21/ Biz bu savaşı kazandık

637 38 94
                                    

Annyeong!!

Bol Taekooklu yumus yumus bir bölümle geldimm 

Güzel okumalar💘


Jungkook'u zar zor ikna ederek üzerine tişörtünü geçirip omuzlarından iterek merdivenlerden indirdim. İyi ki bir karşılık verdim o utangaç çocuk gitmiş yerine doyumsuz biri gelmişti. Baya hoşuma gitmedi değil ama Jimin'in sesinden anladığım kadarıyla aşağıda bizi savunurken biz öpüşmenin derdine düşmüştük?

Aşağı indiğimde Jimin ve Yoongi koltuğun üstüne çıkmış karşılıklı olarak birbirlerine bağırıyordu diğerleri ise film izler gibi bir Yoongiye bir Jimine bakıyordu. Lisa ayaklanarak ''Ne olur kavga etmeyin'' dediğinde ikisi de aynı anda ''Sen karışma!'' diyerek bağırmıştı. Jungkookla beraber merdivenin son basamağında olanları izlerken Namjoon hyungla göz göze gelmeseydik olanlara gülebilirdik çünkü o hiç eğlenmişe benzemiyordu. 

''Nasıl böyle bir şeyi saklarsınız Jimin? Hadi Jungkook aptal ya sen? Cidden-''

''Özür dilerim çok iyi sır tuttuğum için!'' 

''Buna sır tutmak değil arkadan iş çevirmek diyoruz''

Geldiğimizin farkında olmadan birbirlerine bağırışları devam ediyordu gerçi bağıran taraf sadece Yoongiydi. Jimin ise Jungkook'u yarı yolda bırakamayacağını ve söz verdiğini dile getirerek vicdan yapıyordu. ''Aiish Jimin ağlayıp durma sen bu duygusallıkla nasıl bu yaşa kadar geldin.'' 

Yoongi, ağlayan birine teselli verme konusunda cidden berbat birisiydi ve bu durumdan hiç hoşlanmazdı. Şuan Jimin'e sarılmamak için zor durduğuna eminim ama bunu yapmayacak kadar da odun birisiydi. Namjoon hyung, bardağına içki doldurmak için ayaklandığı sırada Yoongi'nin kolundan tutarak koltuktan indirmiş ''Yeter artık üstüne gitme'' diyerek tekli koltuğa oturtmuştu. Jimin de olduğu yere dizlerinin üstüne çökmüştü.

Jungkook'un kolumu dürtmesiyle hareketlenerek  dağınık saçlarımız ve kırmızı dudaklarımızla yüzümüzdeki 'az önce öpüştük' ifadesiyle salona girdik. ''Sonunda teşrif edebildiniz.'' diyen ses Namjoon hyung'a aitti ve bunu çatılı kaşlarıyla bizzat Jungkook'a bakarak söylemişti. Az önceki aslandan eser yoktu şimdi mümkün olsa kalıplı vücuduyla arkama saklanacaktı. Suçluluk duygusuyla alt dudağını dişleyerek bana baktı. Benden cesaret almak mı istiyordu anlamadım? ''Ihm- şuanda ne demem gerekiyor?'' diyerek buruşmuş yüz ifadesiyle fazla sevimliydi. 

''Bu kadar sorumsuz olabileceğini hiç düşünmezdim.'' 

Jungkook'un yüzü düşmüştü. Kendine rol model olarak aldığı kişiyi hayal kırıklığına uğratmak isteyeceği son şeydi ve yapmıştı. Namjoon hyung'un yüzünde koca bir hayal kırıklığı vardı. ''Kalkıştığın işin sonucu çok feci şekilde bitebilirdi bunun farkında mısın? Şanslısınız ki işiniz yaver gitmiş artık ne kadar doğruysa... Böyle bir durumun saklanılma çabası beni ayrı kırdı bir aileyiz sanıyordum.'' Haklıydı ve eminim Seokjin ve Hobi hyung'da ona katılıyordu şuan sadece dinlemekle yetiniyorlardı.

''Ben özür dilerim'' dedi Jungkook çatallaşmış sesiyle. Gözlerimi Jimin'e çevirmemle dudaklarım büküldü cidden kötü gözüküyordu. Dizlerinin üzerinde başını eğmiş parmaklarıyla oynuyordu. ''İşin bu kadar büyüyeceğini tahmin edemedim hiçbirinizi tehlikeye atmamak adına tek başıma halledebilirim diye düşünmüştüm yemin ederim kötü bir niyetim yoktu.'' Affedilmeyi bekleyen dolu gözleriyle açıklama yapmaya devam etti. Ona bir şey demeyeceklerine emindim sadece biraz korkutmak iyi gelecekti sanırım.

''Bir gün senin yüzünü dağılmış halde buluyorum'' İşaret parmağıyla Jungkook'u gösterdi. ''Diğer gün de sizi hastanelik olmuş şekilde.'' Bu sefer hedef ben ve Yoongi olduk. ''Beni berbat bir lider gibi hissettiriyorsunuz bilmem farkında mısınız? Arkadaşlarım başını belaya sokuyor ve bunu hiç tanımadığım bir yabancıdan öğreniyorum''

Telepathy | TaekookWhere stories live. Discover now