30: Karavandaki Sır (Final)

456 40 11
                                    

"Dikkat et... Yavaş ol..."

"Umarım yaptığımız şeyin farkındasındır Kahel!"

Neurelle göz devirip de sakladıkları şeyi karavanın arka koltuğuna gizlerken Kahel Neu'nun bileğini hızla yakaladı. Neurelle bakışlarını Kahel'e çevirdi hemen. Kahel'in kahverengi gözleri bal rengine dönerken dudakları yukarı çıkmıştı. "Ne bakıyorsun o gözlerle bana?"

Kahel haylaz bir gülümsemeyle omuz silkti ve Neurelle'ı çevik bir hareketle belinden yakalayıp yüzünü yüzüne yaklaştırdı. Neurelle düşmemek için koltuktan tutunmuştu. Gözleri mor rengine bürünürken söylenmeyi ihmal etmedi. "Ne yapıyorsun baban yanımızda!"

Kahel tek kaşını kaldırıp koltukta baygın halde duran babasına baktı. "Fiziken evet ama bizi göremez!" Neurelle'e doğru eğilecekken karavanın kapısının açılmasıyla hızla doğruldular ve Neurelle battaniyeyi Kahel'in babasının suratına kapattı. Baygın adam cam tarafına doğru meyletmişti ve battaniyenin altında yaz sıcağında ter döküyordu.

"Hey eşyalarınızı kapının önünde unutmuşsunuz." diyen Aine neşeli duruyordu. Kıvırcık saçlarını kısacık kesmişti ama hala gereğinden fazla saçı vardı ve kıvırcık tutamları yüzünün her yerini karış karış geziyordu. Giydiği minik şortu ve beyaz bol tişörtüyle daha da küçük duruyordu.

"Sana onları almanı söylemiştim Kahel!" diyerek yalandan çıkışan Neurelle gergin bir gülümsemeyle Aine'e baktı. Kahel kolayca yalan söylemeye alışkın biri olarak doğaçlama takıldı. "Unutmuşum bebeğim. Gideyim getireyim."

"Bana bebeğim deme diye kaç kez diyeceğim sana?" Neurelle'i çileden çıkarmayı seven Kahel kahkaha atarak karavandan çıktığında Neith'in hala evden ayrılmadığını görmüştü. Kapının önünde duran iki valizi de sırtlandı ve Aine'in debelenerek kocaman bir valizi götürdüğünü fark etti. "Boyundan büyük işlerle uğraşmayı ne kadar da seviyorsun sen Aine!"

"Boyumla dalga geçme artık! Neurelle sana nasıl katlanıyor anlamıyorum!"

Kahel tekrar omuz silkti. "Cazibeme asla dayanamaz." Sesli bir şekilde güldü ve Aine'in taşımaya çalıştığı valize hafifletme büyüsü yaptı. Büyüyü fazla yapmış olacak ki Aine bir anda hafifleyen valiz yüzünden tökezlemişti. "Bu da neydi!"

"Borcun olsun." diyen Kahel valizi bagaja yerleştirip karavana girdiğinde Neurelle arka koltuğun önünde onu bekliyordu. "İyi saklamışsın." dedi babasına bakarak. "Neden onlara doğrudan söylemiyoruz ki?"

"Hayır bebeğim babamın geziye geldiğini öğrenen Adrien onu geride bırakırdı. Uzun zamandır hiçbir yeri göremedi. Sence de bunu hak etmedi mi?"

Dudaklarını büzerek Neurelle'e baktığında Neu pekala dercesine eliyle savuşturdu. "Arka koltuğa sen ve ben oturacağız. Mesafe katettiğimizde büyüyü geri çeker onu uyandırırım ve herkes babanın da burada olduğunu öğrenir. Tamam mıdır?"

"Mesafe derken çok da kasmayalım bebeğim. Vardığımızda da uyandırabiliriz."

"Kahel!"

Kahel daha fazla şansını zorlayamayacağını anlamış olacak ki kafasını salladı. "Tamam sen ne dersen o olsun." dedi ve battaniyeyi biraz düzeltti. "Tabi canım gerçekten hep benim dediğim oluyor da sanki."

"Sevgilinin ikna kabiliyeti çok güçlü diye üzülmeni hiç beklemezdim."

"Yine mi kavga ediyorsunuz Kahel?"

Neith sürücü koltuğuna oturup aynaları kontrol etti. "Kavga etmiyoruz Neith. Maia nerede?" Neurelle şimdilik ön tarafa yürüdü ve Neith'in koltuğuna yaslandı. "Birazdan burada olur." Maia bir anda yan koltuğa ışınlandığında hepsi çığlık atmıştı.

NeithHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin