15-sirius!

1K 55 110
                                    

Bugün görev vardı.

Bakanlığa sızıp kehanet küresini almamız lazımdı. Bunu draco, milene, pansy, albert ve thedore ile yapacaktık ailelerimiz somradsn gelecekti.

Öte yandan aklımı kurcalayan şey ise alberttı.

Hala bana düzgün bir çıkma teklifi etmemişti.

Daha da kötü bir sorun var ise o da annem ile babamın, draco ve benim üzerindeki nişan baskısıydı. Şuan akşam yemeğini yiyiorduk.

"Ee çocuklar. Var mı birikeri hayatınızda" annemin sorusu ile çatal elimden sertçe masaya düştü. Gözler üzerime toplandığında yutkundum.

"Senin var galiba Eliza. Kim?" Babamın sert sesi kulaklarıma geldiğinde ağzımı aralamayı becerebildim.

"Yok. Hayatında hiç kimse yok"

Bu cevabıma karşı draco afallamıştı ve aptal bana "ne!?" Diye sormuştu.

Ona en sert bakışımı attım ve dikkati kendimden çekmeye çalıştım.

"Draco da pansy ile sevgili oldular bu yıl"

Draco bana öldğrğcğ bakışlar atarken omuzlarımı silktim ve yemeğime devam ettim.

Albertı aileme söylemek için erkendi çünkü şüphesiz ilk işleri gidip parkinsonlar ile konuşmak olup aileleri birleştirme kararı olurdu. Ancak ben albertı böyle bir şeye zorlamak istemiyordum. Sonuçta ergeniz ve belkide gelip geçiciydik.

"Parkinsonlar ile konuşacağım"

Babamın tok sesi masada yankılandığında gözlerini bana dikmiş olan draco ile kesişti. Bana kırgın bir bakış atmıştı. İçimde okuşan suçluluk duygusu ile belkide hiç yapmamam gereken bir şeyi yaptım.

"Baba, sencede erken değilmi? Sadece bir kaç aydır çıkıyorlar"

Ne yaptığım sonradsn kafama tak etti. Babamın kararlarını sorgulamıştım ve bunu eskiden daha çok yaptığımdan ötürü cezasını biliyordum ancak babam kendinden beklenilmeyecek bir sakinlik ile cevapladı.

"Kararlarımı sorgulama Elizabeth, ve şunu unutmaki aşk safkanlar için bir lüks dür. Paranın satın alamayacağı bir lükstür hemde. Tüm safkanlar bu lükse sahip olmaz ancak ben sizin iyiliğiniz için aşık olduğunuz kişiler ile sizi evlendirmeye çalışıyorum ve sende kendine birini buksan iyi edersin yoksa benim seçimime kalırsın Elizabeth"

Sakin olmasına rağmen soğuk sesi ile bile titrediğimi hissettiğimde dolan gözlerim ile izin isteyerek kalktım.

Hızlı adımlar ile odama gittim. Benden bir kaç saniye sonra kapım açıldı. Baktığımda bunun draco olduğunu gördüm ve ona sarıldım.

"Draco ben özür dilerim gerçekten sadece dalgınlığıma geldi"

"Şşşşş sakin ol. Biliyorum benimde dalgınlığıma geldi. Konuşmak istermisin?"

Onu onayladım ve birlikte çiçek bahçesindeki çardağa oturduk.

+Neden onlara albertın sevgilin olduğunu söylemedin?

-çünkü draco... Ben onu bir şeye zorlamak istemiyorum. Sırf bir kaç haftadır bile değil sadece bir kaç gün... Ayrıca sevgili değiliz. Sarhoşken aldığım bir teklifi değerlendirecek değilim.

Son cümlemi alayla söylemiştim ama kafam hala çok karışıktı. Yarın görev vardı. Bakanlığa girip kehanet küresini alacaktık. Kendimi draconun kollarında uykuya bıraktım.

Sabah uyandığımda üstümde draconun bol bir tişört tü vardı. Gece yatarken üstümü değişmiş olmalıydı. Ona takılmadan yanımda yatan dracoya bir öpücük buraktım ve uyandırdım. O yatağın içinde ayılmaya çalışır iken odama gittim ve görev için siyah bir kıyafet giydim.

Aşağı indiğimde ortaya bir 'günaydın' diyerek masaya oturdum. Dracoyu beklerken yine düşüncelere daldım.

Albertı babama açıklarsam şüphesiz beni onal evlendirirdi. Tanıtmasam beni belkide hiç tanımadığım yada tanıyıpta sevmediğim bir safkan ile evlendirecekti.

Titrek bir nefes aldım ve görevimi düşünmeye başladım. Plan basitti. Harry potter onu almaya gelecekti ve bende kireyi ondan alacaktım. Bu işi gençler olarak halledecektik ancak yoldaşlık üyeleri ve seherbazlar gelir ise babamlar da olaya dahil olacaktı.

Draco geldiğinde kahvaltıya başladık. Hızlı davranmıştık çünkü lord toplantıları bizim evimizde yapardı.

Herkes bizim evde toplamdığında cisimlenip bir şekilde bakanlığa girdik. Elbette maskelerimiz yüzümüzde, şapkalarımızda kafamızdaydı.

Kemerin oraya geldiğimizde hayal bozan büyümüzü uyguladık. Ve planımızdaki gibi harry potter olay yerine adımlamılştı. Büyümü kaldırdım ve bir anda bir kargaşa oldu. Çocuklar harrynin arkadaşlarını rehin aldı.

"Selam potter! Çok sevgili vaftiz kuzenim nasıllarmış?"

"Bırak onları Elizabeth"

Dudaklarımı büzüp cevap verdim.

"Yah potter! Acayip blş yapıyorsun zaten senin demen ile bende bırakacaktım hahaha"

"Elizabeth senin onlar gibi olmadığını biliyorum. Yapma... Lütfen...."

Sonlara doğru sesi kısılmıltı.

"Neden sana acıyayım potter? Şimdi eğer arkadaşlarının ölmemesini istiyor ise küreyi hemen bana teslim et!"

Harry bir kaç dakikadan sonra küreyi bana teslim etti ancak birden bir kargaşa oldu. Hem ölüm yiyenler hem de yoldaşlık üyeleri düelloya başlamıştı. Çocukaların harrynin arkasşalarını bayılttıklarını gördüm.

Küreyi sıkı sıkı tutarken bir yandan da ikis eherbaz ile mücadele ediyordum. Bir kaç dakika sonra bütün yoldaşlık etkisiz bir eşkilde yerde yatıyordu. Sirius birden  babama yumruk attı.

"Ne yapıyorsun?!"

"Elizabeth nolur bana senin olmadığını söyle"

"Yalan söylemekten daha iyi şeylerde yapardım ama neyse! Seninle sonra görüşecez" ve bir anda bir ses duymamla yerime çivilendim. Ve o ses bellatrix in 'avada kedevra' sesiydi.

Harry ile beraber aynı anda  bağırdık.

"SİRİUS!!!"

718 kelime.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Malfoyların prensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin