*26.BÖLÜM* ENES.

669 54 15
                                    

BARLAS'TAN

Telefonun ekranında ki fotoğrafa bakarken gözlerim istemsiz olarak kısıldı. Kessinlikle çok saçma bir fotoğraftı. Fotoğrafta bizim grup kantinde oturuyorduk. Hepimiz kameraya bakıp gülümserken arkada Berkan ve Ilgın birbirlerine bakıp kahkaha atıyorlardı. Sinirlenerek telefonun ekranını kapattım ve hızlıca yatağa fırlattım. Saçmaydı. Ilgın'ın Berkan'a aşık olması saçmaydı. Benim olan olan ilgim her zaman daha fazlaydı, farklıydı. Bunu tüm grup biliyor. Berkan ve Ilgın'da dahil. Hadi Ilgın'ı geçtim, peki ya Berkan'a ne demeli? Bu yaptığı kardeşliğe sığmazdı. Sinirle inleyerek kendimi yatağa attım. Ilgın salaktı. Ona olan ilgimi, verdiğim değeri nasıl göremiyordu? Berkan'ı farklı kılan neydi? Sigara krizim gelmişti ama içemeyecek kadar yorgundum. Beynimin içinde ki düşünceler beni zaten yeterince yoruyordu. Bir de bu olayların temposuna yetişmek daha da zorlaştırıyordu işi. Göz kapaklarımda oluşan ağırlıkla gözlerim kapanmaya başlamıştı ama aklımda ki düşünceler hala varlığını koruyordu. Bir gün Ilgın yüzünden birini fena dövecektim. Bir de hala bana 'gözümden daha fazla düşme,' diyor. Cidden delirmek üzereyim. Sinirden kaşlarım çatılırken artık gözlerimi açık tutamıyordum. Uyumak biraz iyi gelebilirdi.

Duvardan gelen ritmik sesle gözlerim aniden açıldı. Bulanık olan görüşüm yavaş yavaş yerine gelirken hızla yataktan fırladım. Bu ses Enes'in odasından geliyordu. Kalbim boğazımda atıyor gibiydi. Odamın anahtarını aldığım gibi kendimi dışarı attım ve Enes'in odasının kapısında dikildim.
"Enes?" dedim endişeli bir sesle. Sesler hızlanmaya ve artmaya başlayınca ellerim telaştan titremeye başladı. Kaybedecek vaktim yoktu. Kapıdan uzaklaşarak kendime yeterli alan oluşturdum. Hafif yan dönerek koşmaya başladım ve tüm gücümle Enes'in odasının kapısana yüklendim. İlk denememde açılan kapıdan dolayı tanrıya teşekkürlerimi sunarken hızla odaya girdim. Enes yoktu. Tek ihtimal banyo kalıyordu ve hızla banyoya girdim. Kapıyı açar açmaz kafasında ki kanla yere yığılmış bir Enes beklemiyordum. Duvardan aşağıya doğru akan kanı görünce dehşet içerisine düştüm. Enes kafasını duvara vurmuştu. Hemde defalarca. Gözlerim dehşetle açılırken beynime olanları algılaması için birkaç saniye verdim. Kendimi toparladığımda hızla ona atıldım ve yerden kaldırdım.
"Lanet olsun,'' diye tıslarken bir kez daha hayatıma küfür savurdum.
"Enes beni duyuyor musun?" dediğimde Enes kollarımın altında kıpırdandı. Bilinci yerindeydi. Daha fazla vakit kaybetmeden onu sıkıca tutarak revire doğru ilerledim. Odalarından çıkıp meraklı gözlerle bize bakan birkaç ahmakı umursamadım.

-

-

ILGIN'DAN
Ölüm yine aklıma gelmişti. Bu sefer ölümün kıyısından dönen kişi Berkan'dı. Ucuz atlatmıştı ve şanslıydı. Aniden aklıma gördüğüm rüya geldi. Cidden hepimiz tek tek ölecek miydik? Hepimiz olanlara karşı pes mi edecektik? Rüyam gözümde canlanırken aniden durdum. Kafama dank eden şeyle gözlerim faltaşı gibi açıldı. Aman tanrım... Rüyamda ilk olarak İzem mezara giriyordu. Sonra ise Uzay... Gerçektede öyle olmamış mıydı? Tam olarak bu sırayla ölmediler mi? Beynim kendi kendine analiz yaparken ben rüyayı hatırlamak için kendimi zorluyordum. Sonra ki kişi kimdi? Gözümün önüne gelen görüntüyle dondum. Efsa... Sırada ki kişi Efsaydı! Efsa ölecekti. Ellerim titremeye başlarken telefonum çaldı. Ekranda yanıp sönen Barlas ismi içime korku tohumlarının düşmesine neden oldu.
"Alo," dedim titrek sesimle. Kalbim kötü bir şeyi kaldıracak kadar güçlü değildi.
"Enes yaralı, hemen revire gel!" telefonun kapanma sesi kulaklarımı doldururken derin bir nefes aldım. Efsa ölmemişti. Bir dakika... Enes! Hızla odamın anahtarını kaptığım gibi dışarıya çıktım ve revire kadar koştum. Nefesim kesilmeye başlamışken nihayet revire gelmiştim. Hızlıca  girdiğimde tüm gözler bana döndü.
"Enes!" dedim başı sargılı olan Enes'e koşarken. "Ne oldu?"
"Kafasını duvara vuruyordu," dedi Barlas. Ona göz ucuyla bile bakmadan Enes'e odaklandım. "İyisin, değil mi?"
"İyiyim, merak etme." Gülümseyip başımı salladım.
"Enes'e dikkat etmeliyiz," dedi Berkan sessizce. "Yeni hedef o olabilir. Enes korkman için söylemiyorum ama dikkatli olmalısın." Enes kafasını sallerken yüzünü buruşturdu. Canı yanıyordu.
"Şey..." dedim yerimde kıvranırken. Aslında sıradaki Efsa'ydı ama bunu onlara söyleyemezdim. Sonuçta doğruluğundan emin değildim. Tesadüf olabilirdi.
"Aslında Efsa sende dikkat et. Sürekli yalnız dolaşıyorsun," diye saçmalarken Efsa bana tuhaf bir ifadeyle baktı.
"Ta-mam," dedi heceleyerek. Gülümseyerek Enes'e doğru ilerledim ve tekrar nasıl olduğunu sordum.
"İyi işte Ilgın," dedi Berkan gülerek.
"Sen konuşma uyuz," dedim dilimi çıkartırken. Kafamı Enes'e çevirmeden Barlas'la göz göze gelince delici bakışlarla karşılaştım. Umursamadan önüme dönerken Barlas ağzında bir şeyler geveliyordu.
Herkes kendi halinde takılırken oturduğum koltukta uykuya daldığımı Barlas'ın beni dürtmesiyle farkettim.
"Vedat amca çağırıyor odasına," dediğinde Vedat amca kim diyecek gibi oldum. Sonra müdür yani Enes'in babası olduğu aklıma geldi.
"Bir sorun mu var?" dedim ayaklanırken. Enes'e baktığımda uyuyordu.
"Derslere geri dönmek istediğimizi söylemiştim. Onun için çağırıyordur," dedi ve bana cevap hakkı tanımadan odadan çıktı. Tavana sabır dilenircesine bakıp ardından bende odadan çıktım.

-

-

"Çok saçma," diye mırıldandı Berkan. Haklıydı. Vedat amca hepimizin sınıfını değiştirdiğini söylüyordu.
"Buna ne gerek vardı hocam?" dedim sesimde ki siniri gizleyemeden.
"Hocalardan şikayet geliyordu, evladım," dediğinde Barlas sinirle "Hangi hoca?" dedi.
"Kürşat hoca başta olmak üz-"
"Ben o Kürşat'ın varya..." diye cümlesine başlayan Berkan'a hızla atıldım ve ağzını elimle kapattım. Ona en delici bakışlarımı atarken Berkan gözlerini devirdi. Elimi çekerken Vedat amcaya döndüm.
"Terbiyesizleşmeyin! Çıkın şimdi odadan. Yarın başlarsınız derslere," dediğinde tek kelime daha etmeden dışarı çıktık. Hepimiz sessizce yürürken onları durdurdum. Uyarı yapmam gerekiyordu.
"Artık hepimiz tek olacağız. Hepimiz tek tek çok dikkatli olmalıyız. Lütfen..." dedim yutkunurken ve gözlerimi Efsa'ya diktim.
"Bir kişiyi daha kaybetmek istemiyorum." Efsa bana çatık kaşlarla bakarken omuz silktim ve odama doğru ilerlemeye başladım. Tek kız kalmak istemiyordum. Efsa'ya ihtiyacım vardı. Onu da kaybedemezdim, o da gidemezdi ellerimin arasından. Odama yaklaşmak üzereydim ki Barlas'ın sesiyle durdum.
"Ilgın... Konuşalım mı biraz?" Topuklarımın üzerinde ona doğru döndüm.
"Konuş," dedim ifadesizce.
"Neler oluyor?" dedi aniden yüksek sesle. "Ben sana ne yaptım?" afallamış bir ifadeyle ona bakarak "Yapmadın bir şey," dedim.
"O zaman neden böylesin? Acı çektiriyorsun. Yapma bana bunu..." Ruhum şaha kalkarken kalbim tekledi. Onu üzüyordum.
"Üzgünüm," dedim sessizce. Barlas aniden belimden tutup beni kendine çekti ve sımsıkı sarıldı. Kafasını boynuma gömerken bende ona sarılmaya başladım. Ona haksızlık ediyordum. Suçluluk duygusu beni kavururken görmezden gelmeye çalıştım.
"Beni sakın bırakma," diye fısıldadı. "Sakın..."

Bölümü sıfır uykuyla yazdım ve kötü olduğunun farkındayım. Yazım yanlışlarına bakamadım bile. Yorum bekliyorum, lütfen.
-Helin.

KAÇIŞWhere stories live. Discover now