15

908 88 20
                                    

- violin -

"sana bu sarayda sevişmen için oda vermemiştim chaeyoung." uyuyan sevgilime eğilip yanaklarına öpücükler bırakmaya başladığımda joohyun'un arkamda dehşetle beni izlediğini biliyordum. beni yıllardır tanıyordu ve bir kere bile böyle görmemişti. "lalisa'm, uyan sevgilim." lisa gözlerini aralayıp bana baktığında gülümsedi ve kollarını açtı. kolları arasına girdiğimde birden benden ayrılmasıyla doğrulacaktı ki ona engel oldum.

üstünde hala bir şey yoktu.

"kraliçe." lisa şaşkınca ikimize bakarken kafa salladım ve joohyun'u işaret ederek konuştum. "joohyun."

"lisa bu mu?" bu sefer joohyun'a kafa salladığımda yataktan kalktım ve berjere oturup lisa'nın şaşkınca etrafına bakmayı bitirmesini bekledim. "chaeyoung, kraliçenin önünde çıplağım."

"inleme seslerinizden sonra çok da takılmıyorum buna merak etme." joohyun bana bakmayı kesip lisa'ya döndüğünde lisa gözleri büyümüş bir şekilde yorganı yeniden üstüne çekti. "bizi mi dinledin?"

"seni çağırması için gönderdiğim herkes odadan inleme sesleri geldiğini söylediği için en sonunda kendim geldim ve şu işe bak ki hepsi haklıydı."

lisa'nın yorganın altında daha da utandığını tahmin edebiliyordum. gülerek ona baktıktan sonra yeniden joohyun'a döndüm. "en azından içeri girip bozmamışsın." joohyun benden farklı bir cevap beklemiyor olacak ki lisa'ya bakmaya başladığında ben de lisa'ya döndüm. "sevgilim yorganın altından çıkar mısın?" onunla konuşurken yumuşamasına engel olamadığım ses tonumla joohyun göz devirdiğinde lisa kafasını yeniden yorganın içinden çıkarmıştı. "ben çıplağım. hala."

"joohyun çıkıp kapıda bekleyebilir."

"kraliçe olduğumun farkında mısın park chaeyoung?" joohyun'a cevap vermememden sonra sabırlar dileyerek odadan çıktığında lisa'nın yanına geldim dudaklarına küçük küçük öpücükler bırakıp gülmesini sağladım. gülerken kısılan gözleriyle bebekler gibi durduğunun farkında bile değildi. "giyin hadi. kraliçeyi daha fazla bekletmeyelim." kolları, üstümdeki sabahlığın omuzlarına gittiğinde sıyırmış ve dilini ısırarak gülmüştü. "üzgünüm bebeğim ancak konuşacağımız konular önemli."

son kez çenesi ve dudakları arasındaki bölgeyi öpüp yataktan kalktığımda fırlatıp attığım büstiyerimi elime almış ve giymiştim. pantolonumu da giyip lisa'ya döndüğümde çoktan elbisesini üstüne giymiş ve beni beklemeye başlamıştı. el ele tutuşup beraber odadan çıktığımızda kapının önündeki joohyun da bizim önümüzden yürümeye başlamıştı. lisa dikkatle sarayı incelerken bense ara sıra ona bakıp gülümsüyordum. "kaç şişen kaldı?" joohyun bana dönmeden yürümeye devam ederken konuştuğunda sorusuyla lisa da ortamla ilgilenmeyi bırakmış ve bana dönmüştü.

"ne şişesi?"

"1 ama çaresine bakarım." lisa'yı yanıtlamadan joohyun'u yanıtladığımda lisa kesinlikle benden cevap almak için diretecekti. "chaeyoung ne şişesi?"

"lisa'ya söylemedin mi?" joohyun daha birkaç gün önce toplandığımız odanın kapısını açtığında joohyun'un arkasından içeri girecektim fakat joohyun'un lisa'yı içeri alıp almayacağını hiç düşünmemiştim. "lisa'nın bilmesini istemediğin şeyler hakkında konuşacağız chaeyoung. sen bilirsin." joohyun taht gibi duran sandalyesine oturup seulgi'ye baktığında seulgi bize bakmak yerine bir şeyler çizmeye devam ediyordu.

chaos'da olduğum bir gün, mutasyonumdan önce beraber çizim yaptığımız gece gelmişti aklıma istemeden.

"gerçekten benden bir şeyler saklamaya devam mı edeceksin chaeyoung?" lisa'nın konuşmasıyla derin bir nefes aldığımda seulgi en sonunda konuşmuştu. "arkadaşı. bilmeye hakkı var." hala kafasını kaldırmadan çizim yapmaya devam ederken kafa salladığımda lisa'nın elini bırakmadan içeri girdim ve seulgi'nin karşısına oturdum. lisa da yanıma oturmuştu.

violet, violin, violence [chaelisa]Where stories live. Discover now