Pekin Ördeği(2)

3.2K 225 76
                                    

"Demir aşkım, hayatımın anlamı lütfen şaşırmanı başka zamana sakla; olur mu? Takip etmen gereken 3 tane kritik adım var:

1)Buraya ambulans gönderiyorsun.

2)Ömer Hoca'ya haber verip doğumhaneyi hazırlatıyorsun.

3)Ali'nin işi bitene kadar ona bir şey çaktırmıyorsun.

Anlıyorsun beni değil mi?"

Demir, Açelya'nın söylediklerini ezber ederken her maddeyi kendi içinde tekrarlayıp o saydıkça parmaklarını bir, iki, üç diye açtı.

"Anladım. Ömer'i oraya gönderiyorum. Ali'ye haber verip hazırlatıyorum. Ambulansa bir şey çaktırmıyorum."

Açelya telefonun öbür ucunda kendi alnına kocaman bir şaplak attı.

"HAYIR DEMİR, HAYIR!"

Açelya'nın haykırışıyla ağzından çıkanı kulağı duydu Demir'in.

"Ayyyyy yanlış söyledim! Tamam tamam dilim sürçtü, ağzımdan kaçtı. Biliyorum ne yapacağımı. Kapat sen şimdi. Ambulans göndereceğim."

Açelya ağzını açıp iki kelime edemeden telefon suratına kapandı. Dönüp şimdiden alnında, şakaklarında hafif hafif birikmiş ter olan Nazlı'ya baktı. Nefes egzersizlerine başlamıştı. Göz göze geldiklerinde Nazlı ağlamaya başladı.

"Açi ben çok korkuyorum. Ne yapacağım? Hiç hazır değilim. Daha vakit vardı."

Nazlı'nın az önceki sakin ve kontrollü hâlinin dağılmaya başlaması üzerine Açelya, tek diziyle yatağın üstüne çıktı. Nazlı'nın yüzünü ellerinin arasına aldı, gözyaşlarını temizledi.

"Aşkım korkacak hiçbir şey yok. 37.hafta erken doğum bile sayılmıyor. Yalnız değilsin. Ben buradayım, Güneş yanımızda. Gideceğiz, ufaklığı sağlıkla kucağımıza alıp geleceğiz. Hepsi bu kadar! Ambulans birazdan burada olur."

Açelya yani umarım diye geçirdi içinden. Şapşal kocası o heyecanla ambulans yerine bando mızıka takımı da gönderebilirdi. Bu endişesini Nazlı'yla paylaşmadan harekete geçti.

"Doğum çantası nerede?"

Nazlı bir yandan sancı sıklığını hesaplamaya çalışırken parmağıyla kapının yanındaki dolabı işaret etti.

Açelya hâlâ karanlıkta olduklarını fark edip önce odanın ışığını açtı. Ardından Nazlı'nın gösterdiği yere koştu. Dolabın içindeki lacivert çantayı çıkardı.

"Bu mu?"

"Evet o"

"Eksik var mı? İçine bir şey koymalı mıyım?"

Nazlı başını iki yana salladı.

"Hayır, her şey tam. Ali bin kez kontrol etti."

Açelya bir kez daha avaz avaz Güneş'e seslendi. Güneş emir eri gibi odada beliriverdi. Açelya onun toparlanmış üstünü başını süzdü.

"Hazırsın değil mi?"

"Hazırım hazırım, giyindim."

Elindeki çantayı düşmana vurur gibi Güneş'in eline tutuşturdu.

"Bu sende, tamam mı? Bu çantayı namusunu korur gibi korumanı istiyorum Güneş. Gerekirse başını vereceksin ama çantayı vermeyeceksin. Bir yerlerde unutursan yakarım."

Güneş sımsıkı sarıldığı çantayı hayatı buna bağlıymışçasına göğsüne bastırdı. Odanın dışına çıktı ve bir sonraki çağrı için beş dakikadan fazla beklemesine gerek kalmadı. Açelya hızlıca hem kendi giyinmiş hem de Nazlı'nın üzerini değiştirmişti.

Aşk Nereden Nereye? -ALNAZ-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin