"Game"

299 26 53
                                    

Jungwon

01:48

10 dakikadır balkonda oturuyorduk. Ne o konuşma girişiminde bulunmamıştı, ne de benim konuşacak halim vardı. Kimseye kolay güvenmezdim iki yıl önce yaşadığım şeylerden dolayı. Ama Sunghoon güvenimi kazanmıştı. Nasıl olduğunu bende bilmiyordum...

Aramızdaki sessizliği ilk bozan ben olmuştum. "Daha ne kadar oturacağız böyle?" Bana yandan bakış atıp önüne döndü. " Ben hâlâ senin geldiğini anlamaya çalışıyorum" dedi.

Gerçekten ben neden gelmiştim? Jay için gelmediğim belli. Sunghoon için mi endişelenmiştim? Endişelendim de ne oldu? Başka kızları topluyorlarmış kucağından... Bende kendi seviyesini koruyan biri olarak görüyordum onu. Halbuki yanılmışım..

"Jay aradı. Sizi kontrol etmemi söyledi o yüzden geldim" kafasını belli belirsiz sallayıp " Abim ne söyledi sana?" Işte şimdi başlıyordu asıl konu.

Sandalyemi ona doğru döndürüp yüzüne bakmaya başladım. O da aynı benim gibi dönüp oturdu. " Seni iki günden bir barlardan topladığını, kucağından aldığı kızların sayını bile unuttuğunu falan" son sözlerimi ona yedirmek istercesine vurgulamıştım. Bunu neden yaptığımı sorgulamayın lütfen..

Yüzüme öyle bir bakıyordu ki, elim ayağıma dolanmıştı. " Burada seni ilgilendiren konuyu göremiyorum. Hem herkes bu konuda beni yanlış buluyor. Bir kişi bile sormadı Sunghoon  bir sorunun mu var? Al Işte senin bakışlarında onlar gibi"

"Birincisi beni ilgilendirdiğini söylemedim zaten. Ikincisi kapalı kutu gibi gezmesen etrafta insanlar yardım eder en azından çalışır. Kendi sorunlarının suçunu insanlara atmayı bırak. Bara gidip kendini unutacak kadar içmen dertlerini alıp götürmüyor"

Histerik bir kahkaha atıp " Peki nasıl unutmalıyım dertlerimi bay Çokbilmiş?" Kullandığı hitap sinirlerimi bozmuştu. Ama onun bir daha öyle şeyler yapmasını istemiyordum. " Şimdi git uyu. Yarın dersten sonra buluşalım geri kalanını orada konuşuruz olur mu?"

Kafasıyla onayladı daha sonra " Sen benimle buluşmak için bahane mi ürettin az önce?"diye sordu. Gözlerimi aça bildiğim kadar açtım. "Ne bahanesi? Ben sana yardım etmeye çalışıyordum. Ah herneyse ne yaparsan yap umrumda değil " çekip gidecekken kolumdan tutup beni kendine çekti.

" Bize güvenmesen de gece kalkıp buraya geldiğin ve bana yardım etmek istediğin için teşekkür ederim. Ve yarın görüşürüz halletmemiz gereken bir sorun var Gamzeli" dedi. E tabi o bunları derken ben nefes almamaya çalışıyordum çünkü kokusu fena bir şekilde karnımı ağrıtıyordu.

Bunu ilk gece onlarla kavga ederken anlamıştım. Bu çocuk çok fena hislerimi karıştırıyordu...

Balkondan çıkıp diş kapıya doğru ilerledik. "Ya bir şey soracağım. Siz sıkılmıyor musunuz bu karanlık evde? Yarim saat oturdum benim içim daraldı" arkamdan gelirken güldüğünü duydum. "Hayır sıkılmıyor. Hem bu evi ben dizayn ettim. Benim zevkim yani"

"Ben Jay sanmıştım. Ondan çıkar çünkü böyle antin-kuntin  şeyler" biz konuşurken kapının önüne gelmiştik. Elimiz uzattım. O da benim elime nazaran büyük elleriyle kavradı ellerimi.

Tam gidecekken aklıma gelen sinsi planla durdum. Arkamı döndüğümde Sunghoon bana soran bakışlarla bakıyordu. Ortama sinsi gülüşümü sergileyip " Jay'le Niki şimdi terasta ya hani" neyi vurguladığımı anlamış olacak ki gülmeye başladı.

Kapıyı kapatıp asansöre doğru ilerlemeye başladı. Benden arkasından sessiz adımlar atıyordum. Asansöre binip 16. katı bastığımızda " Çok sessiz olalım. Jayin uykusu hafiftir" dedi. Bende onaylayıp terasa çıkmayı bekledim.

02:26

Terasın kapısını yavaşça açıp dışarı çıkardım kafamı. Benim üstümden de Sunghoon bakmaya başladı. Kapıyı arkamızdan kapatıp yanlarına gittik. Ambians baya güzelmiş diye geçirdim içimden. Tabi bunu dediğimi Jay duysaydı haftalarca konuşur susmazdı.

Dönüp Sunghoona baktığımda Jayin yanına dikilip düşündüğünü gördüm. Fısıltıyla "Ne yapmayı düşünüyorsun?"dedim. "Nikinin uykusu nasıl peki? Ağır mı?" Anında onayladım. Ne kadar Sunoo'ya uyanmıyorsun dese de kendisi ondan beterdi. Bazı saatler dışında onu asla uyandıramazdık.

Niki'nin kolunu tutup yavaşça Jayin üstünden çektiğinde ne yapmaya çalıştığını anlamıştım. Yanına gidip yardım etmeye başladım. Yaktık çıranızı arkadaşlar....

Jay

06:45

Yüzüme vuran rüzgarla gözlerimi açmadan yanımda uyuyan meleyi kendime çektim. Dur bir dakika... Bu pek melek gibi gelmedi bana... neden?

Gözlerimi açıp yanımda bana sarılıp daha doğrusu yapışıp uyuyan ayıya baktım. Bakmamla çığlık atmam bir oldu. Niki nerede ulan?

"Ne bağırıyorsun ya Manyak herif?" Göz devirip "sevgilim nerede lan benim? Hem senin ne işin var burada?"sinirden burnumdan soluyordum şu an.

Yerinde gerinmeye başlayıp " Gece beni aradı. Dedi ki, Jay'e söyle bir daha beni aramasın. Uğraşamam onunla ve horlamasıyla" ne?.... Ne demekti bu ya?

Niki

06:53

Kolumdan dürtülüp uyandırılmamla gözlerimi açıp etrafa bakmaya başladım. Bir dakika ya. Benim odamda ne işim vardı? Ve ben buraya nasıl gelmiştim? Yanımda oturup kıs kıs gülen Jungwona dönüp " Ben dün gece terastaydım. Yanımda Jay de vardı. Nasıl geldim buraya?"dedim tek nefeste.

"Bebeğim, üzülme ama tamam mı? Şimdi dün gece Jay beni aradı" telefonu çıkarıp aramaları gösterdi. Evet aramıştı. "Işte sen horluyor muşsun o da ben böyle şeyleri kaldıramam. Gel al Nikiyi. Diyince gelip seni almak zorunda kaldım" anında gözlerim dolmuştu.

Hem üzüntü hem sinir bir arada vurmuştu beynime... Jungwonu itip kalktım yatağımdan. Jay beni terketmezdi hem edecekse yüzüme söylesindi.

Koridorda karşıma çıkan Sunoo'yu da itekleyip dış kapını açıp dışarı attım kendimi. Arkamdan Jungwonun da geldiğini biliyordum. Hızla merdivenleri çıkmaya başladığımda Jungwonun arkamdan "Asansör icat edildi kardeşim"dediğini duydum.

Onu umursamayıp iki iki çıkıyordum merdivenleri. Hız kesmeden çıkıyordum ki, birinin göğsüne tosladım. Başımı kaldırdığımda Jay olduğunu gördüm. Sinirle yüzüme bakıyordu. Duruşumu bozmadan "Eğer ayrılacaksan yüzüme söyle öyle ayrıl. Yoksa başkalarıyla haber yollama bana. "dedim kendimden emin bir sesle.

Ağzından bir 'hah' sesi çıkarıp "Esas sen ayrılacaksan yüzüme söyle. Çocuk gibi bahanelere üretme. Üstelik ben horlamam" ne? "Ben de horlamam. Üste çıkmaya çalışma Jay!" Biz kavgaya tutuşmuşken arkadan kahkaha seslerini duyduğumuzda ikimiz de dönüp Jungwonla Sunghoona baktık.

Duvara yaşlanmış kahkahalar atıyorlardı. Bir dakika. Bu ikisi bize oyun mu oynamıştı ?

Enhypen style | jaykiWhere stories live. Discover now