"Özür"

586 45 103
                                    

Eve geldiğimizden beri Jungwon surat asıyordu. Her şeyi böyle kafaya takması sinirimi bozuyordu. Odasına kapanmış Heeseung ne kadar ikna etmeye çalışsa da çıkmıyordu. Onu hepimiz anlıyorduk bazı sorunları vardı kendince ama biz buraya geçmişimizi bırakıp yeni sayfa açmak için gelmiştik.

Sunoo onunla konuşacağını söyleyip odasına doğru gittiğinde bende vakit kaybetmeden aldığım Domuz etlerini çıkarıp kızartma işlemine başladım. Bir taraftan da kimchiyi hazırlamaya başladım.

Akşam saat 8e geliyordu. Yemekler hazır, masa kurulmuş Sunoo da Jungwonu odasından çıkarmıştı. Şimdi hep birlikte koltukta oturmuş onların gelmelerini bekliyorduk.

"Gelecekleri ne malum?" Heeseung sorduğunda hemen ona dönüp "Gelecek yani gelecekler biliyorum ben" gülümseyerek söylediğim şeye aynı şekilde karşılık verdi.

20:37

Karnım guruldamaya başlamıştı aynı şekilde çocuklarında öyle. Marketten geldikten sonra sandviç yemiştik sadece. Ve bu bizi doyurmamıştı. Ismini bile bilmediğim çocuğu bekliyordum dört gözle. Bu bir aptallık mıydı? Bence hayır... yani biraz.

Sunoo dayanamayıp kalkıp masadakı yemeklerden atıştırmaya başladı. Zaman geçdikçe yüzüm düşmeye başlamıştı. Ama ben gelir sanmıştım. Jungwon oturduğu yerden kalkıp tam önümde dizini kırıp oturdu.

" Miniğim, sana söylemiştim çok umutlanma pek tekin tiplere benzemiyorlar zaten diye" dudaklarımı büzüp ayağa kalktım. Odama doğru ilerledim çünkü biraz daha kalır ve konuşmaya çalışırsam ağlardım. Ve ben ağlarsam büyük ihtimalle yarın bu binada kavga çıkardı.

Odama girdiğim anda yaşlarımı serbest bıraktım. Hata bendeydi zaten iki kez gördüğüm, ismini bile bilmediğim insan için oturmuş ağlıyordum. Pijamalarımı giyip yatağa uzandım çok geçmeden de uykuya dalmıştım zaten.

Jungwon

Nikiyle küçüklükten beri arkadaştık. Hep böyle güzel kalpli bir çocuktu. Büyüdük ama o hala aynı kalmayı başardı. Çok saf oldugu için dünyayı pembe görüyordu. Her kesi kendi gibi sanıyordu. Bu da en sonunda kendisine zarar veriyordu aynı şimdi olduğu gibi.

Odasında ağladığını biliyordum. Ve şuan o çocuğun ağzını yüzünü dağıtmamak için kendimi zor tutuyordum. Üstünden ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum. Yavaşça oturduğum yerden kalkıp salondan kendimi odama doğru adımlamaya başladım.

Dışarıdan gelen gülüşme sesleriyle dikkatimi dışarı verdim. Gecenin yarısı bu ne gürültüydü? Dış kapını açıp dışarı çıktım. Gördüğüm şey zaten uyanık olan sinirlerimi birazda germişti. Marketteki çocuk ve yanındaki arkadaşı vardı bir tane daha çocuk vardi yanlarinda. Sarhoştular galiba.

Hiç bulaşmak istemediğimden çıktığım gibi geri girecektim ki " Hey, güzellik gelemedik kusura bakma işimiz çıktı" diyip gülmeye başladığında arkamı dönüp iki saniye yüzüne baktım. Sakin olmam lazımdı. Ama olamıyordum amk.

Yavaşça burnunda ben olan çocuğa yaklaşıp " Sizin saçma sapan verdiğiniz söz yüzünden benim kardeşim saatlerce ağladı. Bunu yanınıza bırakmayacağım. Üstelik leş gibisiniz şimdi siktirin gidin evinize insanları daha fazla rahatsız etmeyin" dedim

Nikinin hoşlandığı çocuk öne atlayıp " Doğru konuş lan bizle. Sen hayırdır ilk günden atarlanıyorsun" yalan yok biraz tırsmıştım. Çok gergin yüz hatları vardı şerefsizin. Niki de bunun neyini beğendiyse artık

Benli çocuk araya girip sorun yok dercesine patpatladı sarışın çocuğun omzunu. Daha fazla burada durup seviyemi düşürmek istemedim. Yavaşça  içeri  girip kapıyı kitledim. Kalbim hızlanmaya başlamıştı. Hayır Jungwon hayır yine aynı şeyleri yaşayamazsın. Kendine gel. Bir-kac dakika kapının önünde durup yavaşça odama doğru ilerledim.

Neden sarhoşken bile böyle güzel kokar ki insan?...

Sabah gülüşme sesleriyle açtım gözlerimi. Anında aklıma dün gece gelince yerimde rahatsızca kıpırdandım.

Tabii siz dün gece benim neden böyle olduğumu bilmiyorsunuz değil mi? Hemen anlatayım. Dün  sarışın çocuk üzerime yürüyünce benli olan onla aramıza girmeden önce beni omuzlarımdan tutup yavaşça geriye itmişti.

O dokunduğundan beri mala bağlamıştım. Kokusu da güzel geliyordu hayvan herifin. Ama ben bunları düşünmeyecektim ne de onlarla muhattap olmayacaktım. Değil mi?

Düşüncelerimi bölen ses Sunoonun sesi oldu. "Ah, kalkmışsın. Günaydın. Hadi gel kahvaltı hazır" sıcacık gülümsemesini sunup çıktı odadan. Bende banyoya girdim rutin işlerimi halletmek için.

Niki

Sabah erkenden kalkmış çocuklar için kahvaltı hazırlamıştım ama Heeseung siyah ekmek yediği için onlar uyanana kadar markete gidip ekmek alip gelmeyi düşünüyordum.

Kapşonumu kafama gecirip iplerini de dibine kadar çekmiştim. Dışarı çıkıp asansörü beklemeye başladım. Sonunda geldiğinde kapısı açıldı. Içinde dünki sarışın çocuk vardı. Hiç birşey demeden içeri girdim

"Günaydın yok mu?" konuşmak istemiyordum onunla. Aslında istiyordum da konuşmayacaktım işte. "Ismim Jay bu arada. Seninki de Niki galiba?" Gozucuyla kendisine baktığımı görünce gülümsedi. Neden bu kadar karizmatiksin diye sorasım gelmişti

Binanın giriş katına indiğimizde önden çıkıp ilerlemeye başladım. Arkamdan yetişip " Markete mi gidiyorsun?" diye sorduğunda daha fazla dayanamayıp ona döndüm ve " Bak dün sen beni çok üzdün tamam mı.. bekledim seni o kadar yemekte yapmıştım ama sen yani siz gelmediniz. O yüzden bundan sonra senle konuşmama kararı aldım"

Bir süre yüzüme bakıp elleriyle omuzlarımdan tutup " Şimdi beni iyi dinle. Ben kimseye açıklama yapmayı sevmem ama belli ki seni çok üzmüşüm.  Bu yüzden bir kere anlatacağım sende başka soru sormayacaksın. Anlaştık mı?"

Onu onayladığımda " Dün size geleceğiz dedikten sonra gerçekten gelecektik. Eve geldikten sonra abim aradı ve onun yerine bakmam için iş yerine çağırdı beni. Bende saat 8e kadar iş biter bizde direkt size geliriz diye düşünüp çocukları da aldım yanıma. Abim de geç gelince size de rahatsızlık vermek istemedik. Abimle oturduk içtik dertleştik. Kusura bakma haber vermek isterdim ama numaran bile yoktu bende"

Bir süre sessiz kaldım. Sonra yüzüne baktım samimi şekilde gülümsüyordu. Bu çocuk bana huzur veriyordu. " O zaman gelecek sefer böyle şeyler yaşanmaması için numaramı al " şirince gülümsediğimde o da gülümsedi. Sonra bir birimize numaralarımızı verip markete doğru yürümeye başladık

Işimizi bitirip bizim dairenin önüne geldiğimizde " Niki ben hala rahatsız hissediyorum. kendimi affettirmek için birşeyler yapmak istiyorum" "nasıl affettiricekmişsin kendini?"diye sorduğumda elini çenesine koyup düşünmeye başladı

" Sen buralı değilsin değil mi?" "Hayır Yaponiyadan geldik biz" dediğimde " Güzel. O zaman öğleden sonra saat 4 gibi hazır ol sana şehri gezdireceğim tamam mı?" Yüzüne emin olmak ister gibi baktığımda elini omzuma atıp " Bu sefer kaybolmayacağım ortadan hem birşey olursa yazar haber ederim seni"

Jay'le vedalaşıp sessizce içeri girip mutfağa doğru ilerledim. Yüzümde kocaman gülümseme vardı. Mutfağa girdiğimde 3 çift göz soru sorarcasına yüzüme bakıyordu. E haklılardı tabii. Dün gece ağlaya ağlaya odama giden ben sabahında sırıta sırıta eve giriyordum

Ben hikayeyi kendimce yazacağım okuyan olursa tabii mutlu olurum 💜😌🌠

Enhypen style | jaykiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin