「3」

855 99 3
                                    

<Changbin ve Felix 16 yaşında>

"Changbin?" Felix masada ders çalışan çocuğun yanına ilerledi.

"Efendim, Yongbok."

"Sıkıldım ya, ne kadar yavaşsın. İki saattir ödevi bitirmeni bekliyorum." Yanına oturduğu Changbin'in defterine bir şeyler karalıyordu.

"Yazı yazıyorum. Ne bekliyordun? Hoca ödevi dayadı kafamıza yapmayanı seviyorlarmış." Bıkkınlıkla nefes verdi Changbin.

"Sürekli ödev. Kusacağım şimdi. Bugün dışarı çıkacaktık oysaki.."

"Özür dilerim Bokie. İstersen hocaya yaz bugün Changbin'le dışarıya çıkacaktık neden ödev verdiniz diye. Ne dersin?"

"Haha çok komiksin.." Düz bir ifadeyle Changbin'in yüzüne bakıyordu, Felix.

"Azıcık daha beklesen, neredeyse bitti zaten." Yazımını hızlandırarak arada telefonunda açık olan siteden yazılanları deftere geçiriyordu.

"Bırak ben yazarım. Kaplumbağa gibisin." Elinden alınan kalemle Changbin derin nefes alarak ağrıyan parmaklarını kıtlattı.

"Kurtarıcı meleğim falan mısın acaba?"

"Hayır, sadece dışarı çıkmak isteyen bir lise öğrencisiyim."

"Changmin'i özledim biliyor musun?" Gözlerini kapatarak eskileri düşünmeye başladı, Changbin.

Küçükken -hâlâ çok büyük değillerdi ama- birlikte oyunlar oynarlardı. Aralarına biraz geç katılsa da dışlama yapılmamış çok güzel zamanlar geçirmişlerdi. Jihyo gitmeden ona sürekli teşekkür ettiğini hatırlıyordu onu arkadaş olmaya zorladığı için. Yakın zamanda arkadaşları olan Changmin bir aile tarafından evlatlık alınmıştı. Sadece üçü kalmıştı ama şimdi Felix ve kendisi vardı sadece. Bu biraz onu üzse de Felix'in yanında olması onu mutlu ediyordu. O da yanından ayrılırsa tekrar yalnız kalacak ve eski utangaç haline geri dönecekti.

"Ben de.. Umarım o da bizi özlemiştir. Onunla ilk tanıştığım zaman geldi aklıma. Sürekli birbirimize sarılıyorduk sonra Seyoung ile tanıştırmıştım onu."

"Yongbok? Ya seni de bir aile evlat edinirse." Aklında düşüncelerle konuşmuştu.

"Asıl seni bir aile evlat edinirse.. Düşüncesi bile çok kötü benim tek yakın arkadaşım sen kaldın. Ben senden ayrılmak istemiyorum."

"Eski utangaç halime geri dönmek istemiyorum. Seninle olunca özgüvenli oluyorum, bana güç veriyorsun." Yanında ödevinin son cümlesini yazarken üzüldüğünden gözleri dolmuştu, Changbin'in.

"Büyüyoruz Changbin illaki utangaç halin gidecek. Kendine güven tamam mı? Aynı okulda olabiliriz ama aynı sınıfta değiliz. Sınıftan arkadaşlar edin."

"Deniyorum. Ama istenmiyormuş gibi hissediyorum bazen."

"Merak etme. Yanlarında durunca hareketlerinden anlarsın istenip istenmediğini." Kalemi kalemliğe koyarak oturduğu sandalyede Changbin'e yaklaştı, Felix.

"Pekâlâ, artık kendine güvenen bir Changbin olacağım. Arkadaş edinip sosyal biri olacağım."

"İşte böyle, Seo Changbin!"

"Ödev bittiyse çıkalım mı? 1 saatimiz kaldı 8 olmadan yurda geri dönmek zorundayız." Uzatılan eli tutarak Felix'i sandalyeden kaldırdı.

"Çıkalım. Bisiklet kaçırmaya ne dersin?" Sırıtarak kurduğu cümlesi ile Felix'in omzuna kolunu attı Changbin.

"Mark ve Jungwoo'nun bisikletlerini alalım. Kesin çok kızacaklar ama kimin umrunda."

"Hadi koş." Merdivenleri atlayarak en alt katta duran bisikletleri bahçeye indirdiler.

"Nereye gidiyoruz, Bay Seo?" Pedala ayağını koyarak cevap bekliyordu, Felix.

"Aslında Han nehrine gitmek istiyordum ama buraya yakın bir basketbol sahası var. Oraya kadar gidelim."

"Yanıma para aldım." Cebinde duran paraları göstererek yarım ağız gülümsedi, Felix.

"Nereden buldun parayı?" Gördüğü kağıtlarla şaşırmıştı.

"Ya Eunmi teyzeden aldım! Hemen öyle bakma. Hırsız mıyım ben!?" Çatık kaşları ile cümlesini kurmuştu.

"Şaşırdım sadece. Hırsızsın demedim ki salak mısın?"

"Salak sensin. Hadi asıl pedallara, gitmemiz gereken bir park var."
































-
selam

sizi seviyorm kendinize iyi bakın 😽💘💟 bu kadr

sey bir de oy verir misiniz huu
👉🏼👈🏼

We have each other ∴ Changlix [✓]Où les histoires vivent. Découvrez maintenant