8. Part

1.1K 97 59
                                    

Bright

~

    "Neden buraya geldik?"

    "Sana kahvaltı sözüm var. Geçen seferkini telafi etmem gerekiyor."

    Geldiğimiz restoran muhbirim Namtan'a aitti. Çok lüks bir mekan olmasından dolayı önemli müşterileri olurdu hep. Günün bu saatlerinde genellikle sakin olur, fazla gelen giden olmazdı. Bu yüzden bu saatte gelmek istemiştim buraya. Müşteri gibi görünüp, muhbirimle burada rahatça göze batmadan konuşabilirdik.

    Muhbirim Namtan çok güzel ve çekici bir kadındı ama her şeyden önemlisi çok zeki bir kadındı. İnsanları özellikle de erkekleri elinde nasıl oynatacağını, onlardan nasıl yararlanacağını çok iyi bilirdi.

    Özel müşterilerine farklı hizmetlerde sunulurdu arka taraflarda. Herkes bilir ama kimse ses çıkartmazdı. Namtan kozlarını nasıl oynaması gerektiğini bilirdi çünkü. Milletvekilleri, zengin iş insanları, kadını erkeği, evlisi yaşlısı her kesimden müşteri listesi vardı. O yüzden de her yerde sözü geçen eli kolu uzun bir kadın olmuştu.

    Kimseye günahı kadar bile yardım etmezdi. Nereden geldiğini, insanların ona yaptıklarını unutmamıştı. O da bu şekilde intikam alıyordu onlardan. Bir tek beni kıramazdı. Beni ilgilendireceğini düşündüğü bilgileri ki çoğunlukla artık işinin kalmadığını düşündüğü insanları ihbar ederdi bana ama olsun.

    Şimdiye kadar sayesinde çok işime yarar bir sürü bilgi edinmiştim. Tabi karşılığında ben de yaptığı gizli işleri görmemezlikten geliyor, bazı ufak olayların önünü kesiyor ve bir miktar da kendi usulümce ödeme yapıyordum Namtan'a.

    "Ne sözü? Sen bana söz möz vermedin?" Elinde tuttuğu menüyle şaşkın şaşkın bana bakıyordu tavşanım.

    "Kendi kendime verdim zaten sözü. Bir daha çekemem o aç midenin gurultusunu o yüzden istediğini ye de karnını doyur. Bendensin." Göz kırptım. Kızarmış yüzünü önündeki menüyle saklamaya çalıştı. Çok tatlıydı.

    Ben kahvaltıda her zaman bir çeşit pirinç lapası olan Choku yerdim, bugünde onu afiyetle yiyordum. Burası güzel yapıyordu bu yemeği. Win ise Khai Jeow isminde bir omlet yiyordu. Damak zevklerimiz çok farklıydı. Her şeyimiz farklıydı ya neyse.

    Tavşanımın karşımda iştahla yemek yemesi benim de iştahımı açmıştı. Kısa sürede yemeklerimizi yiyip bitirdik. Sırada Namtan'ı beklemek vardı. Kaç saat olmuş hala gelmemişti. Bir sıkıntı mı vardı acaba? Normalde anlaştığımız saatte buluşur asla geç kalmazdı. Neyse biraz daha bekleyebilirdik acelemiz yoktu.

    "İlk randevunuz mu? Çok tatlı bir çift olmuşsunuz."

    Namtan'ın şuh kahkahasıyla ikimizde kafamızı kaldırıp tepemizde dikilen güzel kadına bakmıştık. Abartıya kaçmayan ama kendini de belli eden bir makyaj vardı yüzünde. Siyah uzun bir elbise giymişti hatlarını ortaya çıkaran. Kışkırtıcı görünüyordu. Her zaman böyle görünmeye özen gösterirdi. Güzelliğini daha da öne çıkarmak isterdi, sanki ihtiyacı varmış gibi.

    "Hoşgeldin. Beni bekletmenin umarım bir izahı vardır. Bu arada bu Win yeni ortağım." dedim Win'i göstererek. Namtan benim yanıma oturmaktansa Win'in yanına sokuldu. Bu beğendiği anlamına geliyordu. Yoksa istemediği bir erkeğin yanına 1 metreden daha fazla yaklaşmazdı. Bizim tavşanın da demek ki kadınlar üzerinde etkisi vardı.

    "Memnun oldum Win. Bana Nam diyebilirsin." açık açık kur yapıyordu Win'e karşımda, bozulmuştum. Buraya iş konuşmaya geldik daha sonra da sevişebilirlerdi. Elini uzatıp tokalaşan Win'e sinirli bir bakış attım.

    "Bize başından bir daha anlat bakalım şu başkan yardımcısının olayını. Randevuyu falan ayarladın mı adamla?"

    "Amma da kıskançmışsın. Yemedim erkek arkadaşını." tekrar şuh bir kahkaha patlattı elinin tersiyle ağzını kapatarak. Canım sıkıldı imalarını duymamazlıktan geldim. Cevap vermek bir nevi kabullenmekti. Eğlencesini bölmek istemedim. Bu kadına ihtiyacım vardı şimdilik. Bi ara gözüm Win'e kaydı yüzünü önüne eğmiş, belli yine utanmıştı zavallı.

    "Tüm ayarlamaları hallettim. Gelecek ay bir inşaatın yapım işi için önemli bir ihale yapılacak. Adamımız da kurul başkanı olacak doğal olarak da el altından en çok parayı verene ihaleyi teslim edecek. Hem rüşvet hem de ihaleye fesat karıştıracak yani anlayacağın."

    "Tüm bunları nereden biliyorsun peki?"

    "Adam benim önemli bir müşterimdi çünkü. Ağzı da pek sıkı değil anlayacağın üzere."

    "Peki neden adamı bize teslim ediyorsun? Normalde seni kızdırmazsa hayatta önemli bir müşterini altın tepside önüme sürmezsin."

    "Yapmaması gereken bir şey yaptı çünkü. Kızlarımdan birinin canını fena yaktı. Olayı öğrendiğimde çok geç kalmıştım. Fiziksel izleri geçer elbet ama kızın ruhuna işleyen izlerinin acısını almak için o psikopat adamı durdurmanızı istiyorum."

    "Şikayette bulundunuz mu peki? Darp raporu falan çıkarabiliriz. "

    "Onların da elbet zamanı gelecek. Şimdilik önce şu işini mahvet sonra sıra bana da gelecek. Doğduğu güne lanet okutacağım ona." Namtan'ın gözlerinde kin vardı. Bu kadar öfkelendiyse demek ki kızın durumu gerçekten kötüydü. Namtan geçmişini hiçbir zaman unutmadı, kızlarına da aynı acıları yaşatmak istemiyordu ama yine de yaptıkları işlerde maalesef böyle pislik sadist insanlara denk geliyorlardı.

    "Alın iyice inceleyin dosyayı. Ne işiyle ilgili olduğu, sahte kimlikleriniz, sahte şirketinizin adı falan her detay orada yazılı. İyice rolünüze adapte olun sonrası siz de zaten. Pislik herif parayı duyunca gerisini önemsemez." diyerek dosyayı bana doğru uzattı. Şöyle bir göz ucuyla inceledim gerçekten de her şeyi ayarlamış bu kadın. Düşmanı olmak istemeyeceğiniz insanlardan biriydi Namtan. Ciddi anlamda yok oluşunuz olurdu bu.

    "Ödemeyi ne zaman alırım peki? Her zamanki gibi hallederiz değil mi?" demesiyle ben de jeton düştü. Bir de o mesele vardı değil mi? Her şeyin bir karşılığı vardı bu hayatta.

    "Ödeme mi? Neyin ödemesi?" ahh benim saf ve masum tavşanım.

    "İstersen sen de ödeyebilirsin. Hizmetinden ne kadar memnun kaldığıma bağlı tabi durum." Yine yüksek bir kahkaha patlatmıştı Namtan.

    Win'in işin aslını anlaması fazla sürmedi hemen kızırıp bozarmaya başladı tabiki de.

    "Ah kıyamam şuna bak utandı sanırım. Bright arkadaşın gerçekten çok tatlı. Tamam güzelim üstüne gelmeyeceğim ödemeyi yine Bright yapsın her zamanki gibi." dediğinde Win'in dönüp bana bir bakışı vardı ki o an kalbimi söküp alsalardı keşke.

    Gözlerini kocaman açarak bana korkunç bir ifadeyle bakıyordu. Neden bana öyle bakıyorsun?

    "Yok sonra parayla ödeme yaparım sana. Hallederiz aramızda."

    Namtan'ın kahkahasını duymamazlıktan gelerek içimden lanetler okuyordum kendime. Neden böyle olmuştu ki şimdi?

 Neden böyle olmuştu ki şimdi?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


The Officer || BrightWin✔️Where stories live. Discover now