KIZIL TİLKİ BEYAZ KURT

2.Bölüm "Yardım Işığı"

Kızıl Tilki Beyaz Kurt

Cem adrian-Bir kar tanesi
🐺🦊

Karanlık üzerine, parıltılarla dolu pelerin örtmüş gibi yıldızlı ve parlaktı. Beyaz, çıkıntıları olan büyük ay orada yukarıda savunmasızca duruyordu. Tek başına böylesine büyük bir evrende korkuyor olmalıydı. Yıldızlar ona yanaşamayacak kadar ürkek ve küçüktüler. Gözlerimi Ay'dan ayırmam mümkün değildi. Sanki söylemek istediği bir şeyleri vardı, bir sırrı var gibi yanıyordu. Belkide böylesine parlak olmasının nedeni buydu; bir yardım çağrısıydı.

Evimizin balkonunda, elimde Gökhan'nın bana hediyesi olan beyaz bir kahve kupası vardı. Beyaz yüzeyine iki tane kedi çizilmişti, sarı tüylü olan ufak kedi, siyah tüyle olan büyük kediye sarılmıştı. Bu Gökhan ve beni temsil ediyordu. Gülümsemeden edemedim. Soğumaya başlayan kahvemden bir yudum alıp kuruyan boğazımı ıslattım.

Yine bir gecenin tam ortasında yatağımda bir sağa, bir sola dönüp ardından kendimi burada; kaçışım olan yerde bulmuştum. Uykularımı benden çalan canavar 15 yaşında uğramıştı, benden öylece uykumu çekip almıştı. Gözlerimi sıkıca yumup tekrar 15 yaşıma dönmemek için büyük bir savaşa girdim. Aradan 3 yıl geçmişti, unutulması gerekmez miydi? Nasıl her şeyi böylesine net hatırlayabilirdim?

Dizimin üzerine koyduğum telefon titremeye başlayınca gözlerimi açtım, elimdeki yarısına gelmiş kupayı ufak sehpanın üzerine bıraktım. Telefonu elime alıp, ekranı kendime çevirdim. Gökhan.

Telefonu açıp kulağıma yaslarken, sesimin normal çıkması için dua ediyordum. "Sıkmalık portakalım?" Gülümsedim. Saçlarımdan dolayı yaptığı şakalara artık alışmıştım. Hatta komik geliyorlardı. "Efendim Gökhan, rüyanda beni mi gördün yoksa?" Sorum onu güldürdü. "Senin oalcağın rüya değil kâbus olur. Turuncu kafalı katil ve intikamı."

"Bana laf sokmaların sona erdiyse, dökül. Ne oldu?" Dediğimde telefonun diğer ucundan ofladığını duydum. "Bu saatlerde ayakta olduğunu hatta benim sana hediye ettiğim kupadan kahve içtiğini biliyorum Ruhan. Bende düşündüm, dedimki niye benim canım arkadaşım bu satte benim güzeller güzel sesimi duymasın." Gözlerimi devirdim. Bugunki olay aklıma gelince kaşlarımı çattım istemsizce.

"Sendin o değil mi? Gencay'a adımı söyleyen sendin!" Ani çıkışım onu hazırlıksız yakalamış, öksürük krizine sokmuştu. "Allahın cezası geberiyorum," öksürüklerin arasından bana söylendi. Telefonu bir yere koyduğunu duydum, su içmeye gitmişti.

Geldiğinde benden iyi bir azar işitecekti. Gencay ile benim aramı yapmak için uğraşıyordu ve yaptığı yanlıştı. Ben onu uzaktan sevmeliydim, zamanı gelince uzaktan vedalaşmalıydım. Adımı hiç öğrenmemeliydi, bir zamanlar bir Ruhan vardı dememeliydi. Ben onun için hiç var olmamış gibi olmalıydım.

Ve Gökhan bir türlü buna anlam veremiyor sürekli bana sorular soruyordu. Henüz gerçeği kimse bilmiyordu.

"Of Ruhan bak sen bana kızmadan ben bir kendimi savunayım. Sonra konuşmaya başlayınca ebeme kadar sövüyosun," telefonu kulağına koyar koymaz konuşmaya başlamış, benim konuşmama fırsat vermemişti. Suyundan bir yudum daha aldığını duydum. "Şimdi biliyorsun ben bu Dünya'ya bir aşk meleği olarak gönderildim,"

"Gökhan!" Lafını kestim. Yine saçmalayarak konudan uzaklaşmaya çalışıyordu. Benim sinsi arkadaşım. "Tamam ya. Gittim yüzünün ortasına şak diye söyledim. Şu kütüphanede sana kitap öneren kişi Ruhan ve 12b de okuyor dedim." Elimi yüzüme bastırıp, utancımı gizledim. Cidden bu çocuk beni bir gün delirtecekti.

Benim sessizliğim onu korkutmuş olmalıki kedi gibi miyavladı. Evet ruh hastası bir arkadaşa sahitpim, ara sıra miyavlayan bi arkadaş. "Sırnaşma. Gökhan lütfen bir daha böyle bir şey yapma. Bırakta onu içimde öldüreyim."

Bırakta ben ölmeden önce o ölsün içimde. Kimse beni anlamıyordu, anlatmak için çabalamıyordum. Sadece henüz kendimi anlatmak için zamanı değildi. Kendime kızgındım aslında, Gencay olmaması gereken kişiydi. Benim onu sevmem ruhuma hakaretti. Çok ani olmuştu her şey. Ben Gencay'ı görmüştüm sonra onun ruhuna aşık olmuştum.

Gökhan tuhaf sesler çıkartınca, kendime geldim. "Ne oldu Gökhan?"

"Ben sana bir randevu ayarladım desem, hemde Gencay ile kızar mısın?"