*2. BÖLÜM* ENDİŞELER.

2K 99 16
                                    

"Anlayacaklar."
Bir hafta geçmişti. O yazıyı okumamızın üzerinden koskoca bir hafta geçmişti. Kâbus dolu bir hafta...
"Ilgın beni dinliyor musun? Anlayacaklar diyorum. Birilerine haber vermemiz gerek." Kafamı sıradan kaldırıp Uzay'a ters bakışlarımı gönderdim.
"Kim anlayacak? Neyi anlayacak, Uzay? Biz iki yıldır bu okuldayız ve yeni öğreniyoruz. Ki bunu tesadüf üzeri öğrendik. Tarihçi bize bu ödevi vermeseydi nereden bilecektik? Kimse gidip durduk yere okulun tarihini araştırmaz. Bu kadar kuruntu yapmayın," dedim ve tekrar sırada uyuklamaya devam ettim. Fazla düşünüyorduk. Bazen hiç uyumuyorduk. Bir haftanın sonunda hepimizde aynı problemler oluşmaya başlamıştı. Yenmiş tırnaklar, mosmor gözaltı halkaları, dikkat eksikliği... Aslında her şey şu merak yüzündendi ama bu olayları çözmemiz gerektiğini hissediyordum. On yıl önce yazılan basit bir yazı da olabilirdi. Bilmiyorum. İçimden eşek şakası olması geçerken bir yandan da tüm hücrelerimle gerçek için yanıp tutuşuyordum. Sebep açıktı. Salaktım. Şu an kurcalamayı bitirebilirdik ama o merak zerresi her zaman içimde kalır ve beni yer, bitirirdi.
"Şu an yapmamız gereken tek şey tarih ödevi. O yorumu hiç görmemiş gibi raporu hazırladın değil mi, Enes? Okulun başarılarından oluşan mantıklı bir rapora ihtiyacımız var," dedi Efsa, o bile değişmişti. Yani normalde Efsa'nın küfürlü konuşması, İzem'in malca konuşması gerekirdi ama şu an hepimiz bambaşka insanlar gibiydik. Şakalar yapmıyor, birbirimize sataşmıyorduk. Arada gülmek için espriler yapıyorduk ama etkili olmuyordu.

Enes dalmıştı. Tırnaklarını yerken bir şeyler düşünüyordu ve ne yazık ki bu 'bir şeyler' ödev telaşı, quiz ya da zayıf not değildi. İzem Enes'in eline vurup onu düşüncelerinden sıyırırken Enes birkaç kez kafasını sallayıp "Ödev tamam. Hafta sonu nereye gidecektik?" diyebilmişti.
Okulun nasıl bir yer olduğunu araştırmamız gerekiyordu. Gizlenen şeyler vardı ve öğrenmek istiyordum. Sonuçta burada daha önceden de bir okul varmış, ya da yokmuş. Öğrenmeliydik. Barlas "İkametgâh müdürlüğüne gidip bu binanın tarihini araştırıyoruz,"derken çok ciddiydi, bu fikri öylesine destekliyordu ki ona bizi ciddiye almayacaklarını söyleyemiyordum. Bir grup öğrenciyi kimse umursamazdı. Daha reşit bile değildik. Üstelik neden bir okulun tarihini araştırmak istediğimizi soracaklardı, verecek cevabımız yoktu. İzem "Uzay bana su alır mısın?" derken sesi oldukça cılız çıkıyordu. Fazlaca korkuyordu ve bu işe bulaşmak istemiyordu. Dediğim gibi sürekli bir şeyler saçmalayan salak İzem gitmiş yerine ölü bir İzem gelmişti. Uzay kantine giderken "Barlas benimle gelir misin?" dedim boğuk bir sesle. Sesim o kadar acınası çıkıyordu ki itiraz etmesi imkânsızdı. Ayağa kalktığımda yanıma gelip kolunu omzuma atmıştı ve yavaşça sınıftan çıkmıştık. "Nereye gidiyoruz?" dediğinde "Acil çıkış merdivenlerinin anahtarları hala sende var mı?" dedim. Kafasını 'evet' anlamında salladı ve ilerlemeye devam ettik. Kısa sürede yan bloğun acil çıkış merdivenlerindeydik. İçeriye girdikten sonra Barlas kapıyı arkadan kilitlemişti. Yere oturup bacaklarımı kendime çektim ve yavaşça ağlamaya başladım. "Barlas çok korkuyorum. Güçlü olmam gerek biliyorum ama yapamıyorum." o da yanıma gelip benim gibi yere oturdu.
"İnanmayacaksın ama ben de korkuyorum."
Gözyaşlarımı silerken sesimi toparlamak için bir kez öksürüp konuştum.
"Bu grubu ayakta tutan bizleriz." cümlemi Barlas tamamladı.
"Güçlü olmamız gerek." Sanki oyun oynuyormuşçasına onun cümlesini ben devam ettirdim.
"Korkmamalıyız." sıra ondaydı. "Başaracağız."
"Senin desteğine çok ihtiyacım var. Biliyorsun sen olmazsan korkusuz kızı oynayacak gücü kendimde bulamam."
Bu sözlerinden sonra ayağa kalkmıştı ve elini uzatmıştı. Elini tutup ayağa kalktığımda yüzümü ellerinin arasına alıp başparmağıyla gözyaşlarımı sildi ve konuşmaya devam etti. "Merak etme. Hep seninleyim. Ama söz ver. Vazgeçmeyeceğiz." Cevap olarak ona sarılmıştım ama o bunu sözlü olarak duymak istiyordu. Bir kez daha "Söz ver," dedi.
"Söz veriyorum Barlas. Bu konuya açıklık getirene kadar asla vazgeçmeyeceğime yemin ederim." Şimdi o da bana sarılıyordu. Söz vermiştim ve sözümü tutmam gerekiyordu. "İzem korkuyor, Efsa da, Enes de Berkan belki biraz. Uzay sen ve ben korkmuyoruz. Neden Ilgın. Bizim kaybedecek bir şeyimiz yok ama sen. San-" Barlasın sözünü hızla kesip konuştum. "Bana sakın ailem deme. Ailemle aram iyi olsaydı şuan senin kollarında değil annemin ya da babamın yanında olurdum. Onları seviyorum evet ama onlar benden nefret ederken bu pek mümkün değil. Ben kaybetmek istemesem bile onların benim için fedakârlık yapacağını mı sanıyorsun? Aptallaşma." Sesim tiksinircesine çıkarken Barlas başımı göğsüne daha fazla bastırdı. "Tamam, bir daha bahsini bile açmayacağıma yemin ederim. Sakin ol." Barlas'tan ayrılınca, cebinden anahtarını çıkardı ve kapıyı açtı. Birlikte yangın merdiveninden çıkıp sanki beş dakika öncesi hiç olmamış gibi davranmaya başladık. "Bugün hava çok güzel." Deyip gülümsedim. "Yaa ne demezsin." Derken bir yandan saçımı karıştırıyordu. Koridorda ondan kaçmaya çalışırken ayağım takıldı. Düşecekken son anda toparlanıp koşmaya devam ettim. Okulumuz bir okul için çok büyük bir yapıydı ve oldukça uzun koridorları vardı. Kantine gitmeden direkt sınıfa ilerlediğimizde bizimkilerin de sınıfta olduğunu gördüm. Hepsi tedirgindi. İzem tırnaklarını yiyordu. En hassas olanımız oydu ve ona daha fazla destek olmam gerektiğini düşünüyordum. Yanına ilerleyip eline vurdum.
"Şu tırnaklarını yemeyi kes," dedim samimi bir sesle.
"Endişelerim var."
"Farkındayım. Benimde var ama içimde ki merak duygusuna engel olamıyorum. Hem bu olayların nedenini öğrenmek zorundaymışız gibi hissediyorum İzem."
"Haklısın..."
"O yüzden," dedim 'e' harfini uzatarak.
"Endişeleri bir kenara bırakmalıyız ve..." cümlemi İzem bitirdi.
"İlerlemeye devam etmeliyiz."
Gülüştük. Samimiyetsiz bir gülüştü.
Sonuna kadar diye mırıldandım içimden. Sona gelene kadar ilerlemeye devam edeceğiz.

Selam! Öncelikle kusura bakmayın, kısa bir bölüm oldu ama bizim için olaya giriş bölümleri sayılır. Konuyu sindirerek ele almak istiyoruz. Emin olun bu bölümden sonra olaylar başlayacak. Bir şeyden daha bahsetmek istiyoruz. Hikayeyi haftada 3 gün yayımlamayı düşünüyoruz ve günlere ikimiz Salı-Perşembe-Pazar olarak karar verdik.
Okuduğunuz için çokçok teşekkürler!

KAÇIŞWhere stories live. Discover now