1

48.9K 1.5K 267
                                    

...

Yengemin söylemleriyle elimdeki bezi daha sert bir şekilde halıya bastırıp ileri geri hareket ettirdim. Sanki bunu yapmasam içimdeki öfke daha çok artacaktı.

"Seni alan yaşamaz ölür iki güne. Benden demesi, hayatımda bu kadar vasat bir temizlik görmedim."

Hiç gocunmadan bir bacağını koltuğa uzatmış, diğer bacağını ise aşağı sarkıtmıştı.

Yengem buraya geldiğimden beri hep böyleydi. Sırf rahatlığı yüzünden okutmadı iş yaptırdı.

Küçük yaştaki bir çocuğun yeri mutfak değildir!

Ettiği lafları takmayıp halıdan bütün öfkemi çıkardım.

"Kalk halıyı mahvettin! Bari bir işe yara ve yemek yap akşama. Tabii onu da becerebilirsen!"

Dediği laflarla duraksayıp bir süre yenge hazretlerini dinledim. Ayağı kalkıp elimdeki bezi daha sıkı kavradım, yavaş adımlarla mutfağa gittim. Bir süre ağrıyan kollarımın ağrısının dinmesini bekledim.

Ağrının dinmeyeceğini anlayınca daha fazla yemeği geciktirmemek adına dünden karar verdiğim yaprak sarmanın iç harcını yapmaya başladım.

Hazırladığım pirinci masanın üstüne bıraktım. Sıcak suda bekleyen yaprakları poşetinden çıkartıp açtım. Tencerenin dibinde birkaç yaprak ve sap koyup yaprakları ince ince sarmaya başladım.

Bir tencere sarmayı bitirdikten sonra ellerimi yıkayıp hızlı adımlarla odama gittim. İkindi namazını kılmak için seccademi yere serdim ve seccadenin içindeki namaz elbisemi giydim.

Selam verdikten sonra yengemin seslenmesiyle göz devirdim.

"Akşam oldu artık ne zaman ocağa koymayı düşünüyorsun yemeği?"

Odadan sakin adımlarla ve kendimi sakin olmaya telkin ederek çıktım.

"Geldim yenge, bana diyeceğine sen
koyabilirdin?"

"Başka emirleriniz var mı Hafsa Hanım? Söyleyin de yapalım. Sana biz bakıyoruz bir zahmette işimizi, aşımızı yapıver!"

Her gün acımasızca tekrar ettiği lafları bugünde acımasızca gözümün içine bakıp söylüyordu.

Daha fazla duymak istemedeğim için hızlıca yaprak sarmanın üstüne 2-3 su bardağı suyu ekleyip tabak koydum üstüne. Tencerenin kapağını kapatıp ocağın altını açtım. Sarma yaparken kullandığım bulaşıkları yıkadım ve yengeme döndüm.

"Başka bir iş var mı yapabileceğim?"

Histerik bir kahkaha döküldü yengemin dudaklarından.

"Aslında pek çok iş varda ananın geçmişi gibi iğrenç temizleyince yapmanı istemedim."

"Ağzını topla Canan Hanım. Anneme kurban ol sen. Unutma arkanı kimin topladığını!"

Yediklerimle birlikte yüzü bembeyaz olan yengemle keyiflendim. Ani hareketlerle ayağa kalkan yengeme baktım.

"Ne biçim konuşuyorsun sen!?"

"Doğru söylüyorum dua et kimse bilmiyor! Sen annemin melek kalbine dua et tamam mı? En azından senin gibi taş kalpli bir insan değil!"

Aniden havaya kalkan elini tuttum ve yengemin havada duran elini işaret ettim.

"Bu sefer izin vermeyeceğim Canan Hanım! Karşında savunmasız Hafsa yok!"

Elini sert bir şekilde çekip geri indirdi. Hızlı adımlarla evden çıktı.

Mutfaktan çıkıp odama gittim. Zor tuttuğum gözyaşlarını sicim sicim akıttım yanaklarıma hâlbuki babam ile annem hiç istemezlerdi ağlamamı. Anne baba canım yanıyor! Aklıma dolan anılarla daha çok şiddetlendi ağlamam.
...
Sokaktan eve saçımdan sürüklenerek götürülüyordum. Canım atılan tokatlardan daha çok yanıyordu.

AHDE VEFAWhere stories live. Discover now