21:Evim

1.7K 268 158
                                    


{8 Yıl sonra Haziran ayı 2002}

Titreyen ellerim direksiyonu sıkıca kavradı. Bu doğru bir karar mıydı? Beni tekrar kabul edebilirler miydi? Beni tekrar sevebilir miydi? Kolumdaki saate baktım. Tekrar gözlerimi yola çevirdim. Artık çok geçti dönmek için. Gözlerimi gökyüzüne kaldırıp derin bir nefes aldım. Nefesi verirken kalbimdeki acıyı ağır bir şekilde hissetmiştim. Gözlerimi kapattım bir süre durdum. Tekrar açtığımda gözlerim yukarıdaki tabelaya kaydı.

"KASABAMIZA HOŞ GELDİNİZ"

Bu tabelayı ikinci kez inceliyorum. İlk gördüğüme kıyasla eskimişti. Bazı çocuklar üstüne saçma desenler yapmıştı. Keşke ilk gelişim gibi olsaydı her şey. Sanki yepyeni bir hayatmış gibi. Ama olmuyordu. Öncesini unutamıyordum. Unutamazdım. 

Sonunda kendimi toplayıp gözümü yola çevirdim. Arabayı yavaş yavaş sürmeye başladım. Elimde kitapla her bir noktasını dolaştığım sokaklara bakıyordum. Hatta bir ara kendimi görmüştüm. Küçük ben. Bir eliyle kitabı diğer eliyle kıymetlisi sarı gülü tutuyordu. Bileğindeki bilekliğe kaydı gözüm. Ardından kendi koluma baktım. Bileklik yıpranmıştı fakat bu onu daha özel kılıyordu.

Arabayı tekrar yavaş yavaş sürmeye başladım. Sokakların her bir noktasında gözlerimi gezdiriyordum. Daha önce hiç görmediğim kişilerle doluydu. Önüme çıkan bir çocukla arabayı hızlıca durdurdum. Çocukla göz göze geldik. Elindeki topu sıkıca tutmuş bana bakıyordu. O çocukta onu görmüştüm. Onun küçüklüğünü. Topla yanıma gelip oyun oynamak istediğini söylediği an. Fakat hayır o değildi. Çocuğa gülümsedim. Oda bana gülümsedikten sonra arkadaşlarının yanına gitti. 

Eminim hiçbir şey kolay olmayacaktı. Bana tekrar gülümsemeyecekti. 

Kafamı hafif sallayıp düşüncelerimden kurtuldum. Ya da ben öyle sanıyordum. Sonuçta yıllardır peşimi bırakmıyorlardı. Her an aklıma geliyordu. İlk başlarda sadece bir rüyaydı fakat sonrasında günlük hayatıma da gelmişti. Bir ara delirdiğimi bile zannetmiştim. 

Tekrar devam ederken biraz sonra gireceğim sokağın önünde durdum. Buna hazır mıydım gerçekten? Peki ya o buna hazır mıydı? Öncekilerden daha yavaş bir şekilde sürmeye başladım arabayı. Evin biraz yanına yaklaştığımda arabayı durdurdum. El frenini çektikten sonra kemerimi çözdüm. Gözlerimi evden bir saniye bile ayırmıyordum. Her zamanki gibi duruyordu. Sadece duvarları biraz sarmaşık tutmuştu. 

Arabadan indiğimde, kapıyı kapattığımda ve arabanın önüne yürüdüğümde bile gözlerimi asla ayırmıyordum. Fakat evi incelemiyordum. O pencereye bakıyordum. Bir umutla oraya bakıyordum. 

Ve evet. Orada duruyordu. Pencerenin önünde. Her zamanki hayran kaldığım gülümsemesiyle masadan bir şeyler alıyordu. Birisiyle konuşuyordu fakat bu şuan önemli değildi. Daha bir güzel olmuştu. Salak mısın o her zaman güzeldi! Minik kahkahasını işittiğimde cennetten bir ses duymuş gibi oldum. 

İlk tanışmamızdaki gibiydi. Fakat şuan roller değişikti. Ben aşağıda o yukarıdaydı. Büyümüştük ve kötü bir geçmişe sahiptik. Kötü mü? Gerçekten bu kadar kötü müydü? Onca her şeyi yok sayıp sadece bir ayrılığı mı saymalıydık? Bütün o öpüşmeler, hikayeler, oyunlar hepsi kenara atılacak şeyler miydi? 

Hala kafamı yukarı kaldırmış yüzümdeki salak gülümseme ve hüzünle ona bakıyordum. Fakat o beni görmemişti. Konuştuğu kişi ile konuşmaya devam etmişti. Hatta bir ara öpücük bile yollamıştı. Ardından pencerenin önünden gitmişti. Sanırım bu kadarı bile yeterdi. 8 Yıl boyunca onu görememek bir işkence gibiydi. 

Arabama geri dönüp sürmeye başladım. Gözlerim ne ara dolmuştu? Hatta ne ara ağlamaya başlamıştım? Neden durmuyorlardı? Kalbim neden bu kadar acıyordu? Neden kendimden bu kadar nefret ediyordum? 

Çarşının ortasında kenara çekip durdum. Kafamı ellerimin üzerinde direksiyona yaslayıp göz yaşlarımın özgürce akmasına izin verdim. Onu sadece küçük bir an görmek bile beni bu kadar etkiliyorken onunla nasıl konuşabilirdim ki? 

Kafamı kaldırıp derin bir nefes almaya çalıştım. Ama sadece çalıştım. Boğazımdaki yumru buna izin vermiyordu. Beni öldürmek ister gibiydi. Hoş ben de yaşamayı düşünmüyordum zaten. 

Arabadan inip bir markete girdim. Gözlerimdeki yaşları fark ettirmemeye çalışarak bir peçete aldım ve kasaya geçtim. Parasını ödedikten sonra arabamın yanına döndüm. Yaşları ve burnumu sildikten sonra peçeteyi çöpe attım. Pekala sırada ne vardı? Ne yapmam gerekiyordu?

O kadar salağım ki bunları ayarlamamıştım bile. Nerede kalacaktım? Buralarda bir otel var mıydı? Kendi etrafımda döndüm ve göz gezdirdim. Hayır burası eski bir kasaba otel olacağını sanmıyorum. Belki biraz daha dolaşmalıyım. Ya da kasabanın uzağında bir yerde kalmalıyım? Pekala bu saçmaydı. Geri dön-

"Minho?"

------------------------------

ehehehehe BVFYUDIVFBNEUSIDC

Sonunda beklediğim bölümlere geldik. Umarım beğenirsiniz sizleri seviyorum <3

Oy ve yorumlarınız benim için önemli~





SUMMER -MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin