2.

3.1K 196 324
                                    

Ayakta dikilmeye bir son verip yılan serdar hareketlerim ile üçlü grubun yanına yaklaştım. Ben de isterdim yavuklumun yanına gitmeyi ama kafasını bile kaldırıp bakmadığı için ona trip atacaktım.

"Beni de aranıza alır mısınız? Ama sizi baştan uyarayım psikolojim servet-i funun donemi gibi her seyden nefret ediyor" Yalandan yakındığım zaman üçü de sırıtmaya başlamıştı.

-Merhaba reis, ben Ertuğrul, Ülkücü bir kişiliğim var ve koyu fenerbahçeliyim. Bu iki şeye laf atmazsan çok sevinirim. Aksi taktirde sana diş bilenirim ona göre.

Kumral saçlı badem gözlü çocuk elini bana doğru uzattığında gülümseyip elini tutup sıktım.

-Merak etme ben de ülkücüyüm ama takım tutmuyorum.

Çocuk sırıtmaya başladığında benim de sırıtasım gelmişti.

-Ben de Mingus, anne tarafı İtalyan. İstediğin kadar troll geçebilirsin, Ertuğrul'un yanında kala kala bağışıklık kazandım.

Ertuğrul'un omzunun arkasından sarı saçlı çocuk elini uzattığında sol elimle elini tutup sıktım, sağ elim Ertuğrul'un elinin arasındaydı ve biz parmak güreşi yapıyorduk.

Evet daha  tanışalı 2 dakika bile olmayan biri ile parmak güreşi yapmak tam da bana göre bir hareketti.

İlk o başlatmıştı ve ben de bu duruma ayak uydurmazsam ölecekmiş gibi hissetmiştim.

Mingus ve Ertuğrul'a baktığımda sırıtmaya başlamıştım.

Beni rakiplerim değil shipperlik duygum elerdi ve parmak güreşinde de yenilmek üzereydim.

"Rahat bırakın lan çocuğu, daha ben mükemmelliğimden bahsetmedim." Masada bana bakıp mafya babaları gibi koltuğunda bana doğru dönen çocuğa bakıp gülmemek için yanağımın içini dişledim.

Resmen hayatındaki en şanlı yere denk gelmiştim ve başıma bir şey gelmezse şükür edecektim.

" Buyur reisim tanıt kendini" Çocuğa bakıp sırıttığımda Mingus'un elini bırakmıştım.

Ertuğrul ile hâlâ güreş yapıyordum ve sanırım yeniliyordum. Neyse savaşta kaybeden aşkta kazanırdı.

Mən gidənə üzülməm tatlım yərinə daha yaxşılarını qoyarım

Mesela cam kenarında oturan aslan parçası gibi.

-Eh yalvarman çok hoşuma gitti Rahmiciğim, ben mükemmel Muharrem " Elini uzatmayıp göğsüne vurduğunda gülümseyip başımı salladım.

Ertuğrul parmağıma bastırdığında yenildiğimi anlamıştım.

Somurtarak bakışlarımı Ertuğrul'a diktiğinde kafasını hava atarmış gibi kaldırmıştı.

"Halime hatun'um ol derdim de Mingus o yeri çoktan kaptı be rahmi, şşşşş bakma öyle anlayacaklar. Ben şimdi atımla dıgıdık dıgıdık çay almaya gidiyorum, sen de Muharrem abinin yanına geç, senin masan orası" Ertuğrul hızlı hızlı konuşup Mingus'u çekiştirerek dışarı çıktığında sırıttım.

Maşallah bugün herkese sırıtıyordum ve ağzım yırtılacaktı.

Nasıl da sevdiceğini çekiştirerek götürmüştü.

Kafamı iki yana sallayıp Muharrem reis' in yanına dolanıp oturdum.

Azıcık işleri öğrensem iyi olacaktı.

******

Aptal

Artık 7/24 hayali karektere aşık olma

Aptal

Kendi kendime söylenip Elimdeki telefonu sinirle masaya bırakıp iç çektim, o kadar da sert koynamıştım, dokundurmuştum.

Telefon benim bir organımdı ve ona zarar verecek hiçbir davranışta bulunmazdım.

Kendimi fırlatırdım, onu yastıklar içinde uyuturdum.

Bütün işleri Muharrem abi ile halledip boş kaldığımızda telefonu alıp kitap okumaya başlamıştım. Adam benden birkaç yaş büyüktü ve saygısızlık etmek istemezdim.

Gerçi, kitap okumak yerine daha çok kitap karekterlerine sulanıyordum ama bu kimseyi ilgilendirmezdi.

Neden bu kadar mükemmellerdi ki? Tabii benden sonra...

Ertuğrul elindeki bilmem kaçıncı uçağı benim yavuklum dediğim adama bakıp mal mal gülerek attığında gülmüştüm.

-Murat bak bak uçağın kalkıyor Murat, bak Amerikadasın Murat.

Ertuğrul Avazı çıktığı kadar bağırarak gülerken sevdiceğime bakmaya başladım.

-təsüf edirəm boş etməyin başım şişir

Ertuğrul'a bakıp, dediğim şey ile güldüğümde bana kınarcasına bakmıştı.

Önündeki bilgisayar'dan ezel'in fon müziğini açıp bana bakmaya başlamıştı.

Ramiz reis'in sesi kulaklarımda çınlarken kahkaha atmıştım.

"Oysa herkes öldürür sevdiğini

Kulak verin bu dediklerime

Kimi bir bakışıyla yapar bunu

Kimi dalkavukça sözlerle"

"Korkaklar öpücük ile öldürür

Yürekliler kılıç darbeleriyle

Kimi gençken öldürür sevdiğini

Kimi yaşlı iken"

Bana bakıp kafasını 'Hıh' diyip çevirdiğinde devam eden sözlere odaklanmaya çalıştım.

En sonunda kapattığında bana son kez bakmıştı.

-Eyşanlık yaptın, Hər həftə yeni bir kazıq
Yəter artıq bizə de yazıq

Benim gibi konuştuğunda sahte bir şekilde gözlerimi sahte bir şekilde kısıp öksürdüm.

-paşa gönlüm necə istərsə elə davranıram artıq var mı bir diyeceğen?

Bana cevap vermeyip elindeki uçağı tekrar sevdiceğime attığında iç çektim, çok yakışıklıydı it oğlu it. Daha tam tanışmamıştık ama önemli değildi.

Günde 7 kişiye aşık olan bir yapım vardı ve adının murat olduğunu öğrendiğim aslan parçasına da dikelmiştim.

Mecazi olarak değil, bayağı dikelmiştim.

"Sikeceğim seni de uçağını da Ertuğrul, yeter ama" Murat elindeki buruşturup top yaptığı kağıdı çöp tenekesine basket atarken, keşke bana da atsa diye düşündüm.

Ama başka türlü; O, ben ve yatak harika bir üçlü olabilirdik...

********

uyandık yenə sanki həyatı çox sevirmiş gibi

Şeytanın Mutfağı /bxbUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum