TANITIM☄️

77 4 2
                                    

Satır içi yorumlarınız  beni motive ediyor..  2. kitabımla karşınızdayım :) 

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Elfesya kimdi ne demekti. Bu sorunun cevabını aslında biliyor gibiydim. Bu soruların cevabını size korkmadan söyleyebilirdim belki de gözlerimin içine baktığınız zaman anlardınız. Anlamamak için gözler kör, yürekler boş olmalı.

Herkesin fikrine, yaşadıklarına , yaşayacaklarına bakınca çok çok mükemmel olduğunu düşünüyor oluruz. Halbuki kimsenin hayatı çok çok mükemmel değil.

Hatta sizlere şunu diyebilirim, Yaşadıklarımız, yaşayacaklarımız, hissettiklerimiz, kırıklarımız , hissettirdiklerimiz. Herşeyin bir sebebi oluyor. Benim yaşadıklarımı, gözlerimden düşen her gözyaşını görmüş olsaydınız gözlerinizde gördüğüm tek şey acımak olurdu. Acılarımı , kayıblarımı görmeyin istiyorum. Herşeyle başa çıkabilirim, acı dolu bakışlarınızı göremem, yapamam. İçime atığım kırıklarımı , üzüntülerimi , hisslerimi biliyor olsaydınız. Omuzlarıma yük eklemek yerine omzumdaki yüklerin birazını da kendi omuzunuza almak isterdiniz. Ama almak istemezsiniz çünkü yaşadıklarım, kayıbım çok derin. Bununla baş edemezsiniz ve sizler kalbimin taşlığını da ne görür ne de omuzunuza yük edersiniz. Herkesi gören gözleriniz bir bana kör olur. Hiç kimse , kimsenin hisslerini bilemez, hissedemez.

İşte,

Kimse bilemez

Kimse hissedemez

Kimse kaç ölüm gördüğümü bilemezdi.

Herkesin yaşam şekli farklıydı.

Ben kim miyim? Sorusuna gelecek olursak da ben öyle sıradan biriyim diyemem çok korkulu aileden de geliyorum da diyemem, diyemezdim çünkü yıllardır belirsizliklerle büyümüştüm.

İsterdim ki babam şehit düşmesin,

İsterdim ki 10 yaşımda babam şehadet şerbetini içmemiş olsaydı.

İsterdim ki hayalkırıklığına uğraşamamış olsaydım.

İsterdim ki ömrüm boyunda kabus görmemekti.

Çok şey istiyordum belki ama ruhumu 10 yaşında babamla birlikte gömmüş olmasaydım.

Her gece saçlarımı okşayan , hızlı koştuğum zaman düşme Elfesya düşme Elfesya diyen her düştüğümde kabukları soyulmuş bacaklarımı, ellerimi belkide on kere gözleriye taradıktan sonra merhemleriyle , öpücükleriyle iyleştiren babam yoktu. Belki vardı ama gökyüzündeydi.

Ellerimle tutamıyordum,

Çekip sarılamıyordum.

Yoruldum baba diyemiyordum.

En kötüsü saçlarımı tarayacak bir babam yoktu.

Şimdi hatırlarımda öldüğü güne gidiyorum da ilk duyduğum anda kalbimin nasıl sıkıştığını, nasıl ölüyor gibi hissettiğimi anlatamam. Hissler ne zamandan beri açıklanıyordu. Parça parça hatırladığım anılar gözlerimin önünden film şeridi gibi geçmişti. Cocuk aklım bir anlığına benimle saklambaç oynuyor sanmıştım. Bir yerlere saklanmış ve oyun bittiğinde çıkacak sanmıştım.

Hayır, oyun değildi.

Biri çıkıp bana o an şakaydı, ölmedi demedi.

Gözlerinin önünde bile öldürülmesine rağmen şakaydı denmesine muhtaçtın.

İnsanı yaralayan unutmamak, inanmamaktı.

Bu düşündüğüm şeylerin birer kurgu olmadığı yüzüme tokat gibi çakmıştı.

Göğsünü delip geçen kurşundan akan kanlar, babamın kızımı bırakın gitsin bağırışları kulaklarımdan hiçbir zaman silinmemişti. Nasıl silisindi ki.

Keşke dedim keşke orada o gün ölseydim de babamın kanı bana bulaşmasaydı.

Bir avuç toprağı ellerime bırakan, ölümün gerçekliğini yüzüme vuran Eflal Keskiner'den başkası değildi. Eflal abla babamın askeriyedeki en güvendiği askerlerinden biriydi. On yaşımda ve on yaşımdan sonra yaşadığım herşeyi silmek istesemde silemedim. Eflal ablanın söylediği her kelime kulaklarımda defalarca kez çınlanmıştı.

" Kendini toparla, sen Ahi Aydan'ın kızısın. "

" sen Elfesya Aydan'sın toparla. "

"babanın gücünden , babanın dağlarda nasıl güçlü olduğunu bilseydin burada ağlamak yerine bende babam gibi olacağım, neler yapmam gerekiyor diye başımın etini yemen gerekiyordu."  Dediklerinde çok haklıydı ama ben atlatabileceğimi hiçbir zaman düşünmemiştim. Ben hep on yaşımda kalacağımı düşünmüştüm. Ben hep savunmasız kalacağımı, tek kalacağımı düşünür olmuştum.

Hiçbir zaman on yaşımda kalmayacağımı bana zaman güzelcene hem öğretmiş, hemde kafama kazımama olanak sağlamıştı.

Savunmasız kalmamak için her türlü şeylere göğüs germiş olarak hayatımı herhangi bir yola sokmaya çalıştım. Zor oldu belki ama başarmıştım.

Tüm gerçeklerle insanın olgunlaşma evresi olan kısımda yüzleşmiştim. Ölenin birdaha gelmeyeceği, toprak kokan heryerin ölüm adını fısıldayacagını öğrenmiş oldum.

Babamın kokusu artık yoktu...

Babam toprak kokuyordu...

Babam gökyüzüydü artık...

Elimi uzatsam tutamıyordum, kokusunu özlediğim zaman kokusunu içime çekemiyordum. Alıştım, kokusuzluğuna, simasını görmemeye , kızım diye kucağına çekip sarılmamasına, şakaklarımı öpmemesine, saçlarımı okşayıp taramamasına ben aslında özlememe rağmen alışmıştım.

Alışmak zorundaydım.

Bu hüzün dolu, kayıplarımın ardından büyük mutluluklar beni buldu demek çok isterdim fakat düşündüğünüz gibi olmadı.

Babam öldüğü için arkadaşlarım babalarını gözlerimin içine soka soka babalarını okula getirip, zorda olsa başlarına öpücükler bırakırdı. Belki de bu yüzden yada farklı sebepler yüzünden arkadaşsızlığa mahkum edilmiştim.

Bu canımı sıksa bile dışarıdan bakılınca sanal alemlere dalmış kız profili oluşturmamıştım aksine inatlaşmıştım onlarla.

Zamanında anlayamamıştım, şehitlik mertebesini nasıl kutsal olduğunu.

Çocuktum, anlayamazdım.

Ama şimdi anlıyorum, onlar yataklarında rahat uyusunlar diye benim babam dağda, bayırda çakal avlıyordu.

Benim babam ve babam gibi şehitlerimiz sayesinde rahat uyuyorduk.

Bu yüzden üzülürüm babasızlığa ama asla babasızım diye asla utanmam.

Babam aslen Şanlıurfa'lıydı, bir sebeden ötürü babam ve annem onlarla görüşmezdi. Hiçbir şeyi bilmememdeki etken ailemin onların adını ağızlarına almama sebepleriydi.

Yıllar içerisinde iki tane kaybım vardı. Hiçbir kan bağım yanı başımda değildi. Ahi ve Ala canım anne ve babam onları kaybedeli uzun zaman oluyordu. Keşke yaşsalardı. Bu zamana dek yanımda olan tek biri vardı. Eflal Keskiner, benim her anımda yanımda olmuştu. Okulu kazandığımda , mezun olduğumda , ağladığımda , üzüldüğümde hep yanı başımda olmuştu. Çok teşekkür borçluydum Eflal'e.

İşte sizler bu kız çocuğunun babasızlıkla ve uzun süre sonra annesizliği tatmış kız çocuğunun acılarına, kederlerine ortak olup birlikte ağlayıp , üzüleceğiz.

Şimdi umarım benim hissettiğim duyguları sizlerde hissetmişsinizdir.

Ben Elfesya, babamın ve babam gibi şehit olan askerlerin kanını yerde bırakmamaya yemin etmiş, kadınların öldürülmemesi için yemin şerbeti içmiş asker ve savcıdan ibarettim.

                                                                              ^^^ 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 24, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

JİJİVİSHAWhere stories live. Discover now