38. Bölüm

1.2K 81 411
                                    

Medya: Lina ve Barış 😍💙

İyi okumalar 💙❄

❄❄❄

Koskaca yemek masasında oturan dört hilekârdık. Masanın baş köşesinde, evin ve servetin sahibi olduğunu belli eden bir şaşayla oturan babam ifadesiz, adeta duvarmış gibi tam karşısındaki anneme bakıyordu. Yüzündeki ifadesizliği biliyordum; yaptıklarının farkındaydı ama öyle gururluydu ki asla özür dilemeyecekti.

Özürler hiçbir şeyi değiştirmezdi zaten.

Bakışlarının değdiği kadın, yani annem ise babama tezat bir şekilde bütün öfkesini yüzünde tutuyordu. Sarı ve her zaman mükemmel duran saçları karışıktı. Yüzünde az bir makyaj vardı ve birazı da dağılmıştı. Her zaman mükemmel olmayı öğretrn annem şu an mükemmel gözükmüyor aksine berbat gözüküyordu.

Her zaman oturduğum sandalyemde sessizce oturup karşımda oturan Barış'a bakıyordum. Masanın bütün kenarlarına bir kişi oturuyordu. Sanki hepimiz savaşın komutanlarıydık ya da bir anlaşma içindeydik.

Yaşadığım panik atak krizini atlatır atlatmaz buraya gelmiş ve maskemi takıp bu masaya oturmuştum. Barış da maskesini takmıştı ama benim için endişeli olduğunu masanın üzerinde ritim tuttuğu sağ elinden anlayabiliyordum. Yine de ne kadar kötü hissedersem hissedeyim masadaydım ve rol yapacaktım.

"Babanla konuştum, Barış," dedi babam sessizliği bozarak. Gözlerimi Barış'tan ona çevirdim ve duvar gibi olan suratına baktım. "Nişanı birkaç haftaya yapalım dedik. Düğününüzü de bu yaza yaparız. Kış sezonunda yaparsak dedikodu çıkar."

"Öyle dedikodular çıktı ki bundan bir şey olmaz. Seni skandalın kolay kolay silinmez canım." Annem babamın lafını kestiğinde bakışlarımı ona çevirdim.

"Bunu konuştuğumuzu ve anlaştığımızı sanıyorum. İftira atıldığını söyleyecektik."

Gözlerimi Barış'a çevirdiğimde yutkunduğunu fark ettim. Bu masada olmaktansa yatıp uyumayı tercih ederdim. Yorgun hissediyordum sanırım geçirdiğim kriz yüzündendi. Gözlerimi kapattığımda aklıma Aslan Sönmez'in dedikleri ve yüzü geliyordu. Bu hiç iyi olmamıştı.

"Neyse ne, adımın skandallarla anılmasını istemiyorum. Lina ve Barış nişanlansın hatta evlensin." Annem masaya doğru eğildi ve gülümsedi. "Nişan büyük ve görkemli olsun. Hatta orada sevgimizi gösterelim hayatım."

"Gerçekten çocuğun var mı?" Bir anda babama soru sorduğumda annem kahkaha atmıştı. Sanırım sonunda kafayı yemişti, hoş daha önceden de yemiş olabilirdi çünkü bana yaptığı eziyetler hâlâ zihnimin en berrak köşesindeydi.

Dengesiz biri gibi hissediyordum kendimi. Bir yanım hiç uğraşmak istemiyor ve birkaç parça eşya alıp kaçıp gitmeyi istiyordu ama diğer yanım... Diğer yanım delirmiş gibiydi. Hayattaki tek gayesi onların acı içinde hatta kendisine yalvararak ölmelerini istiyordu. O yanımdan korkuyordum. Acımasız ve bencil olabilirdim ama daha o yanım kadar delirmemiştim. Her an delirebilirdim ama delirmemiştim.

O Lina'ya dönüşürsem vicdanımın sesini hiç duymaz ve o minik evde evcil hayvanlarla yaşama hayalimi silip atardım.

"Lina..." Babamın tek yapabildiği adımı söylemekti. Güldüm ve sol bacağımı sağ bacağımın üzerine atıp arkama yaslandım. Bu masada oturdukça, onların sahtelikten gözükmeyen yüzlerine baktıkça soğuyordum.

"Kız mı erkek mi? Kaç yaşında babacığım?"

Barış, başını iki yana sallayıp adeta gözleriyle kalkmamızı işaret ederken bakışlarımı ondan çektim. O benim son iyi noktam, vicdanımın sesiydi. Ona baktıkça insan yanımı görüyordum ve şu an insan yanımı istemiyordum. O korktuğum Lina olmak istiyordum.

Soğuk | Yarı Texting Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ