46. BÖLÜM
❝TATİL❞"İnanmıyorum sana." diye mırıldandığımda geniş alanda gördüğüm tek uçağa şaşkınlıkla baktım. "Gerçekten özel jetle mi gideceğiz?"
Hastaneden çıkalı saatler olmuş bulunduğumuz şehirdeki havalimanına geldiğimizde Milan soyismi sayesinde kontrol işlemlerden hızlıca geçerken bineceğimiz uçağın yanına gelmiştik. Orta uzunluktaki uçak pistin ortasında sadece bizi bekliyordu.
"Evet," dedi Karan tok sesiyle konuştuğunda ellerimiz birbirine kenetli halde az mesafede duran uçağa doğru adımlıyorduk. "Neden şaşırdın sevgilim?"
"Karan Milan madem böyle şeylerin vardı neden daha önce demiyorsun!" diye hayıflandığımda onun bu denli zengin olduğundan bihaberdim.
"Ayağını yerden kesmeyi seviyorum ama uçakla değil güzelim." dedi ve göz kırptı. Kocama gözlerini açtıktan sonra güncelleme gelmiş gibiydi bilmiyorum belki imalarından üç hafta kadarcık uzak kaldığım için mi bilmiyorum ama her lafının altında bir ima vardı sanki. Ya da ben çok özlediğim için her lafında ima arıyordum.
"Hastaneden çıkar çıkmaz buraya geldik... yanımızda hiç kıyafet yok nasıl yapacağız?" diye sordum. Yanımızda birkaç parça eşofman tarzı rahat kıyafetler almış hastane için bir de dönüş için almıştım onlarda şu an üzerimizdeydi.
"Gittiğimiz yerden alırız." dedi Karan rahat bir tavırla konuştu. İşte zenginlik böyle bir şeydi demek ki... kocam sayesinde bende öğreniyordum.
"Seninle alışverişe çıkma konusunda hâlâ aynı karardayım." dedim hem kıskançlığından hiçbir şey aldırmamasına hem de aldıklarınında çok gereksiz pahalı olmasından dolayı çıkmak istemiyordum.
"Neyse ki ben aynı kararda değilim Marin geçelim hadi ve yirmi saatlik yolculuğumuza başlayalım." dediğinde Karan uçağa çıkan merdivenlere beni yönelttiğinde elimi bırakıp önden çıkmamı sağladı. Arkamda bir kat aşağımdan gelirken elini belime koymuştu.
Uçağın girişinde duran güler yüzlü hostes bizi görmesiyle içeriyi işaret etmiş aynı zamanda konuşmuştu. "Hoş geldiniz Marin hanım, Karan bey." dedi ince ses tonuyla.
"Hoş bulduk," derken Karan'la aynı anda konuşmuş içeriye doğru kapı eşiğinden geçmiştik. İçeriden siyah takım elbiseli bir adam yanımıza geldiğinde Karan ile tokalaşmış bana başıyla selam vermişti. "Durum nedir? Diğer uçak kalktı mı?" diye sordu Karan.
"Bir sorun yok temiz. Kalkışlar aynı saatte yapılacak patron, konuştuğumuz gibi."
"Tamam inince telefonların sinyallerini göndermeyi unutmayınız. Hafta boyunca acil bir şey olmadıkça rahatsız etmeyin."
"İyi uçuşlar patron." dedi takım elbiseli adam uçaktan aşağıya geri indi. İçeriye koltuklara geçeceğimiz sırada tanıdık sesle olduğumuz yerde durmuş arkamıza dönmüştük.
"Ağam bizde gelseydik seninle Barzan ağam tek gönderdiğimizi duyarsa vurur bizi." dedi adının Selami olduğunu öğrendiğim koruma uçağın kapısında duruyordu.
"Siz Kanada'ya gidecekseniz Selami, ben ordaymışım gibi davranın başka bir şey yapmanıza gerek yok haberleri olmayacak." dedi Karan sertçe konuştuğunda her ne çeviriyorsa bihaber dinliyordum.
"Peki ağam sen nasıl istersen." dedi Selami başıyla selam verdikten sonra uçaktan geri inmiş kapılar kapatılmıştı. Karşılıklı olan beyaz geniş koltuklara geçtiğimizde ortamızda kare bir masa vardı. İkişer karşılıklı koltuk pencere kenarlarında, ortada koridor geçiyor az ileri de uzun koltuk vardı. Yatak şeklini olan uzun koltuklardan iki tane vardı. Onun ilerisinde tuvalet bulunuyordu. Neredeyse bir odalı daire gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞLER AĞIDI
General Fiction❝Bir düş, bin ağıt.❞ Marin Alakan çok küçük yaşlardayken doğduğu topraklardan ayrılmak zorunda kalmıştır. Babası, kaderin sancılı ağlarının önüne geçmek için yıllarca kızının doğup büyüdüğü Mardin'e gelmesini yasaklar ve İstanbul'da herkesten gizli...