1.6

12.9K 1.2K 1.6K
                                    

merhaba. nasılsınız? umarım iyisinizdir.

son dört bölüm kaldı, ağlayarak yazıyorum bölümleri. (şaka)
ve 90k olmak üzereyiz, şimdiden teşekkürler.

anketim var bir tane oylamazsanız çok üzülürmüşüm. hangi tarafı tutuyorsanız yorum bırakabilir misiniz?

#teamtae diyenler buraya

#teamjk diyenler buraya

bölümde yanlışlarım olabilir, sonra gelip düzelteceğim. of bir de çok sıkıcı bir bölüm olmuş olabilir ama bundan sonra bölümler uzayacağı için bu bölümde çok kasmak istemedim. umarım beğenirsiniz. 
medya; post malone - hollywood's bleeding
yorum yapmayı unutmayın, iyi okumalar!

HA BİR DE STREAM BUTTER





Taehyung gözlerinin şahit olduğu sahne karşısında tüyleri ürperse de yumruk yaptığı ellerinin kökleri olan kollarını sakin kalmaya çalışarak göğsünde birleştirdi ve sırtını kapı pervazına yasladı. Bir şey yapmayacaktı. Göğsü feci bir hastalığın pençesindeymiş gibi sıkışıyor olsa da, çenesini dişlerini kırmaya yemin etmiş gibi bir deli kuvvetiyle sıksa da bir şey yapmayacaktı. Onun varlığından habersiz olan ikilinin sahnelerini oynamasına izin verecek, ne olacağını görecekti.

Taehyung sanki arkasından görünmez bir güçle ittirildiğini düşünüyordu çünkü ayaklarını sabit tutabilmek için var gücüyle çabalıyor, sanki karakışın ortasında sokakta kalmış gibi zangır zangır titriyordu. Boğazından aşağı bir alev topunun harlanarak indiğini hissediyordu. İçinde git gide büyüyen, bir yumak haline gelen öfke ve kırgınlık yeşeriyordu. Taehyung Jungkook'u öpmek için kaç gün, kaç sene beklemişti emin değildi. Sayamayacağı, saymak istemeyeceği kadar çoktu ama şimdi bu ona tamamen yabancı olan çocuk onun Jungkook'unu bu kadar pervasızca, sevgilisi olduğunu bilmesine rağmen, nasıl öpüyordu? 

Taehyung kulaklarının uğuldadığını, ensesinden ter boşandığını, görüşünün bulanıklaştığını ve göğsünü parçalamaya yemin etmiş gibi pençeleyen görünmez el yüzünden nefesinin daraldığını hissediyordu ama Jungkook'un nasıl tepki vereceğini görmek için öylece durmak zorundaydı. Aksi takdirde Jungkook'a çıkışabilir, ona geri alınması imkansız sözler sarfedebilir ve zaten sallantılı, zor olan ilişkilerini çıkmaza sürükleyebilirdi. Jungkook'u görmeliydi. Jiwon'a olumlu mu, olumsuz mu tepki verecek, görmeli ve ona göre hareket etmeliydi. Taehyung şu an bir sabır sınavı veriyordu. 

Bu düşüncelerin hepsi zihninden belki üç, belki dört saniyede geçti. Jungkook gözlerini fal taşı gibi açtı ve Jiwonu omuzlarından geriye itti. Jiwon sendeleyerek arkasındaki yemek masasına çarpıp üzerindeki melek figürlü bibloların devrilmesine neden oldu. Jungkook karşısında vahşi bir hayvan varmış gibi iyice tezgaha yaslanmış, göğsünü içeri çekecek omuzlarının dışa doğru kıvrılmasına sebep olmuştu. Bir eliyle sıkı sıkı sanki can simidiymiş gibi tezgahı tutuyordu. Taehyung sıkışan göğsüyle kaşlarını havaya kaldırdı. Jungkook rahatsız olmuştu. Jungkook onu istemeyerek öpmüştü. Bunların içini rahatlatması gerekirken Jiwon'un Jungkook'un canını sıktığı gerçeği de omuzlarına binince tam tersini hissediyordu.

Artık çok daha sinirliydi. 

Taehyung'a sırtı dönük olan Jiwon masaya vurduğu bel boşluğunu tutarak acıyla kasılan yüzüyle doğruldu ve Jungkook'a doğru bir adım attı. Taehyung ona bir santim daha yaklaşırsa gerçekten kafayı yiyeceğini hissederek artık araya girmeye karar verdi. Onun hareketlenmesini fark eden Jungkook'un endişe dolu yüzü Taehyung'u fark etmesiyle ona döndü ve gözleri mümkünmüş gibi daha fazla açıldı ve alt dudağı titremeye başladı. Ona ulaşmak istiyormuş gibi bir adım öne attı, ''Taehyung, Jiwon beni-''

boss and lawyer | taekookOnde histórias criam vida. Descubra agora