz her gün tarih dersini dinlemeye razıyım. Yeterki aklım gitmeden bugünlük bu kadar, desin hocamız.

"İpek..."

Hocanın sesiyle irkildim. Boşluğuma gelerek ses çıkartmıştım.

"Hı..."

Lütfü hoca ciddiyetle bana bakıyordu. Yerimde kıpırdanıp kocaman açtığım gözlerimle başımı eğdim. Yanaklarım yanmaya başlamıştı. Gözlerimi kocaman açtığım için gözlerim de acımıştı.

"İpek kızım, daldın herhalde..."

Başımı kaldırıp konuşmaya başladım. Sesinde kucaklayıcı bir taraf olmasa zor kaldırırdım başımı.

"H-hocam, özür dilerim. Yani bilerek olmadı..."

Evet açık sözlüydüm. Lütfü hocayı babam gibi görüyordum. Yani o sıcaklığı alıyordum ondan. Gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Haftaya bize ders anlatmak ister misin?"

Ben mi?

Tedirginlikle hocaya bakarken devam etti. Ya benim sınıf içinde ders anlatma fobim var. Toplum içinde bir şey anlatamıyorum. Çekiniyorum. Zorlanıyorum...

"İstersen bir arkadaşınla anlat..."

Yüzümde gitgide gülümseme belirirken yanımda oturan yakın arkadaşım Çiğdem'e döndüm. Çok güzel ders anlatırdı. Tarihi de severdi hem. Yani ben de severdim ama olayların içindeki mantığı çözmeyi severdim. Kendimce tarihte yaşanmış olaylar üzerinden ders çıkartırdım.

"Benimle anlatır mısın?"

Fısıltıyla konuşup beklentiyle cevabını bekledim. Yüzünde gülümseme belirdiğinde hocanın sesini duydum.

"Eymen ile anlat..."

Eymen mi?

Hızla başımı hocaya çevirdim.

"Hocam ben aslında-"

"Tamam hocam. Tarihten proje almıştım. O konuyu anlatsak olur mu? Müfredata baktığımda bir hafta sonra o konuyu işleyecekmişiz. Sanayi Devrimi..."

Yaa o senin ödevin, kendin yap! Allahım stresten saçmalıyorum. Çok özgüvenli ama...

"Çok iyi olur Eymen. Bir hafta süre o zaman size..."

"Tamam hocam..." deyip bana döndü. Bende başımı sallamakla yetindim.

Sonrasında her günüm neredeyse Sanayi Devrimi olmuştu. Çünkü onun proje ödeviydi. Benim yüzümden aksaklık yaşasın istemedim konu anlatırken. Ben konuk anlatıcı gibi olacaktım. Büyük kısım ona aitti.

O gün geldiğinde anlatacağımız konunun açıklamasını kısaca ben yapmış, dersi Eymen anlatmıştı. En sonda da kendimce çıkardığım sonuçları hayatımızla birleştirip sunmuştum sınıfa. Hocamız da dahil olmak üzere sınıf çok beğenmişti. Sorun şuydu ki ders anlatımı deyince ilk benim adım, ardından ise onun adının gelmesi. Yani en azından birinciliği ona verin, o kadar anlattı çocuk.

Anlattım ama ben hâlâ fobisi olan kızım. Geçmiş olsun...

Kulağıma dolan zil sesiyle irkildim. Elimdeki tepside sadece bir bardak vardı. Aklım nerde benim?

Hızlı bir şekilde bardakları tepsiye dizdim. Sesler gelmeye başlamıştı. Hadi hayırlısı...

...

Çayımdan bir yudum alıp başımı kaldırdım. Gönül teyze annemle muhabbet ediyordu. Dikkatle dinlemeye başladım.

"Öyle artık düğünlerde bile çok dikkat etmiyorlar. Feyzacım hep bu düğünlerden de yayıldı."

"Öyle..."

Düğün?

"Yakın olan akrabaları çağırsan bile çok kişi oluyor. Hangisini çağıracağını şaşırıyorsun."

Kim evleniyor?

"En iyisi burada oturan akrabaları çağırmak. Allah'tan bizim akrabaların çoğu Bursa'da. Hem ortalık virüs kaynıyor. Anlayışla karşılarlar Gönül."

"Evet Feyza. Bizde de çok akraba yok burda. Salgın çıkınca neredeyse hepsi yaylaya gittiler. Bizim burda kaynım, eltim ha bir de buraya yeni taşınan kardeşim var. Çok olmaz sanki. Olmadı yine haberleri takip ederiz. Nasıl uygun olursa..." dedikten sonra çayından bir yudum aldı.

Allahım galiba ben evleniyorum...

"Kızım, sen kekten yemiyorsun. En sevdiğin kek..."

Annemin sorusuyla yutkunup gerçekleri söyledim.

"Anne ben doydum." deyip gülümseyerek çayımdan bir yudum aldım. Doydum...

"İpek kızım diyorum ki siz bi görüşün. Hem liseden de biliyorsunuz birbirinizi ama evlilik görüşmesi sonuçta. Nasıl uygun olursa size..."

Size uygun olmuş Gönül teyze ama...

"Tamam."

Kocaman gülümsemesi ile konuşmaya başladı.

"Kızım senin için ne uygunsa o."

Sesinde merhamet vardı. Dudağımı aralayacağım vakit sözleri üzerine sertçe yutkundum.

"Bizim oğlanın gönlü var zaten."

Selamün Aleyküm Kardeşlerim

Bölüm nasıldı?

İpek?

Eymen?

Lise anısı?

Gönül Teyze?

Feyza Teyze?

Konuşmalar? 😂 Ben güldüm yazarken🙈

Düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim.

Kendinize iyi bakın. Allah'a emanet olun. Selametle ✋🏻

Selametle/Yarı TextingWhere stories live. Discover now