Bölüm 7 | Enola

10.9K 1.2K 511
                                    




Multimedya: Leo küçüklüğü

Parça: Illenium & Nurko - Sideways (with Valerie Broussard)

Selammm! Oldukça keyif alarak yazdığım bir bölümü huzurlarınıza sunuyorum. Farkındayım arkadaşlar çok hızlı yazamıyorum ama inanın içime sinmeyen bir bölümdense beklemeniz daha iyi. Çünkü haliyle küçük bir bebekle geçiyor tüm günüm, bu kadar genç karakterin kafasına girmek onların gözünden olayları hissetmek kolay olmuyor. Ciddi zaman harcıyorum o yüzden bölümler için. Sizden ricam yorumlarınızı benimle empati kurarak yapmanız. He bir de bu kadar emeğe oy ve yorumlarınız bol olsun ki ben de size bir an önce kavuşmak için daha çok motive olayım. Sizi çok seviyorum, unutmayın burada bulunmamın ilk nedeni sizlersiniz. Öptüm çokça!

BÖLÜM 7

ENOLA


"Belki."

Dakikalarca ekrana baktım. İçimden birkaç kere söylediğini tekrarladım. Belki.

Pekala. Öncelikle yüzümde istemsizce oluşan bu aptal gülümsemeyi silmem gerekiyordu. Tenim sıcaktı, kalp atışlarım boğazımdan çıkacak gibiydi. Yanaklarıma vurdum. Kendine gel! dedim ciddileşerek. Sahi Leo bey ciddi miydi sanki? Ciddi olsa bile cevabı belirsizdi. Belki.

"Ha ha." yazdım daha fazla düşünmeye gerek duymayarak.

Leo Bey'le tanışalı daha kaç gün olmuştu ki, böylesine hayatımda yer etmesine izin vermiştim? Ya da ne zamandır fiziksel olarak yanıma olmayan biri bana bu kadar yakın gelmişti? Tamam, çocukluk fotoğrafı gerçekten ona aitse, öylesine tatlı bir çocuğun yetişkin olduğunda çirkin olmasını bekleyemezdiniz. Ki, ilginç bir şekilde fotoğrafın ona ait olduğuna inanıyordum.

Benimle ayakkabı numarası ve çocukluk fotoğrafından başka bir şey paylaşmayan bu gizemli çocuğa ciddi anlamda inanıyordum.

Telefonum titredi. Düşüncelerden sıyrılıp gelen mesaja baktım. Kalp atışım bir kez daha iznim dışında hızlandı, zaten belli ki beni dinlemiyordu.

"Ciddiyim."

Cevabıyla içime bir sıcaklık yayıldı. Derin bir nefes aldım. Parmaklarım tuşların üzerinde adeta dans etti.

"Hiç gizemli bir yürüyenim olmamıştı o yüzden ne demem gerektiğini bilemedim."

"Yanakların kızardı mı?"

Ellerimi tekrar yanaklarıma götürdüm. Tabii ki kızarmışlardı. Ama ona bunu söylemeyecektim.

"Hayır, neden ki?"

"O zaman avuçlarının içi de terlememiştir ya da sol baş parmağını kemirmiyorsundur."

Yeni bir farkındalığa ulaşmış gibi parmağımı ağzımdan çektim. Tırnağın kenarındaki deriyi çoktan koparmıştım bile. Avuçlarımı üzerime sildim ama bunu da bilmesine gerek yoktu.

"Alakası yok. Hem sen bunları nereden biliyorsun Sherlock Holmes?"

"Sherlock severim. Örnek aldığımı inkar etmeyeceğim. Sol baş parmağında hiç geçmeyen bir kızarıklık var, kemirdiğini düşünüyorum. Avuç içi terlemesi sadece tahmin."

"Beni o kadar yakından gördün yani."

"Bazen."

Karmakarışık hale geldim. Tamam gizemlilik olayını kabul etmiştim ama böyle olunca içimde yükselen sese, onu gerçekten bulma dürtüme engel olamıyordum.

Leo'yu BulWhere stories live. Discover now