29:Sana aşığım!

1.7K 245 264
                                    

[Neden bilmiyorum fakat baya uzun bölüm oldu onun uyarısını yapayım]

Arabaya bavulu yerleştirdikten sonra Seungminin odasının penceresine baktım. Belki hala uyuyordu belki de uyanmıştı. Derin bir nefes alıp kararımdan geri dönmemeye çalışarak arabaya bindim. Direksiyona elimi koyduğumda gözlerimi kapatıp derin bir nefes daha aldım. Bunu yapmalıydım. Daha fazla kimseyi incitmeden yok olmak en iyisiydi.

Gaza basıp arabayı sürmeye başladım. Bakışlarım etrafta geziniyordu. Burayı son görüşüm olacaktı bu yüzden her yeri son kez gezmeliydim. Arabayı sağa kırıp çarşının ortasına sürdüm. Son kez bu kasabaya baktıktan sonra gidebilirdim. Son kez anılarımı tazelemek istedim. Unutmak istemedim. Öfkenin ateşiyle kurutup yakmak istemedim. Her zaman taze kalsın her zaman koksun istedim. 

Yol bitip çimenlik başlayınca arabayı durdurdum. Bundan sonrasını yürüyerek devam edecektim. Ayaklarım tekrar bu çimlere bastığında içime her zamanki heyecan doldu. Gereksizdi bu heyecan bir kaç saat sonra buradan ayrılıp bir daha geri dönmeyecekken gereksizdi bu heyecan. 

Arabanın kapısını kapatıp yürümeye devam ettim. Nehrin sesi gelmeye başlamıştı bile. Ardından anılarımdaki o neşe dolu sesler. O neşe dolu sesleri kendimin söndürdüğünü bilmek acı vericiydi. Fakat şuan sadece nehirde birbirleriyle oynayan çocuklara odaklanmak istiyordum. Biraz daha yaklaşıp arkadaşları suda eğlenirken kitap okuyan çocuğun yanına oturdum. Bazen arkadaşlarına kaçamak bakışlar atıp gülüyordu. Ardından arkadaşları arasında en sevdiği çocuk seslendi ona.

"Minho!"

Zaten olmayan dikkati dağıldı hemen. Bakışları bir anda küçük çocuğu buldu. Gözleri birleştiğinde artan kalp atışları duyulabiliyordu. Küçük çocuk gülümseyip nehirden çıktı ve büyüğünün yanına geldi. Çocuk hemen kitabı yanına koyup ona doğru yürüyen ve saçlarını iki yana sallayarak kurutmaya çalışan küçüğüne baktı. 

Küçük çocuk büyüğünün önüne oturdu ve büyüğünü öldüren o hamleyi yaptı. Gülümsedi ve büyüğü tekrardan öldü. Her gülümsediğinde olduğu gibi. Büyüğü de küçüğüne gülümsedi. Küçük büyüğünün ellerini elleri arasına alıp ovalamaya başladı. Fakat bir farklılık vardı. Küçüğü ağlıyordu. 

"Beni bıraktın" Küçüğü büyüğünün yanında oturan acılarının sorumlusuna baktı. Küçük çocuk bana baktığı an bunun kafamda kurduğum rüyalardan olduğunu anladım ve gözlerimi kapatıp hızla kafamı salladım. Geri açtığımda her zamanki gibi hiçbir şey yoktu. Her şey gitmişti. Gözümdeki akan tek bir yaşı silip ayağa kalktım. Nehre doğru ilerleyip elimi nehrin içine soktum. Soğuktu fakat bir süre sonra gelen bir sıcaklık vardı. 

Elimi çıkarıp silkeledim ardından gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Geri verdiğimde yavaşça gözlerimi açtım. Son bir bakıştan sonra arkamı dönerek arabama ilerledim. Arabaya geri vardığımda binip tekrardan yola çıktım.  

Gittiğim yeri düşündükçe nefesim daha da daralıyordu. Ama ona söz vermiştim değil mi? "Bundan sonra her sinirlendiğinde, her üzüldüğünde hatta her mutlu olduğunda buraya gel tamam mı?" Sonunda binaya vardığımda kafamı camdan çıkarıp binaya baktım. Baya eskimişti fakat şanslıyım ki diğer binalar gibi yıkılmamıştı. 

Arabadan inip odağımı binadan ayırmadan kapıyı kapattım. Ellerimi ceketimin ceplerine koyup binaya bakmaya devam ettim. Tek odağım binanın çatısıydı. Ardından daha fazla zaman kaybetmeden binanın içine girdim. Yavaş adımlarla merdivenleri çıktım ve sonunda çatı katının kapısının önünde durdum. Elimle yavaşça açarak içeriye girdim. Gözlerim direk çatının uç kısmına gitmişti. 

SUMMER -MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin