8. Bölüm

3.2K 216 616
                                    

Medya: Lina ve Barış 💞

İyi okumalar bebekler 💜

❄❄❄

Bu hayatta yapmayacağım iki şey vardı. Birincisi, birisini öldürmekti. Kafamın içinde onlarca kişiyi kusursuz bir şekilde öldürsem bile, gerçekte kimseyi öldüremezdim. Kimse için elimi kana bulamama gerek yoktu. Benim için o kadar değerli birisi de yoktu zaten. İkincisi de Barış'tan ayrılmaktı. Bunu yapamazdım, o beni çorak bir dünyadan çıkartmıştı. Beraber dünyamı yeşillendirmiştik. İçimdeki minicik bir iyilik noktası varsa, o Barış'ın ışığı sayesindeydi.

Bu dünyada beni gerçekten dinleyen tek kişi oydu. Beni duyan tek kişi oydu. Ve ben bana çiçekleri sunan bu adamdan ayrılamazdım. Birbirimizin ışık kaynağıyken, onu karanlığa bırakamazdım.

Salak çocuktan bilgileri aldıktan sonra görüldü atıp bir daha da mesajına bakmamıştım. Sözümde duran biriydim ama beni yalancı bilmesi de pek umurumda değildi. O dedi diye Barış'tan ayrılsaydım aciz olurdum asıl.

"Lina, hareketi yanlış yaptın." Gerçek dünyaya dönmemi sağlayan şey, buz mavisi bir çift gözdü. Olduğum yerde durup derin nefesler alırken o benden  iğrenirmiş gibi bakıyordu.

"Vaktimi Lina hanım için harcıyorum, o daha koreografiyi bile bilmiyor. Bir de yarışmada birinci olacaklarmış. Bu dansla anca sondan birinci olursun." Annem, gözlerini telefona çevirip beni kendi doğurmamış gibi yok sayarken topladığım saçlarımı salıp başımı eğdim ve saçlarımı hırsla topladım. Yoluyordum, çekeliyordum ve mükemmel olması için bütün çirkim telleri kopartıyordum.

"Dur, dur ben toplayayım." Barış, ellerimin üzerine büyük ellerini yerleştirip saçlarımı toplamamı engelledi ve başını eğerek benimle göz göze gelmeye çalıştı. Ama inatla ona bakmak yerine yerdeki kahverengi parkeyi izliyordum.

Annemin dedikleri beni sinirlendiriyordu. Gözlerim dönüyordu. Eğer bir gün birini öldürecek kadar sinirli olursam, bunun nedeni annemdi. Birini öldürmeyeceğime ne kadar emin olsam da onun her cümlesinde kendimin canını yakmadan duramıyordum. Kendimi öldürmezdim ama bir gün kafayı yemeyeceğim kesin değildi.

Ellerimi, Barış'ın ellerinden kurtardım ve ona sırtımı dönüp saçlarımı toplamasına izin verdim. Annemin bana göstermediği şevkati o gösterirken ben anneme kaşlarım çatık bakıyordum.

"Lina da böyledir, Barış. Daha saçını bile toplayamıyor ama her şeyde birinci olacağını sanıyor. Dans yarışmasında göreceğim ben birinciliği."

Sinirle güldüm ve gözlerimi kaçırdım. Barış bir yorumda bulunmak yerine saçlarımı güzel bir topuz yapıp beni kendisine çevirmiş, annemin buz mavisi gözlerinin tam tersi koyu mavi gözlerini bana dikmişti. Konuşmasa da hatta bana sinirli olsa da o gözlerinden cümlelerini okuyabiliyordum.

Dayan diyordu. Buradan gitmemize sadece yedi ay kadar kaldı diyordu. O olmasaydı dayanamayacağımı biliyordum. İçimdeki gücü bulmamı sağlayan oydu.

Ve elin adamı benim ondan ayrılmamı istiyordu.

"Tekrar başlayalım mı?" Dans hocasının sesiyle gerçek dünyaya döndük.

"Evet, başlayabiliriz."

Ve tekrar başladık.

Soğuk | Yarı Texting Donde viven las historias. Descúbrelo ahora