21: Söz uçar deneyim kalır

9.9K 1.1K 823
                                    

Soomin'in hastaneye kaldırıldığı günün akşamında Taehyung'a gidememiştim. Çünkü eve döndüğümüzde Soomin ben salonda uzanırken birden yanıma gelerek kollarımın arasına girdiğinde onu reddetmemiş, koltukta yer açarak yanıma yatmasına izin vermiştim. Sonrasında abim ve babam yanımıza gelse de kolumu yastık olarak kullanmaya devam edince sesimi çıkartmadan Taehyunga gelemeyeceğini dair bir mesaj atmıştım. Zaten o da anlayışla karşılamıştı.

Salonda kimse konuşmamıştı bir süre. Annem gelene kadar hepimiz sadece televizyon izlemiştik. Annem geldiğinde ise Soomin bir süreliğine annemin yanına, mutfağa gitmişti ve babam da o sırada sessizce konuşmaya başlamıştı.

Özür dilemişti önce. Ne kadar üzgün olduğunu görmemek imkansızdı. Zaten abim de sorun olmadığını, onun bir hatasının olmadığını söylemişti. Doğruydu da. Onun alerjilerinden haberimiz yoktu. Babam bilemezdi. Ama işte, üzülmüştü bir kere. Bütün gece de üzgün üzgün durmuştu.

O gecenin ardından sabah kahvaltıda ise daha iyi duruyordu babam. Soomin'le güzelce ilgilenmişti. Ondan da özür dilemişti bir de. Soomin de aynı babası gibi sorun olmadığını söyleyip hatanın kendisinde olduğunu söylemişti.

Sonrası ise genel olarak keyifli geçmişti. Soomin iyiydi, babam daha rahattı. Ortamdaki tek sorun ise elimin hareket ettirdiğimde acımasıydı. Kimse fark etmemişti. Daha doğrusu fark ettirmeye çalışmış ve başarmıştım.

Ama gerçekten acıyordu ve ben stüdyoya gidip pratik yapmaya başladığımda bile ağrı kesici krem sürmeme rağmen sızlamaya devam etmişti.

"Eline ne oldu senin?"

Yugyeom ben elimin üzerine buz torbası tutarken yanıma gelerek yanaklarımı sıktığında dudaklarımı büzerek kendimi onun bacaklarına doğru düşürmüştüm.

"Küçük bir kaza oldu" demiştim olayı anlatmaya üşenerek.

"Nasıl bir kaza?"

"Gerçekten uzun bir mevzu. Anlatmaya çok üşendim. Kaza diyip geçelim" diyerek elimi onun dudaklarının hizasına doğru götürmüş ve alt dudağımı sarkıtarak mırıldanmıştım. "Öp de geçsin?"

"Öperim tabii, minik bebeğim benim" diyerek elimi nazikçe tutup elimin üzerine, farklı noktalara, öpücükler bırakmaya başlamıştı. Dudaklarım hemen kıvrıldığı sırada kapımıza tıklanınca bakışlarımı kapıya çevirmiş ve gelmesini belirten bir ses çıkartmıştım.

"Taehyung? Hoşgeldin"

Taehyung içeriye girer girmez bana gülümsemişti. Ardından bakışları elimi öpmeye devam eden arkadaşımı bulmuştu ve o anda anlık olarak kaşlarının hafifçe kalktığını görmüştüm ama gülüşü bozulmamıştı. Benim gözümden kaçmazdı hiçbir şey.

"Aa" demişti Yugyeom elimi öpmeyi sonunda bırakarak. "Enişte? Hoşgeldin"

"Hoşbuldum, sanırım" diyerek güldüğünde Yugyeom kıkırdamıştı hemen.

"Jungkook'un eli incinmiş, onu iyileştiriyordum. Öpücüklerim sihirlidir de benim. Yanlış anlama yani."

Taehyung gülerek başını sallayıp bakışlarını bana çevirince Yugyeomun bacaklarından kalkarak elime buzu tutmaya devam edip tamamen ayağa kalkmıştım.

"Burası havasız gelebilir, istersen lobide bekleyebilirsin beni. Duş alıp gelirim hemen-"

"Niye lobide beklesin ya? Sen duşunu al, Taehyung da soyunma odasında beklesin işte?"

"Daha sıcak olur diye demiştim. Gelebilir elbette" diyerek gülümsediğimde Yugyeomun amacını bilsem de sesimi çıkartmamayı tercih etmiştim.

Equestrian: taekookWhere stories live. Discover now