1.0

88 14 26
                                    

İyi okumalar....

Tartışmanın daha da alevlenmemesi için odama kapanmış saatlerdir çıkmıyordum.

Onunla konuşunca kafam dağılmıştı biraz olsun ama yine de beynimin içinde dolanıp duran,içime dert olan düşüncelerden kaçamıyordum. Yıllar geçse de her şey yerli yerinde duruyordu.

Aynı zamanda sınav senemdi ve ben buradan kurtulup bir an önce İstanbul'a gitmek istiyordum.

Ablam kendini kurtarabilmişti. Sıra bendeydi. Bugüne kadar annemin tek başına ne yapacağını düşünsem de bugünden sonra fazla düşünmeme gerek kalmadığını fark etmiştim. Senenin başından beri ben de gidersem annem yalnız başına ne yapar diye düşünüyordum. Hatta onun için her şeye katlanıp burada okumayı bile düşünmüştüm ama o yalnız değildi. Ben öyle zannediyordum. Bugün öğrenmiştim bunu.

Bu zamana kadar yanımda olan ablam bile bu sefer haksız bulmuştu beni. Belki haksız olduğum yönler vardı ama her zamanki gibi sadece kendi açılardan baktıkları için yine beni anlamamışlardı.

Artık arkama bakıp düşünmem gereken biri olmadığı için yapmam gereken tek şey derslerime odaklanıp istediğim yeri kazanmaktı. O da böyle söylemişti.

Ona hala hitap edemiyordum ve bunun sebebi de bendim. Gizemli kalmak istemiştim. Bu gizemin hoşuma gittiğini söyleyerek. Gerçekten çok hoşuma gidiyordu(!)

Onu ne kadar merak etsem de onun kendini açıklaması demek benim de açıklamam demekti ve ben kendimi açıklarsam bir süre sonra bazı şeyleri anlatmam gerekecekti. Anlattığımda ise o da başkaları gibi ya bana acıyarak bakacak ya da beni haksız bulacaktı.

Onunla konuşurken beni tanımadığı için çok rahattım ve bunu bir süre daha bozmaya niyetim yoktu.

* * * *

Çözdüğüm son matematik testini de kontrol edip saatime baktım. Biraz daha odamda kalırsam açlıktan bayılacaktım. Bu saate kadar kimseyi dinlemek istemediğim için odamdan çıkmamıştım. Buna yemek de dahildi.

Şimdi ise herkesin uyuduğundan emin olduğum için rahatça çıkıyordum. Zaten çıkmasam midem bağımsızlığını ilan ederek çıkarttığı sesler ile aç olduğumu bana her saniye hatırlatacaktı.

Daha fazla dayanamayarak mutfağa indim ve kendime bir tost yapmaya başladım. Bu saatte fazla uğraşmak istemiyordum.

Biraz hava almak şu an yapabileceğim en güzel şey olduğu için tostumu bahçede yemeye karar verdim ve verandadaki masaya yerleştim.

Saate bakıp daha fazla oturmamak için kalkıyordum ki omzuma yerleşen hırka ile arkama döndüm.

Ablam gelmişti. Uyumuyor muydu o?

"Leyla bu soğukta ne işin var bahçede?"

Size sinirimden çıkamadım bu saate kadar.

"Hava almak istedim biraz. Asıl senin ne işin var bu saatte?"

"Seni bahçede görünce geldim."

Bu durumdan pek hoşnut olmasam da sessiz kalmayı tercih ettim.

Ablam yanımdaki sandalyeyi çekerek otururken ben de omuzlarıma yerleştirdiği hırkayı üzerime giydim.

Hava gerçekten serindi aslında ama temiz bir havaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki buna aldırış etmedim. Üşüdüğümü de hırkayı giydikten sonra ısındığını hisseden vücudumdan anlayabiliyordum.

Ablam benim konuşmamı anlatmamı bekliyor gibi oturmuş sadece gökyüzünü izliyordu. Benim de ondan pek farkım yoktu. Gerçi ben sadece susmaktan yanaydım. Konuşsam konuşmanın iyi yerlere gitmeyeceğini tartışmaya döneceğini bildiğim için.

Pardon Tanışalım Mı? ||texting||Where stories live. Discover now