7

359 43 26
                                    

💕

Her gün birlikte olan ikili arada sırada atışsa da gayet iyi anlaşıyorlardı. Lan Yuan hâlâ tam olarak emin değildi, Jin Ling ise her şeyden bir haber gibi davranıyordu; bir adım bekliyordu.

Bugün yemek sırasında uzun uzadıya kendi hayatlarından bahsetmişlerdi, Jin Ling ok atmayı be kadar çok sevdiğini anlatmıştı. Lan Yuan ise küçükken Lan Zhan babasını çarşıda zor durumds bıraktığı anı anlatmıştı. Bacaklara sarılmayı sevdiğinden de bahsetmeden edememişti.

Jin Ling uzun süre bir efsun üstünde durduktan sonra beş efsun daha öğrenince hava kararmış ve dinlenme kararı almışlardı.

Şimdiyse Lan Yuan kitap okuyor, Jin Ling boş boş yatakta yatarak tavana bakıyordu. "Yuan, hiç bir kızdan hoşlandın mı?" Diye ani bir soru yöneltti. Okuduğu kitaptan başını kaldıran Lan Yuan tereddüt etmeden cevapladı. "Hayır." Jin Ling aldığı cevap hoşuna gitmiş gibi gülümsedi.

"Sen?" Diye sordu Lan Yuan merakla. "Hayır tabii ki de. Hem ben sadece sana bakarım." Dedi Jin Ling hin bir gülümsemeyle. Karşısında şaşıran adamla bu gülümsemesi daha da genişlemişti.

Lan Yuan'ın kalbi hızlı hızlı atarken sessizce kitabına geri döndü. Jin Ling kozlarını fazlasıyla açık oynuyordu.

-

Jin Ling gelen tıkırtılarla gözlerini açtığında kılıcını eline alan Lan Yuan'ı görmüştü. "Lan Yuan?" Yattığı yerde dikelip gözlerini ovaladı. "Nereye gidiyorsun?"Lan Yuan yavaş adımlarla genç oğlana doğru yürüdü.

"Siz uyumaya devam edin genç efendi, sanırsam dışarıda bir hayvan var. Onun için çıkıyorum, geleceğim." Dedi yalan söyleyerek. "Tamam." Jin Ling tekrar uyku moduna geçerken Lan Yuan dışarı çıktı. Gördüğü gölgenin sahibini arıyordu.

Kılıcını ileri doğru uzattı, sıkıca kavradı. Gün doğmaya yakındı, karanlık gökyüzü çöküyordu. Evin etrafında dolaştı ve dışarıya uzaktan baktı, o kimdi ve neyin peşindeydi?

"Yuan!" Jin Ling'in bağırtısıyla ne olduğu anlamadı, hızlıca eve koştu. "Jin Ling!" Eve girdiği gibi Jin Ling'in boğazına kılıcını dayamış birini gördü. Festival maskeli, uzunca boylu bir adamdı.

"Bırak onu." Dedi Lan Yuan, yüreğinde oluşan ağrıyı görmezden de gelemedi. "Fidye mi istiyorsun? Ne kadar istediğini söyle, onu bırak." Kılıcını adama uzatıp konuşmaya devam etti Lan Yuan. Jin Ling'in korkudan dolu dolu olmuş gözlerine dayanamayacak gibiydi. Bunun nedenini bilmiyordu ama şuan onu kurtarmalıydı.

Adam kılıcını Jin Ling'in boynuna bastırıp derin olmayacak bir şekilde kesti. "Yapma!" Dedi Lan Yuan, arkasında tuttuğu eliyle gökyüzüne yardım ışığı attı. Er ya da geç babaları gelecekti.

"Ne istiyorsun, bırak onu konuşalım." İkna etmeye çalıştı, Jin Ling'i almalıydı onun elinden. Yüreği kavruluyordu resmen. Jin Ling'ini almalıydı onun elinden.

"Konuş, ne istiyorsun?" Dedi tekrardan. Adam cevap vermiyordu sadece Lan Yuan'a bakıyordu. Lan Yuan maskenin altında ki gözlere baktı, bembeyazdı bu adamın gözleri. Kukla mıydı bu? Başkasının kontrolü altında olan bir ölü müydü?

"Lan Yuan!" Wei Ying'in sesiyle eş zamanlı olarak adam Jin Ling'i bıraktı ve koşarak açık camdan çıktı. Lan Yuan hızlıca Jin Ling'in yanına çöktü, Jin Ling ona sarıldı. Korkudan titriyordu

Lan Zhan ve Wei Ying arkalarında ki savaşçılara birlikte eve girdiğinde yerde ki ikiliyi gördü. "O kaçan kimdi, ne oldu burada?" Wei iki gence ilerlerken sordu. "Size zarar verdi mi?"

"Hayır." dedi sinirle Yuan. "Yürüyen ölüleri durdurmanın cezası ağır olacak, dedi o adam." Jin Ling, başını Yuan'ın göğüsünden kaldırıp konuştu.

"Yürüyen ölülerin bir amacı ne olabilir ki, kim yapmış olabilir ki bunları?" Diye sordu Wei Ying, Lan Zhan'a. "Bilmiyorum." Diye mırıldandı Lan Zhan düşünceli bir şekilde.

"Adam Büyük Dağa kaçtı efendi Lan."

Düzenleme tarihi: 30 Ocak 2023

Selamlar, düzenleme sonrası bir not daha bırakmak istedim. Gidişat değişmedi aynı ilerliyor sadece bazı kısımları değiştirerek eklemeler yaptım ve bölümleri uzattım. İyi okumalar ♥️

the (un)tamed • YuanRulan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin