5.

1.6K 153 316
                                    

Öğlen olmuştu ve yemek  için de odaya lahmacun söylemiştik ve ben sabah ki Ertuğrul'un sözünden sonra utancımdan resmen yerimde küçülmekten hiçbir işimi doğru düzgün yapamamıştım.

herkes yemeğine gömülmüştü...

Ben hariç...

Normalde kimseyi takmadan kıtlıktan çıkmış gibi hayvan gibi yemeğime gömülürdüm.

Sabah ki rezillikten dolayı resmen ölüp ölüp dirilmiştim. Ve Kafamı ne zaman kaldırsam sanki hint filminde oynuyormuşuz da kamera bizi gösterip yüzümüze zoom yapıyormuş gibi hissediyordum.

Cinayet masası olduğumuz için olaylara pek müdahale etmiyorduk, benden önce olan meseleler de aralarında paylaşılmıştı.

Recep ve Muharrem abi birdi ve bütün olanlara da beraber bakıyorlardı.

Aynı şekilde Ertuğrul ve Mingus da birdi ve onlar da aralarında olayları paylaşıyorlardı.

Murat ise öğrendiğim kadarıyla;  ben gelmeden önce, kendine düşen görevler ile tek ilgileniyormuş ve hiçbir şekilde başka biri ile ortak olmayı istememiş, tek kalmak kendi tercihiymiş ve ben gelene kadar böyle sürmüş.

Aslında şu an burada olmama rağmen adam hâlâ tekti ve onunla nasıl ortak olacağımı bilmiyordum... Adamın fazlası ile gözüne batıyordum ve adama her dakika rezil olmam durumunda her şey normaldi.

Gerçi adam ile daha ortak bir vaka da bulunmamıştım, dün gelmiştim ama umrumda değildi. O adam ile ben ortak olacaktım.

Önümdeki lahmacuna bakıp iç çektim. İştahım Ertuğrul aptalı yüzünden kapanmıştı ve o söylediği  şey aklımdan çıkmıyordu.

Aptal

Ertuğrul

Aptal

O dakikadan sonra kimse bir şey dememişti ama Recep abi ve Murat'ın gülmemek için büyük bir savaş verdiklerini yüzlerinden okumak zor olmamıştı.

Ben de ek mahkum suç işlemiş gibi kafamı eğip başka işler ile meşgul olmayı seçmiştim.

"Yesene kız Naciye. Ne bekliyorsun? Lahmacunun ayaklanıp ağzına girmesini mi?" Ertuğrul tekerlekli sandalyesini yanıma kaydırarak getirdiğinde kaşlarımı çatarak yüzüne baktım.

Bir insan hem baş belası hem de tatlı olmayı nasıl beceriyordu?

Tabii benden sonra, hah.

-Senin yüzünden keyfim yok. Sabah rezil ettin beni. Hadsiz putperest pezevenk.

"Aaaa iftiraya bak, ben düşüncemi söyledim. SEN ABDÜLHAMİDİ SAVUNDUN!" Ertuğrul ilk önce sessizce başladığı cümleye birden bire bağırarak konu değiştirdiğinde kulağım çınlamıştı.

Keşke biraz daha bağırsaydı, dediğini duymamıştım.

Tam Ertuğrul'a bağıracağım sırada, Murat'ın yanında oturan Recep abi elini masaya vurup," SAVUNMADIM!" Diye bağırdığında Murat kulaklarını kapatmıştı.

Ah ne de güzel kapatmıştı.

-Piç misin lan sen? Neden at gibi anırıyorsun? Kalk siktir git başımdan.

Murat, Recep abiyi ittirmeye başladığında gülümsemiştim, kafamı hafif yana çevirerek  Muharrem abi'ye bakmıştım, kulaklıklarını takarak gözlerini kapatmış bir vaziyette uyukluyordu. Adam yanımda uyumuştu ve ben daha yeni yeni fark ediyordum.

"Alçak puşt!" Recep abi elindeki kalem ile Murat'ı dürdüklediğinde iç çektim.

Resmen ortamda ciddiyet sıfırdı..

*******

Akşam sözde kaynaşmak için Ertuğrul'un evinde toplanmış içiyorduk, daha çok biz içiyorduk Ertuğrul da içmek için Murat'a yalvarıyordu ve sanırım Murat bu çene sayesinde birazdan pes etmek üzereydi.

İyi bir içiciydim ve her şeyi ertesi günü çok net hatırladım, kolay kolay unutmazdım.

bir bok yersem de bunu ertesi gün hatırlamıyor gibi yapardım ve bu işin içinden kolaylıkla sıyrılırdım.

Mingus, Ertuğrul'u çekmeye çalışırken beraber üst üste düştüklerinde büyük bir gürültü kopmuştu.

Mingus bugün izinliydi ama Ertuğrul arar aramaz adam resmen buraya ışınlanmıştı, evleri karakola yakındı ve ben hiçbir yeri doğru düzgün bilmediğim için Muharrem abi ile gelmiştim.

Bizim arkamızdan da Mingus ve Recep abi gelmişti, Murat zaten yan daire de oturduğu o başından buradaydı.

Mingus ve Ertuğrul yerden kalkınca ikisine bakıp sırıttım, ikisi de sudan çıkmış balık gibilerdi ve yüzleri kızarmıştı.

Muharrem abi başını Recep abinin omzuna yatmış bir şekilde beraber video izleyip gülüyorlardı.

Muratla ikimiz tek koltuklarda oturuyorduk ve şu an sıkıntıdan ölmek üzereydim...

******

Gecenin ileriyen saatlerinde herkes uyukluyordu ve neredeyse herkes anlamadığım bir biçimde sarhoş olmuştu.

Sadece şu an sağlıklı düşünen bendim bir de Murat...

Murat'a yanaşmak için sarhoş olduğumu ikna etmiştim ve şu an omzuna kafamı yaslanmış bir şekilde tv izliyordum.

Diğer omzunda da Ertuğrul yatıyordu ve onun kucağına çıkmış bir adet mingus vardı.

Recep ve Muharrem abi karşı koltukta birbirlerine sarılmış bir şekilde uyuyorlardı ve 2 saat önce kedi köpek gibi kavga etmişlerdi...

Murat da Ertuğrul'un içmesine dozunu kaçırmamak kaydı ile  izin vermişti ve Ertuğrul o dakikadan itibaren sapıtmıştı.

Murat ne kadar engellemeye çalışsa da faydasızdı.

Ben de Murat'ın gözünün içine baka baka içmiştim ve hâlâ ayıktım ama Murat bunu bilmiyordu. Bunu kullanmazsam ayıp olurdu değil mi?

Kollarımı beline sarıp burnumu boynuna doğru sürttüğümde Murat'ın beli yay gibi gerilmişti, beni sarhoş sandığı için sesini çıkarmıyordu ve aslında ayık olduğumu bile, adam beni döve döve sikerdi.

Burnuma dolan kokusu ile dikeldiğimi hissediyordum, çünkü adamın her şeyi en ince detayına kadar mükemmeldi ve bu da ona dikelmemi sağlıyordu.

Murat beni sakince kendinden uzaklaştırmaya çalışsa da ona daha çok yapışmıştım.

-Anneciğim 5 dakika daha uyuyayım.

Yalandan uykulu çıkarttığım sesle hareket etmeyi kesip kollarımı bırakmıştı, sanırım onu kandırmıştım.

"Kalk o zaman başka yerde uyu, ben de eve gideyim. Resmen masumlar apartmanı çekiyoruz a*ına k*yayım. Ben akıllı birilerini istedikçe deli geliyor.

Kalın sesi ile dediklerine gülmek istesem de kendimi tuttum, çok tatlı sitem ediyordu.

Ben bu gece Muratı öpmezsem gözüm açık gidecekti...

*******

Merhabaaaa

Вы достигли последнюю опубликованную часть.

⏰ Недавно обновлено: Apr 28 ⏰

Добавте эту историю в библиотеку и получите уведомление, когда следующия часть будет доступна!

Şeytanın Mutfağı /bxbМесто, где живут истории. Откройте их для себя