Derin bir nefes alıp titriyen ellerime baktım. Bu 1 hafta da insanlar durmadan özür  dilemiş, affetmem için yalvarmıştı. Ben, ne yaptıklarını hatırlamıyorum. Ona sorduğum da sanki oradaymış, yanımdaymış gibi en ince ayrıntısına kadar anlatmış , neden ceza verdiğini bile açıklamıştı. Bazılarını ağlatırken bazılarını sinirden delirtti ve pimi çekilmiş bomba gibi etrafımda dolanmıştı. Sonra onlar da gelip özür diledi.

Peşimde ki delinin intikam konusunda iddalı  olduğunu bir kere daha anladım.  Mesajlaşırken samimi, komik, neşeli bazen de korkunç oluyor ama zarar verenlere gelince can yakmaktan çekinmiyor. Ezgi karşımda durmuş ağlayarak anlatıyordu.

"Yemin ederim arkandan kötü şeyler söylemedim. Sadece eşcinsel olduğunu ve bunun, bunun çok saçma olduğunu söyledim. Lütfen ona söyle yapmasın."

"Ne yapmasın?" Dedikoduyu Ezgi'nin yaydığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. O gelip her şeyi ortaya çıkartıp insanları tehdit etmeye başladı. Alayla bakan gözler  acıyla bakmaya başladı.

"Konuşmaya çalışırım"
"Lütfen"
" Dediğim gibi konuşmaya çalışırım"

Ezgi yanımdan kalınca gözlerimi sımsıkı kapattım. Çıkış saatine çok almasına rağmen çantamı alıp büyük adımlarla sınıftan çıktım. Kalbim kan değil sinir ve kin pompalamaya başladı. Merdivenleri inip okulum bahçesine geldim. Telefonum çalsa da umursayamaya çalıştım. Bu zaman kadar emin olduğum şeylerden biride okulda adamı var. Yaptığım çoğu adımdan haberi oluyor,  yanıma gelenleri söylemeden öğreniyor.

Bazı şeyleri anladıkça içimde ki korku ve sinir büyüyor. Bu  şekilde davranmasa ona alışır, hislerimi , düşüncelerimi bırakırdım. Ama izin vermiyor,  kendi bildiğini okuyor. Böyle yaptında ondan korkup kaçmak istiyorum.

Okuldan çıkıp büyük adımlar atmaya devam ettim. Sanki adımlarla içimde ki sinir de büyüyor. Telefon yeniden ve yeniden çalmaya başlayınca cebimden çıkarttım. Hayatım arıyor yazısını görünce gözlerimi yeniden kapattım. Telefonumu sımsıkı tutup cebime yeniden koydum.

Eve yaklaştığım da görüş alanıma onun korumaları girince yanlarına gitmek yerine arkamı döndüm. Daha büyük ve hızlı adımlar atarak uzaklaşmaya başladım.

"Bahadır Bey!" Bağırmalarını umursamadan koşmaya başladım. Arkamdan gelen adım sesleriyle onların da koşmaya başladığını anladım. Telefonum tekrar çalış, yan sokaktan onun arabası geliyordu. Ara sokağa girip kahkaha attım. Telefonum üst üste çalıyor  bende umursamadan koşmaya devam ediyordum.

Üst üste ara sokaklara girip izimi kaybettirmeye çalıştım. Telefonumu cebimden çıkartıp sesini kapattım. Küçük , dar sokağa girip rastgele bir binaya girdim. Telefonum titreyince nefesimi dışarı bırakıp telefonu çıkarttım. Israrla aramaya devam edince dayanamayıp açtım.

"Neredesin?" Sesinde ki o tona inat alayla konuşmaya başladım.

"Hayatım"

"Bebeğim, neredesin? Telefonumu açmayı birde kaçman emin ol hiç iyi olmadı. Sakladığın yerden çıkıp evine gitmeni öneriyorum"

"Önerilerini kendine saklamanı öneriyorum. Burası çok iyi neyse kapatmam gerekiyor. Arkadaşlarım  bekliyor"

"Bahadır! O güzel zekanı dersler için sakla. Şuan da şakalaşmıyoruz , neredeysen çıkıp evine geç"

"İstemiyorum"

"Neye sinirlendin? Zarar görmeni istemiyorum saklandığın yerden çıkıp evine gideceksin. Evine geçtiğin zaman bunları güzel güzel konuşacağız" Sıkılmaya başladığımı hissedince nefesimi burnumdan dışarı bıraktım.

"Ama kızmayacaksın"

"Konuşacağız" binadan çıkacakken biriyle burun buruna geldim. Hemen geri çekilip mahcup bir şekilde gülümsedim. Benim yaşlarımda genç bir kızdı.

"Kusura bakma"
"Sende" kızın daha fazla konuşmasına izin vermeden binadan çıktım.

"O kimdi?" Sesinde ki kıskançlıkla elimde olmadan gülümsedim.
"Arkadaşım" uzatarak söylediğim kelimeden sonra gelen 'kıt' sesi...

"O kız kimdi?"
"Tanımıyorum"
"Eve git canını yakmak istemiyorum"
"Hı bb" daha fazla konuşmasına izin vermeden telefonu yüzüne kapattım. Gülerek evin yolunu bulmaya çalışıyor, akşam olmasını umursamıyordum. Nedense kaçarken eğlenmiş, kendimi kıytırık bir filmin içinde gibi hissetmiştim.

Evin yolunu bulunca yanıma gelen korumaya baktım. Diğer koruma da yan  sokaktan geliyordu. Kahkaha atıp yanımda ki korumaya baktım.

"KOMUTAN LOGAR , BİR CİSİM YAKLAŞIYOR EFENDİM" diye bağırıp eve koşmaya başladım. Korumanın sabır çekip koşmaya başladığını duyduğumda daha yüksek kahkaha attım.

Kahkaham evin oraya gelene kadar sürdü. Kapıyı açacakken yan binadan yüzü morluklar içinde , burnu sargılı,  gözleri şiş Cenk çıktı. Gülen yüzüm yavaş yavaş soldu, kendimi karanlığa hapsettim. Cenk'in gözlerinde gördüğüm acı ve çağresizlik çok tanıdık geldi. Dolan gözlerimi kaçırıp eve girdim.

Kapıyı sertçe kapatıp yere oturdum. Kollarımın arasına aldığım kafama hafif vurup " Seni anca böyle cani sever" diye fisıldadım.

Sevgiyi hak etmediğimi bir kez daha anladım. Kalbim olması gerektiğinden daha hızlı atıyor, vücudumda kan yerine ateş dolaşıyordu. Cenk'in yüzü gözümün önüne gelince kafama yeniden vurdum.

Plan kurup oyunu sonlandırma zamanım geldi. Bu dengesiz ,cani adamdan kurtulmam gerekiyor.

Bölüm daha uzun olsun isterdim ama olmadı. Neden mi? Evimiz de panter besliyoruz. Ellerim çiziklerle dolu olsa da kendini fazlasıyla sevdiriyor.

 Ellerim çiziklerle dolu olsa da kendini fazlasıyla sevdiriyor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kediyi ayağımda sallayıp uyutmaya çalıştığım gerçeği :)))

Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyorWhere stories live. Discover now