Bölüm 6

21.3K 957 74
                                    

Asya Telli Baba Türbesinden kestiği küçük tele baktı. Dileğinin kısa zamanda olmasını istiyorsan teli kısa kesmeliymişsin diyorlardı. O da kısa kesmişti. Bora'yı dilemişti. Şimdi bu dileğinden pişman olup olmadığını düşündüğünde bir karara varamıyordu. Bora'nın tekrar yolunu kesmesi ihtimalinden korkuğu için o günden beri dışarı çıkmamıştı. O bunları düşünürken annesi içeri girdi.

''Bütün gün odandan çıkmayacak mısın?'' Diye sordu kadın.

''Geri kalan ömrümü burada geçirmeyi düşünüyorum.'' Dedi Asya.

''Saçmalama, bu akşam Nazım Bey'lerin verdiği yaza veda daveti var. Sen de geliyorsun.''

''Hayır gelmiyorum.''

''Evet geliyorsun.'' Annesi bunu söyleyip çıkmıştı. Ve evet Asya bu davete gidiyordu çünkü annesi gideceksin diyorsa gidilmeliydi. Aksi durumda çok vahim sonuçlar ortaya çıkabilirdi. Asya'da mecburen akşama doğru davete gitmek için hazırlandı. Arabaya bindiklerinde sessizdi. Bir süre sonra Nazım Bey'lerin yalısına varmışlardı.

Herkes birbiriyle selamlaşırken Asya olayları geriden izliyordu. Kısa bir zaman sonra yere bakan gözlerini kaldırdığında Bora'yla göz göze geldi. Gözleri birbirinde ne kadar takılı kaldı Asya bunu bilemezdi. Zaman kavramı o an için yitip gitmişti. Bora kolunu onu sahiplenircesine tutan kadına dönünce büyü bozuldu. Asya kadını inceleyerek baktı. Bora'yı kendine çekmiş kulağına bir şeyler fısıldıyordu. Bora onun sözüne karşılık güldü. O gülümseyince Asya içine bir acının oturduğunu hissetti. Harika! Sanki içi yeterince acımıyormuş gibi.

Bu manzaraya daha fazla bakmak istemediği için arkasını döndü ve içecek bir şeyler almak için ilerideki masaya yöneldi. Alkolsüz bir meyve suyu aldı. Tekrar o manzaraya bakmamak için olabildiğince yavaş hareket ediyordu. O sırada yanına gelen iki kadının yüksek sesli konuşmaları dikkatini çekti. Bunlardan birinin Bora'nın yanındaki kadın diğerinin de çok ünlü bir manken olduğunu fark etti. Sessizce yanlarından uzaklaşacaktı ama söylediklerini duyunca olduğu yerde kaldı. Manken olan diğerine soruyordu.

''Bora'yla aranız nasıl şekerim?''

''Tabi ki çok iyi tatlım. Bilirsin bana her zaman harika davranmıştır.'' Kadın boynundaki elmas kolyeyi gösterdi. ''Bak bunu bana o aldı.''

''Ah, ne kadar şanslısın tatlım.'' Dedi ünlü manken Serap.

''Tatlım elmas kolye almasa da Bora'yla birlikte olmak mükemmel olurdu. Ne kadar yakışıklı olduğunu görmüyor musun?'' Kadının gözlerine şuh bir bakış yerleşti. ''O beni her yerde o kadar mutlu ediyor ki.''

Serap adlı mankenin buna cevabı gülmek oldu. ''Söylesene her yerde mi?'' Diye sordu neşeyle.

''Evet her yerde tatlım.'' Dedi kadın kahkaha atarak. Sonra içeceklerini alıp yavaşça uzaklaştılar.

Gerçekten harika! Bu kadar acının üstüne bir de mankenlere taş çıkaracak kadar güzel bir kadından Bora'nın yatakta kadınları ne kadar mutlu etttiğini duymadığı kalmıştı. İşte o da oldu diye düşündü. Sen ne kadar adi bir adamsın Bora diye gerçirdi aklından. Gözlerine dolmak için çabalayan yaşları engellemeye çalışarak yalının bahçesinden geçerek yalıya girdi. Buraya daha önce de geldiği için evin odalarına hakimdi. Üst kata çıktı ve kendini balkona attı. Yalnız kalabildiği için mutluydu. Herkes dışarıda olmayı tercih etmişti. Ev hemen hemen boştu.

Ağlamayı kendine yediremeyerek akmaya çalışan bir damla yaşı sildi ve boğazın muhteşem manzarasına baktı. Onu çok istemişti. Bora'nın kendisini sevmesini dilemişti. Bunun için Allah'a yalvarmıştı. Hatta bir an için bunun olduğuna inanacak olmuştu ama yanıldığını anlıyordu. Bora onu sevmiyordu. O zaman Asya'dan ne istiyordu? Neden onu rahat bırakmıyordu. Karşısına çıkmasın diye Asya kendini üç haftadır eve kapatmıştı. Belki de bunu yapmasına hiç gerek yoktu. Bora ondan çoktan vazgeçmişti.

Birden arkadan birinin beline sarılmasıyla sıçradı. Yine Berk olduğunu sandı ama ona sarılan Bora'nın sesini duydu. Bora'nın nefesi kulağına değiyordu. ''Neden ağlıyorsun?'' Diye sordu adam.

Bora onu o kadar sıkı tutuyordu ki Asya hareket edemedi. ''Bırak beni.'' Dedi sinirle.

''Neden ağladığını söylersen bırakırım.'' Aslında Asya ağlamayı kestiğini düşünmüştü. Gözyaşlarının akmaya devam ettiğini anlayamacak kadar üzgündü. Sinirle yaşları sildi ve Bora'nın elinden kurtulmak için çabaladı. Adam onu çok sıkı tutuyordu. Asya'nın bu çabası hiçbir sonuç vermedi. Bora'nın yüzünü görebilseydi eğer ona bir tokat atardı ama maalesef bunu da yapamıyordu.

''Bir dahaki sefere Murat seni öldürmesini isteyip istemediğimi sorduğunda ona evet diyeceğim.'' Dedi.

''Murat da kim?'' Diye sordu Bora. Onun nefesi bir kez daha kulağına değince Asya'nın tüyleri diken diken oldu. Ondan etkilenmek istemiyordu ama etkileniyordu işte. Lanet olsun bir yanı resmen adamın onu asla bırakmamasını istiyordu.

''Arabamın önünü kestiğinde yanımda olan koruma.'' Dedi Asya Bora'nın kollarında debelenerek.

''Hmm anlıyorum.''

''Anlıyor musun?! Tek söyleyeceğin bu mu yani? Lütfen beni bırakır mısın?!''

''Soruma cevap verdiğinde bırakacağım.''

Soru neydi ki? Asya'nın kafası allak bullak olmuştu.''Hangi soru?'' Diye sordu.

Bora içini çekti. ''Neden ağladığını sormuştum. Beni dinlemiyor musun?''

Lanet olsun arkamdan bana sarılırken seni nasıl dinleyebilirim. Tabi ki Asya bunu sesli olarak dile getirmedi. ''Haaa o soru mu?'' Dedi yalnızca.

''Evet o soru.''

Bora'nın belini saran kolları ve kulağını yalayan nefesi yüzünden Asya'nın nefesi sıklaşmaya başlamıştı. Bu işin sonu iyi yerlere gitmeyecekti. ''Bu seni ilgilendirmez.'' Dedi. ''Aslına bakarsan benimle ilgili hiçbir şey seni ilgilendirmez.'' Asya Bora'nın sinirlendiğini anlayabiliyordu. Belini saran kollar sıkılaşmış, sesi sertleşmişti.

''Ne zaman senin yanına gelecek olsam sinirlenmeyeceğim, sakin olacağım diye kendime bir söz veriyorum Asya.'' Dedi. Bora konuşurken belini saran kollar Asya'nın canını yakmaya başlamıştı. ''Ama sen bu sözü tutamamam için elinden geleni yapıyorsun.

''Yeter artık canımı yakıyorsun.'' Dedi Asya. Belini saran kolar biraz gevşedi ama Asya hala kaçamıyordu.

''Seninle ilglli her şey beni ilgilendirir. Hatta seninle ilgili şeyler bu hayatta en çok beni ilgilendirir. Anladın mı?''

Asya hayır anlamadım demek istiyordu ama korkmaya başlamıştı. Bunu söyleyecek kadar cesareti yoktu. ''Evet anladım.'' Dedi.

''İyi.'' Diyen Bora kollarını gevşetti. Asya hemen kaçmaya çalıştı ama Bora onu iki kolundan tuttu.

''Hayır kaçmayacaksın.'' Dedi. Asya'yı yavaşça kendine döndürdü. Kız şimdi onun yüzünü görebiliyordu. Bora'nın bakışları onun bakışlarına kenetlenmişken adamın onu bıraktığını fark etmedi bile. O kadar öfkeliydi ve içindeki aşkın büyüklüğü canını o kadar acıtıyordu ki ne yaptığının farkında bile olmadan eli hareket etti. Bora onun yüzüne vurmak isteyen eli havada yakaladı. Gözlerinde hafif bir tebessüm belirdi. Hemen sonraysa Asya'yı kendine çekip tutkuyla öpmeye başladı. Asya bunu istemiyordu. Bora'nın onu sevmediğini biliyordu. Seviyormuş gibi yapmasından nefret ediyordu. Gel gör ki Bora çok güçlüydü onun elinden kurtulamıyordu. Bir süre sonra mücadele etmeyi bıraktı ama asla Bora'ya karşılık vermeyecekti. Onun mücadele etmeyi bıraktığını gören Bora'nın öpüşü yavaşladı. Daha şefkatli, daha duygulu öpmeye başladı. Bora'nın dudakları ondan ayrıldığında Asya birkaç saniye gözlerini açamadı. Açtığındaysa Bora'nın ifadesiz gözlerle ona baktığını gördü. Adam sonunda Asya'yı bırakmıştı. Asya hemen oradan kaçmalıydı ama yapamadı. Bacakları titriyor, bayılmamak direniyordu.

Bora, ''Buna sen sebep oldun Asya.'' Dedi ve arkasını dönüp gitti.

MUGREM | FİNALWhere stories live. Discover now