Casus

2.7K 251 88
                                    

*Riddle*

İhtiyaç Odası'nın önüne geldiğimde etrafımı iyice kontrol ettim ve hayalbozan büyüsünü bozdum. Üç kere kapının önünden geçerek "Kızı sorgulayabileceğim bir yere ihtiyacım var" diye düşündüm. Önümdeki duvarda beliren kapıyı açtım ve loş ışıklı ufak odaya girdim. İçeride sadece iki sandalye vardı, kızı sandalyelerden birine oturttum. Büyüyle bağladım ve ayıltma büyüsünü fısıldadım; "Ennervate"

Kızın gözleri yavaşça açıldı. Koyu kahverengi gözlerindeki siyah göz bebekleri odanın tavanına baktı önce, ardından duruşunu düzelttiğinde karşısındaki sandalyede oturup ellerini birleştirmiş beni ve oturduğumuz loş odayı gördü. Kıvrandı, iplerden kurtulmaya çalıştı, ancak başaramadı.

"Sabit dur" dedim asamı ona uzatarak.

"Hayır, yapma-" diye bağırsa da çok geçti. Çoktan sihirli sözcükleri söylemiştim bile.

"Legillimens!" diye bağırdım ve bir senedir üzerinde uğraştığım zihnefend büyüsünü yaptım.

Anıları sondan geriye doğru, hızla gözümün önünden geçti.

Bir iki hafta önce, Dumbledore onun eline bir cihaz tutuşturmuştu ve kız kusacak gibi hissediyordu.

1 ay önce şiddetli bir baygınlık geçirip hastanede uyanmıştı ve tanımadığım 2 kız başında bekliyordu.

Ondan da 1 ay önce, çok garip bir evde arkadaşıyla konuşuyorlardı. Kız, kazağını çıkardı ve sırtındaki siyah damarları arkadaşına gösterdi. Arkadaşı elleriyle ağzını kapattı ve Lodge'a sarılıp ağlamaya başladı.

1 yıl önce, kız zorla kapatıldığı dolapta panik atak geçiriyordu. Dolap kapağı, ancak kız bayılmak üzereyken açılmıştı. Kızın bayılmadan önce tek duyduğu şuydu; 'laklak ile takılırsan olacağı budur, ezik'

2 yıl önce Lodge, kendisi gibi kızıl saçlı bir kızla tanışıyordu.

Doğrusunu söylemek gerekirse bir Weasley'e aşırı benziyordu. Ve Lodge'un ona soy ismiyle hitap etmesiyle düşüncem doğrulandı.

Aynı zamanda bu yıl, bir duyuruya katıldı kız, Dumbledore'un yaptığı bir duyuruya. Dinledikçe, bunun Cedric Diggory isimli bir öğrencinin anma töreni olduğunu öğrenmiştim. Hufflepuff'lı Gedric'in bir akrabası olmalıydı.

Ve sonra Dumbledore o cümleleri söyledi:
"Cedric Diggory, Lord Voldemort tarafından acımasızca öldürüldü"

Geçirdiğim şok, tarif edilemezdi.

Sanırım Sarah Lodge gerçekten gelecekten gelmişti. Benim hakkımda bir sürü şey biliyor olmalıydı, onunla konuşacaktım. İlerde bir katil olacağıma göre, gerçekten Dumbledore tarafından gönderilen bir çeşit casus olabilirdi bu kız. Bunu sorgulamam lazımdı.

Yeterince gördüm, bu kadar yeterli, diye düşünmüştüm. Ancak ilk defa yapmayı denediğim zihnefend büyüsünü durduramadım ve anılar iyice geri sarmaya başladı. En sonunda bir anıya geldiğimde, durdurmayı başardım. Nasıl bilmiyorum, ama resmen anıyı izlerken duygu yoğunluğunu hissedebiliyordum.

Neredeyse 8 yıl önceydi, yine o garip evdeydiler. Ve yine aynı arkadaşı ile yukarı kattaki bir odada oturmuş, iki kadının kocaman bir kazanı karıştırmalarını izliyorlardı.

Sanırım o iki kadın, anneleriydi.

"Aferin tatlım" dedi Lodge'un annesi. "Şimdi biraz da sağa doğru karıştır. İşte böyle, tebrik ederim kızım"

Karnıma yumruk yemişim gibi hissediyordum, tekrar zihninden çıkmayı denediysem de başaramadım. En sonunda, anının bitmesini beklemeye karar verdim.

"Pekala, şimdi bize izin verin Luna. Bu kazana bir iki şey ekleyeceğiz ve yanına çok yaklaşmanızı istemiyorum. Sarah'ı da al ve kapıya kadar uzaklaş ki yanlışlıkla üzerinize bir şey sıçramasın."

Sarah, Luna denen arkadaşıyla kapıya kadar uzaklaştı. Konuşup gülüşmelerini, kazandan gelen fokurdama sesleri böldü.

"Bir şeyi yanlış mı koyduk Alice?" dedi Luna'nın annesi.

"Hayır Pandora, her şey doğruydu. Ölçekler de."

Pandora kazandan bir iki adım uzaklaştı. "Pekala, bu deneyi iptal ediyoruz, belli ki başarısız olacak." dedi Alice'e. Alice kafasıyla onayladı ve her zaman yaptıkları gibi kazanın kapağını kapattı.

Her ne olduysa, o anda oldu. Kazanın kapağı, odadaki diğer her şeyle birlikte havaya uçtu. İki katlı evde alt kattan bağırışlar ve üst kattan çığlıklar duyuluyordu. Fırlayan kazan kapağı, direkt Alice'in kafasına geldi ve ona çarparak kafasında bir yarık açmasına sebep oldu. Onun cansız bedeni yere düşerken, Pandora çocukları korumak için öne atıldı. Ancak kazanın içinden fışkıran madde, tam kalbinin olduğu yere temas edince, o da cansız bir şekilde yere düştü.

Ve sonra Sarah, küçük bedenine rağmen kollarını arkadaşına dolayarak onun tüm vücudunu kendi bedeniyle örttü. İksirden sıçrayan bir kaç damla, tam sırtına temas ettiğinde Sarah çığlık attı ve yere düştü.

Ve kaos durdu.

Luna, Sarah'ın baş ucuna eğildi. Odaya iki büyük adam koşarak girdi ve çocukları ordan çıkardılar.

Ve sahne dağıldı.

Yine İhtiyaç Odası'ndaydım.

Dehşetle karşımda oturan kızın suratına baktım.

"Sarah..." diye mırıldandım ancak cümlemin gerisi gelmedi. Ne yani, aptal bir kızı teselli mi edecektim?

Dehşete düşmüştüm belki, evet. Ama bunun sebebi, az önce kızın o gün hissettiği her şeyi benim de hissettiğimdendi. Ve karnımda oluşan his midemi bulandırıyordu.

Sarah, o ise benim aksime sırıtmaya, hatta kahkaha atmaya başladı. Oturduğu sandalyede tepindi, ipleri elinde kalan son güçle çekiştirdi ve en sonunda onları koparmayı başardı. Hiç bir şey yapmadım, o da bir şey demedi. Gözünden boşalan yaşları sildi.

"Umarım..." dedi yerde duran asasını alıp kapının önünde arkası dönük dururken. "...öğrendiklerin annemin bir kez daha ölmesine değmiştir"

İhtiyaç Odası'nın kapısı, büyük bir gürültüyle kapandı.

Umrumda olmaması lazımdı şu anda, ama yine de göğsümün sıkışmasına ve az önce her ikimize de yüklenen duygu karmaşasına sebep olmamdan duyduğum ama duymamam gereken ve 'pişmanlık' olarak adlandırılan iğrenç duyguyu hissetmeye engel olamadım.

𝑃𝑜𝑖𝑠𝑜𝑛 <<𝑇𝑜𝑚 𝑀𝑎𝑟𝑣𝑜𝑙𝑜 𝑅𝑖𝑑𝑑𝑙𝑒>>Donde viven las historias. Descúbrelo ahora