1. BÖLÜM: Selim

235 27 14
                                    

Yıl 2003 Muğla'nın Yeşilyurt köyü;

Çalan alarm sesiyle gözlerimi açtım saate bakıp derin bir oh çektim saat daha yediy'di. Hazırlıklara başlamam için tam vaktinde uyanmıştım şimdi aranızdan ne hazırlığı diye aklından geçiren olmuştur.
hemen söylüyorum bu hazırlık tatlı bir hazırlık bayram sabahı hazırlığı.
Bayram deyince büyüklerle bayramlaşmak küçüklerin yüzlerini öpüp para vermek geliyor tabi bunlar kolay şeyler ne demek istediğimi birazdan anlayacaksınız. Aslında bizim buralarda bayram olunca bütün akrabalar bizde toplanıyor yahu sanırsın akraba vakfı bundan tabikide rahatsız olmuyorum bunlar güzel şeyler hem sadece bayrama has bir şey değil ki bu yakınımıza yeni birisi taşınsa toplaşır kek börek yapar götürürüz sonrasında hoşgeldin komşum muhabbeti yani güzel bunlar güzel hem kaldımı canım böyle şeyler bunlar bizim en değerli hazinemiz
Neyse çok konuştum galiba.

Evde hazırlıkları yapmışım yemekler tatlılar, temizlik bunların arasında süslenmeyi de ihmal etmedim tabiki
Beyaz boy elbisem, abime ördürdüğüm balık sırtı saçım. Yalnız abim dedim belki garip gelmiştir çünkü ben tek kızım ve bu gibi işleri sağolsun Mustafa abime yaptırıyorum oda beni hiç kırmaz eee kimin abisi . Biz tam üç kardeşiz iki abim var ben en küçüğüm ve yirmi bir yaşındayım Mustafa ve Melih abim ikiz onlarda yirmi beş yaşındalar, ikiside aynı bölümü okudular gıda mühendisliği İstanbul'da okulunu bitirip tatil için buraya geldiler. Bende tıp kazandım ve çok mutluyum aslında benim hedefim askeriye doktoru olmak tabi Muğla'dan askeriye doktoru bir Zümra çıkarsa annemin ne işin var o kadar erkeğin arasında dediğini duyar gibiyim evet daha anneme bile söylemedim yani sadece siz biliyorsunuz.

Bütün akrabaları yolcu ettikten sonra mahallemize yeni birisinin taşındığını duyduk yeni yaptığım keki de alıp iki sokak ötedeki eve doğru yürümeye başladık. Eve doğru geldiğinizde evin dışı. Muğla'nın klasik rengi olan mavi renkteydi.Güzel bir bahçesi vardı.
Pencerenin kenarında birbirinden güzel çiçekler vardı ama en ilgimi çeken şey bahçede dikili olan dört tane Karagül'ün olmasıydı. Çünkü Muğla'da daha önce kimsenin bahçesinde Karagül görmemiştim.

Evin kapısına geldiğimiz de kapıya iki defa tıkladım kapıyı kırk yaşlarında bir kadın açmıştı üstünde gri pullu bir boy elbise vardı başında mavi bir şal ve saçının yarısını örtecek bir tarzla bağlıydı. Bir anda gelen sesle kendime geldim.

Buyrun kime bakmıştınız?
Merhaba ben sultan yeni taşınmışsınız bir hoşgeldine gelelim dedik.
Buyurun buyurun içeri geçelim.
Ben kek yapmıştım ama buyrun size vereyim şöyle.
Ne zahmet etmişsin hanım kızım eline sağlık.
Ne zahmeti afiyet olsun.
Ee sultan hanım nasılsınız?
İyiyim teşekkür ederim ama ben sizin isminizi bilmiyorum?
Doğru söylemeyi unuttum. Ben Hatice memnun oldum sultan hanım.
Bende memnun oldum Hatice hanım.
Taşımak zor oldumu nasıl geçiyor.
Valla tek olsam çok zor ama bizim oğlanla işlerin üstesinden geldik şükür.
Allah bir kolaylığını veriyor.
Öyle öyle.
Hatice teyze ben bir şey sormak istiyorum bahçenizde Karagül gördüm Muğla'da yetişmez normalde onu nereden aldınız acaba.
Kızım biz onu almadık Urfa'dan getirdik.
Urfa mı?
Evet. Biz aslen urfalıyız bizim oğlan doktor tayini Muğla'ya çıktı aslında selim buraya tek gelmek istedi bizim düzeninmiz bozulmasın diye ama anne yüreği işte dayanmıyor. Babası gelmedi
Bizim Urfa'da bir konağımız var oraların işleri , geceleri yapılan sıra geceleri , aşiret yemekleri bunlarda beyin bahanesi oldu toprağını bırakıp da gurbet ele gelmek istemedi. Yani hanım kızım o güller de bize Urfa'dan hatıra olsun diye getirdik ne yapacaksın insan özlüyor bir yerde.

Hepimizin Hatice teyzeye odaklanmış onu dinlerken odanın içinde yankılanan sesle dikkatimi oraya çevirdim.

Anne bu gülleri de...

Odaya giren adam bizi görmesiyle lafını bitiremeden bizi görüp şaşırmıştı.

Oğlum bak komşularımız sultan hanım ve kızı.

Hoşgeldiniz.

Hoşbulduk oğlum asıl sen hoşgeldin.

Annem ve o konuşurken ona baktım ve gözleri elaydı saçlarında hafif sarıya yakın yahu bu nasıl aşiret çocuğu aşiret
Oğlu dediğin kara kaşlı ,kara gözlü, geniş omuzlu, olur bu bildiğin baby fest. Bu bir iltifat değil di tabiki ondan etkilenmedim
İki dakika önce gördüğüm çocuğa etkilenecek değildim herhalde.
Annnem sohbete sohbet katıp konuşmaya devam ediyordu.
Bak selim oğlum sende doktormuşsun bizim kızda tıp kazandı meslek taşsınınız
Evet öyleymiş sultan abla .
Sen doktor olamaya nerden karar verdin? Bu meslek benim küçüklükten beri hayalimdi şükür ilk adımı attım ve tıpı kazandım.
Peki sen ne doktorusun ben kalp cerrahisiyim.
Güzel bir bölüm.
Peki sen hangi bölümü istiyorsun. Ben askeriye doktoru olmak istiyorum.
Bunu nasıl dediğimi hiç bilmiyorum bildiğin söyledim askeriye doktoru olmak istiyorum diye annemin haberi yoktu bundan ve şimdi hazır olun küçük kıyamet kopacak.

Zümra ne askeriye doktoru kızım ne diyorsun sen?

Annecim ben sana söyleyecektim zaten
Sen tutturdun yok jinekolog diye bende bir türlü söyleyemedim sana çünkü çok hevesliydin.

Hevesini kırmadım ama yalanda söyledim diyorsun yani.

Anne lütfen bunları kendi evinizde konuşuruz şimdi komşulara ayıp olmasın .

Hatice teyze sakin ol tansiyonun falan çıkar mazallah.

Ama varya selim hep senin yüzünden sen bana sordun o soruyu bende ağzımdan kaçırdım.

Ben ne yaptım ya .

Tamam tamam ya sen zaten hiç bir şey yapmadın.

Kendi evimize geçtiğimizde tartışmalar böyle devam etmişti.

Yeni bölümde görüşmek üzere......





ZÜMRA Место, где живут истории. Откройте их для себя