3. Bölüm "Kıskanç"

1.9K 121 723
                                    

Ayyyy biz geldiiikkkk canlarımmm 😍
Bu bölüm nasıl eğlendim belli değil, kıskanç Barlas çok hoşuma gitti. Sanırım bizim oğlan Nefes'i bol bol kıskanmalı 🤭

Eee siz neler yapıyorsunuz bakalım, hepinizi çok özledim. Hadi kavuşalım!

O zaman eğlence başlasıııınnnn!

Sizi çok seviyorum ♥️
İyi okumalar 🕯❄️

**************

Dersin bittiğini haber eden zil sesi okulda yankılanmaya başladığında gözlerimi tahtadan çekerek Barlas'a çevirdim. Sırtını sıraya yaslamış, kafasını duvara koymuştu. Rahat oturuşunu bozmadan ellerini cebine sokmuş bir şekilde beni izliyordu.

Onun bu haliyle karşı karşıya geldiğimde yüzüme bir tebessüm yayıldı, aynı şekilde karşılık verdiğinde alt dudağını ısırmıştı. Bu halini seviyordum.

Kalabalıktan kaçıp bana sığınmasını, yüzündeki tebessümü herkesten gizleyip yalnızca benim yanımda rahatça gülmesini... Tamamen bana özel olmasını çok seviyordum.

"Hey..." diye gözümün önünde ellerini sallayan Zülal ile birlikte gözlerimi ona çevirdim. "Size diyorum aşk böcükleri, duymuyor musunuz?"
"Neyi?" dediğimde güldü.
"Ders diyorum," dedi gülüşlerinin arasında. "Beden diyorum, kalksak diyorum, üst baş değişeceğiz daha diyorum."
"Tamam," diyerek kafamı salladığımda sıranın arkasına astığım çantamı alıp ayaklandım.

Omzuma atarak bir adım attığım sırada Barlas bileğimden tuttu ve durdurdu, çocukların gözü bizde takılı kaldığında Barlas sıranın üstündeki defteri alarak ayaklandı. Defteri tek eline sığacak şekilde rulo haline getirdiğinde diğer eli elimdeydi. Önüme geçerek yürümeye başladığında yüzümdeki tebessümle ben de peşine takıldım.

Bu okulda onunla el ele yürümeye hala alışmış değildim ve Barlas alışmam için her şeyi yapıyordu.

Önden ilerlediğimiz sırada Zülal ve Berker'de yanımızda yürüyordu. Timuçin, Yiğit ve Efe ise hemen arkamızdaydı. Geçtiğimiz koridorlarda herkesin gözü bizim üzerimizdeydi. Olanları duymayan kalmamıştı, herkes onca olandan sonra hala tek parça bir şekilde burada olduğumuza şaşırıyor gibiydi.

Yine de kopmamıştık birbirimizden, her zaman birbirimizin destekçisi olmuştuk. Bizim dostluğumuz böyleydi. Biz buyduk.

Spor salonuna inmek için merdivenleri indiğimizde okulun giriş katına gelmiştik, zemin katın merdivenlerine yöneleceğimiz sırada müdürün odasının önünde dikilenlerle birlikte adımlarımız kesildi. Volkan abim, Hakan abim, Barış abi ve Alev hoca bir şeyler konuşuyordu. Bizi fark ettiklerinde hepsi bize döndü.

Barlas dahil çocukların hepsi selam vermek için aynı anda kafasını eğdi, ben ise tebessüm etmeye çalışarak elimi sallamıştım. Abilerim de kafasını eğerek karşılık verdiğinde Alev hoca tıpkı benim gibi elini sallamıştı.

Aralarındaki intikam hırsı ortadan kalkmıştı ama bu sefer de kırgınlıklar boy gösteriyordu. Barlas'tan saklanan gerçeklere, bana yalandan bir hayat kurmalarına...
Konuşmuyor değildik, yalnızca kaçıyorduk. Kaçarsak geçecek gibi geliyordu, yüzleşmek istemiyorduk.

Bu kadar zaman sonra bana getirdikleri adamı baba olarak kabul etmek zorunda kalmaktan kaçıyordum. Öğrenmek için çabaladığım ve ayağıma gelen gerçeklerden kaçıyordum.

Belki de yorgunluktu kaçma sebebimiz, bitmesini istediğimizdendi.

"Derse geç kalacağız," diyen Zülal oldu. "Gitsek mi artık?"
Hepimiz sessizce onayladığımızda adımlarımızı harekete geçirdik.

SİYAH (+18)Where stories live. Discover now