9.Bölüm"Gün Yüzüne Çıkan Gerçekler"

54 8 21
                                    

Azura Sabah uyanmıştı dün olanlar aklına geldi sabah sabah yine içlenmişti. Kendine gelip yataktan kalktı ilk duş almak için banyoya geçti. Banyodan çıktıktan sonra beyaz tişörtünü giyip altından da siyah kot giyinmişti.
Küpeli şapkasını da takmıştı evin içinde ne alaka diyeceksiniz. Azura bu her şeyi bekleyin. Ve sonrasında kahvaltı yapmak için aşağı indi. Bugün tüm soruları cevaplara kavuşacaktı. Ama önce karnını doyurması lazımdı.

"Oo Bakıyorum da erkencisiniz"  yukarıdan gelen ses ile merdivenlerin yarısında duraksadım arkamı dönüp bakışlarımı yukarı çevirdim. Adrian ukala bir biçimde sırıtıyordu. Kafasındaki havluyu saçlarını kurutmak için kafasında ovuşturdu. Ve daha sonrasında ise yanıma doğru basamakları inmeye başladı hafif uzun olan ve alnına dökülen saçları beni etkiliyordu. Kendime gelip

"Benim her zaman ki kalktığım saat, asıl sen erkencisin bay uykucu" dedim. Bir iç çekti

"Ehh yani olabilir" dedi. Amacı neydi bu çocuğun beni delirtiyor. Her ne ise "Anlatacaksın değil mi?? Dün gece bana söz vermiştin" aklıma dün ki yaşadıklarım gelince sanki de fantastik bir romandan can alıcı bir sayfa okumuş gibi hissediyordum. Ben nasıl bir yere düşmüştüm öyle.

"Hmm. Bilmem bakalım birine sormam gerek" Nasıl yani bana bir şey anlatmak için kimden izin alması gerekiyordu ki. " Pardon? Kime sormayı düşünüyorsun "
Ukalaca sırıttı ve " Keyfimin kahyasına sormam gerek o olmadan yapamam ölürümm" Ay ama gerçekten çıldıracaktım bunu derken bir de serseri gibi sırıtıyordu o yamuk gülüş ne öyle suratının ortasına bir tane vurursam. Güzelim çehreye yazık olacak.

Kafamı sağa sola sallayıp. Şakaklarımı ovuşturdum. Derin bir nefes aldım ve bir kaç saniye tuttuktan sonra Ciğerimde biriken bütün havayı verdim. " Senn...Benimle dalga geçtiğini mı sanıyorsun?" Dedim ve gözlerine baktım. Sonrasında lafıma devam edip. "Seni öyle bir görmezden  gelirim ki sen bile kendini ararsın" dedim.

Ayakta durmuş cornflaeks' i boşalttığı tasına bana bakarak süt doldurdu. Ve avucunu mutfak bangosuna yaslayarak bir kaşık aldı içinden " Sen mi beni görmezden geleceksin" bu kendini ne sanıyordu güneş felan mı?
"Bak Adrian kendini güneş sanıyorsun galiba. Ama yanılıyorsun. Dünya  senin etrafında dönmüyor. Aksine sen dünyasın kendi kafana göre kendi etrafında dönüyorsun" dedim sonrasında ekleyerek " Ha Birde! Sadece kendi etrafında olsa ne ise Güneşin etrafında da dönüyorsun. Dikkat et seni ateşimle yakarım fazla yaklaşma." Dedim.

Biraz afallamıştı. Kendini toparlayıp " Sadece sana takılıyordum" dedi. Bu ne şimdi gerçekten zorunda olmasam burada bir dakika bile durmam. "Her kıza takılınmaz dikkat et bana takılmaya kalkarken asılı kalırsın" dedim.

Bu laflarımı kendine yedirememiş olacak ki " Fazla oluyorsun. Her ne ise konuyu şimdilik kapatıyorum. Kahvaltını yap ve bahçeye gel" dedi ve kot ceketini alıp eliyle omzuna attı. Madem giymeyecek niye alıyor ki birde giymiş siyah sporcu atletini. Ben niye bunları anlatıyorum. Aşırı gıcık oldum. Tam da kendime uygun bir arkadaş bulduğumu sanmıştım. Tavırlara bak bunu kim Havalarda uçurmuşsa paraşütle bile inmesi zor. Ama ben yapacağımı biliyorum bu ukala serseriye.

Kendimle olan içten samimiyetli diyalogumu bitirdikten sonra. Kahvaltımı yaptım ve dışarı çıktım. Çardakta oturmuş beni bekliyordu. Çardak ahşaptan yapılmıştı yanılmazsam eğer meşe ağacı. Ve  galiba yıllardır var  çünkü  yıkılmaya yüz tutmuştu. 

Güzel bir meltem esmişti  beraberinde çok güzel çiçek konularıda getirmişti. Nereden geliyordu bu efsunlayan koku. Yoksa o da benim gibi uzaklardan mı geliyordu? İyi de Sonbahar aylarının sonuna gelmiştik kışa geçecektik bu güzel kokuların ürediği yeri merak etmiştim. Fakat fazla merak iyi değil  'üzümünü ye bağını sorma' diye bir laf vardır.

VAMPİR AKADEMİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin