...
Sabah kahvaltımızı hastaneye yakın bir yerde yapmıştık ve randevu saatine yakın hastaneye gelmiştik.
Kapıyı tıkladıktan sonra içeriden 'gel' sesiyle birlikte Alparslan kapıyı açtı ve önde Alparslan arkasında ben olacak şekilde içeri girdik.
"Hoş geldiniz."
Yerlerimize otururken 'hoş bulduk' demiş ve doktorun diyeceklerini dinlemeye başladık.
"İki hafta sonra dört aylık oluyoruz, yediğiniz besinleri değiştirdim ve düzenledim."
Kâğıt dolu dosyasının içinden bir tane yazılarla dolu kâğıdı çıkarıp bana uzattı. Elindeki kağıdı aldıktan sonra biraz inceledim. İnceledikten sonra kağıdı katlayıp çantama yerleştirdim.
"Dilerseniz odaya geçin hazırlanın ben de şu işlemleri halledeyim."
Kafamı salladım ve Alparslan ile birlikte yan taraftaki odaya gittik ve üzerimdeki kıyafeti yukarı kaldırdım. Hafif çıkmış olan karnımı buradan da görebiliyordum.
Doktor jeli sıktıktan sonra cihazla yaydı ve ekrandaki görüntüye kilitlendik hepimiz, dikkatle.
"Gelişimi iyi, kalp atışları da güzel."
Biraz daha ekrandaki görüntüyü inceledi doktor ardından Alparslan ile bana baktı.
"Bebeğiniz inatçı, dönmedi yüzünü bize.."
Hepimiz güldükten sonra karnımdaki jeli sildim. Alparslan'a döndüğümde yüzünde hafif bir tebessüm vardı.
Hastaneden ayrıldığımızda, Alparslan beni eve bırakmış ve ardından askeriyeye gitmişti. Eve girdiğimde yatak odasına gidip üstümü değiştirdim ve biraz temizlik yaptım.
Etrafı toparlayıp temizlik yaptıktan sonra dün o kadar canımın çektiği ve gece kalkıp gizli gizli yarısını bitirdiğim lokumları koltuğa oturup biraz daha yedim. Duvarda asılı duran saate gözüm kaydığında kısa bir şok yaşadım. Vakit ikindiye yaklaşıyordu. Elimdeki kutuyu orta sehpanın üstüne bıraktım.
Abdestimi aldım ve öğle namazını kıldım. Rahatlamış bir şekilde salona geri döndüm. Televizyonu açtım, herhangi bir kanaldaki gündüz kuşağı programı seyretmeye ve lokumları yemeye başladım.
O evdeyken de izlerdim bu tür programları, ama genelde evde her şeye karşı çıkan yengem buna da izin vermezdi. Tek izleyebildiğim saat; o komşuya giderken olurdu.
Bayağı oturup televizyon izledikten sonra mutfağa yemek yapmaya gittim. İzlediğim programlar da hep yemek yapıyorlardı, izlediğim kadarıyla yapacaktım. Kollarımı sıvadım ve yemeği yapmaya başladım.
Kapının çalmasıyla önceden açtığım fırına, tepsiyi yerleştirdim. Alparslan'ın gelmiş olduğunu anladığım kapıyı açtım ve yorgun gözlerle bana bakan Alparslan'a gülümsedim.
"Hoş geldin hayatım,"
Alparslan ayakkabılarını eline aldı ve dolaba yerleştirdikten sonra ben de peşi sıra kapıyı kapattım. Alparslan benim dönmemi bekliyormuşçasına elimden tuttu ve kendine çekti. Kafam göğsüne denk gelince kafamı sağa sola oynattım ve saçlarımın arasındaki öpücükleri hissettim.
"Şimdi hoş buldum güzelim,"
Derin nefes aldı ve cümlelerine devam etti yorgun sesiyle.
"Neler yaptın bugün?"
Geri çekildim ve gün içinde neler yaptığımı anlattım. Ardından Alparslan duş alacağını söyleyip yatak odasına gitti. Ben de hâlen pişmekte olan yemeğe baktıktan sonra sofrayı kurdum oyalana oyalana.

ESTÁS LEYENDO
AHDE VEFA
Ficción GeneralAhde Vefa: Verdiği sözde durma ••• Yalnız, her zaman çevresinden kötü ithamlar duyan, gittiği her yerde kendini sığıntı hisseden... Buna rağmen annesinin babasının öğrettiği gibi dimdik, yıkılmaz olan Hafsa'ydı o. Yetimha...