Final| Aşk.

1K 131 109
                                    


Rengi soluk adam öksürdüğü bezde kan görmesi ile onu hemen sakladı ve yüzünü onu izleyen oğluna döndürdü. Bu kadar hastayken onun bunu bilip yanlarına dönmesine sevinse de bir türlü doğrulamamıştı.

Gözleri dolu dolu onu izleyip ellerini öpen oğlu için ağlamaya başladığında, sadece üzgün surat takınan ablaları mutfaktan getirdikleri çorba tepsisini Zhan'a verip odalarına döndüler.

"Oğlum, o canavar.. Seni nasıl bıraktı?"

Zhan yüzüne düşen gözyaşını çaktırmadan silip gülümsedi ve kafasını babasının yüzüne doğru kaldırdı.

"Beni bırakmadı ki, geri dönece.. Boşver babacığım, dinlen ve iyileş."

Geri dönme konusunu bu gece tekrardan düşüneceğini aklına not eden güzel Zhan, önündeki çorbayı babasına yaklaşarak yavaşça ona içirmeye başladı.

"Sıcak şeyler tüket ki hemen iyileş babacığım. Seni çok özledim."

İkinci kaşıktan sonra gözleri tekrar taştığında burnunu çekti dirseği ile yanağına inen gözyaşını sildi. Çok üzgün hissediyordu, bu şatodan çıktığı andan itibaren başlamıştı.

"Ben de seni çok özledim oğlum, ağlama artık. Buradasın, babanın kollarındasın artık."

Babasının söylediklerine gülümsedi ve onun yanağına bir öpücük kondurdu. Bir hafta boyunca babasına özenle bakıp onun biraz daha iyi olduğunu hissettiğinde yorgun kalbiyle evden çıktı ve evin önündeki tahta sandalyenin üzerine oturdu.

Soğuk vücuduna işlemiyor gibiydi, elleri önünde birleşmişti ve gözleri sadece gökyüzüne bakıyordu. Ağzından çıkan hava buhar olurken Yibo ile oynadığı kartopu savaşını hatırladı.

Onu çok özlemişti. Bunu çabucak kabullenmesini kendisinden beklemiyordu ve şu anda bunları düşünmek yerine Yibo'nun ne yaptığını tahmin etmeye çalışırken dudaklarına güzel bir gülümseme oturmuştu.

Babası onun gitmesini istemiyordu. Belki de gitmemeliydi ama sanki kalbi orada kalmıştı. Yibo onun kalbini söküp şatoda tutmaya devam ediyordu da, gitmeyi bu yüzden çok istiyordu.

Kafasını iki yana salladı ve kafasını ellerine düşürdü. Elleri buz kesmişti. Yibo burada olsa hizmetlilerden sıcak çikolata ve battaniye isterdi diye düşünürken gözleri doldu.

Her an Yibo'yu düşünmek ve onun ne yaptığını, kendisini özleyip özlemediğini sormak istiyordu. Kime soracaktı? Yalnızlığın hissettirdiği duygular kendisini alabora etmeye hazır gibiydi.

Gözünden akan bir damla yaşı hızlıca silip ayaklandığında hemen eve geri döndü. Babasını kontrol edip çok çok daha iyi olduğuna karar verdiğinde odasına gitti ve kendini yatağına bıraktı. Daha fazla dayanamıyordu, çok özlemişti.

Derince bir nefes aldı ve yorganının altına girdi.

Yarın, erkenden geri gidecekti.

一•

Beyaz atın yelesini okşarken ışık hızında ilerliyorlardı. Erkenden gitmek istese de babası onu yakalamıştı ve ne yapacağını sormuştu.

"Baba, onu seviyorum. Onu çok özledim, onsuz yapamam."

Kaptan bu sözler karşısında duygulanıp bir şey diyemezken herkesi kahvaltıya çağırmış, ardından ise oğlunu yolcu etmişti. Önceki seferin aksine bu defa içi rahattı çünkü Canavarın onu sevdiğini ve ona evlenme teklifi ettiğini öğrenmişti Zhan'dan.

Oğluna ne cevap verdiğini sorsa da Zhan gergince gülümseyip gözlerini ondan kaçırmıştı. Kaptan ise içten içe mutlu olsa da ona çaktırmayarak kahvaltısına devam etmişti.

Güzel Ve Çirkin [YiZhan Ver. ✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin