「15」

488 61 7
                                    

Birbirlerine platonik olan ev arkadaşları bugün küçüklerin ziyaret etmek istediklerinden öğlen saat 1'de odalarında giyecek bir şeyler arıyorlardı.

"Changbin sweatini ver." Felix pes ederek üzerine sweatshirt ve pantolon giymeyi düşünüyordu artık.

"Terlersin, ne yapacaksın sweati!"

"Giyecek hiçbir şeyim yok. Ağlamak üzereyim, umrumda değil." dedi ve kendini arkasında ki yatağa attı.

"Benim giyindiğim gibi giyin işte. Anlıyorum miniklere güzel görünmek istiyorsun, ben de öyle olmak istiyorum ama yarım saat oldu be güzelim." Changbin cümlesini tamamlar tamamlamaz dediğini fark etmiş ve kafasını eğmişti.

Aynı şekilde Felix'de Changbin'in ona 'güzelim' demesi ile kalbinin hızlanmasına ve utanmasına engel olamamış, başını sallamıştı.

"Tamam. Giyindiysen çık odadan, gelirim ben de hızlıca giyinip." Kalbi deli gibi atıyordu, sürekli gözlerini Changbin'den kaçırıyordu, Felix.

"Tamam." Odanın kapısını kapatmasının ardından ne demiş olduğunu düşünüyordu. Eli ayağına dolaşmıştı.

"Ona güzelim dedim. Ona... güzelim dedim. Baya dedim yani..." Telefonunu eline alarak küçük balkona çıkmış, derin bir nefes çekmişti ciğerlerine.

Changbin
chan ben napiyorum amk naloyorm ben lan delirdim

Chan
noluyor amk naptin yine

Changbin
amk felixe güzelim dedim FELİXE DEDİM AGZİMDAN KACTİ AMA

Chan
eee felixin tepkisini gordun mu nasildi utandi mi

Changbin
gozlerini kacirdi yuzume bile bakmadi dememeliydim guzelim faln hay agzima
yetimhaneye gidecektik birde gerginlik cikardim durduk yere

Chan
ne kurdun olm belki de utandigi icin yuzune bakmadi

Changbin
ne bilim ya
bu arada sen hala seungmine acilmadin mi

Chan
hayır 😣
beni sadece arkadaş olarak goruyorsa diye endiseleniyorm biraz

Changbin
pkla
gecen felixle konusurken soyledi seungmin de senden hoslaniyormus yani bekleme salk gibi acil cocuga

Chan
oHA SKA YAPIYORSN NAIS YANI

Changbin
saka mi olsun isterdin

Chan
hayir tabii ki gidip aksam yemegine fln cikartayim bari uuf askm bekle beni geliprm

Changbin
siktir git hadii felixim geldi

-

"Kiminle konuşuyorsun öyle?" Yanına gelen Felix ile telefonunu kapatarak ayağa kalktı, Changbin.

"Chan'la. Küçük bir şey söyledim ona sadece." dedi, ardından göz kırptı.

"Ne söyledin merak ettim şimdi." Normal davranıyormuş gibi durmak için önceden de yaptığı gibi omzuna vurmuş eliyle.

"Seungmin'in de ondan hoşlandığını söyledim. Yoksa bu salaklara kalsa açılamayacaklar." Kendisinin omzuna vurduğu için yanında olan Felix'in beline kolunu atarak kapıya ilerletmişti.

"İyi yapmışsın. Seungmin bana ağlayıp duruyordu, kurtuldum."

...

"Changbin hyung, Felix hyung!" Yanlarına gelen Jaeyoung ve küçük çocuk ile ikilinin yüzünde bir gülümseme belirmişti.

"Jaeyoung, balım." Felix en son görüşmelerinin ardından boy atan çocuğa sarılmış, saçlarını karıştırmıştı.

"Ne kadar uzamış boyun böyle. Ahjumma ve diğerleri neredeler?"

"Seni geçeceğim Changbin hyung." dedikten sonra gülmüştü. "Ahjumma mutfakta diğerleri ödev yapıyorlar, biz de küçük Seojoon ile oyun oynuyoruz."

"Changbin'e öyle deme Jae sonra üzülüp ağlıyor." Yeni tanıştığı Seojoon'un boyuna gelmek için eğilip gülerek konuşmuştu, Felix.

"Hiçte bile! Ne alakası var!" Kollarını birbirine kavuşturmuş başını onlardan diğer tarafa çevirmişti.

"Dalga geçiyorum, hyung. Seni çok özledim. Okulda bir sürü arkadaşım oldu, biliyor musun?" Yanına giderek küçük bir sarılma vermişti.

"Seojoon, merhaba. Ben Felix. Nasılsın bakalım?" Tatlı sesiyle konuştu, fakat küçükten bir cevap alamadı, Felix.

"Konuşmak istemiyor musun? Ama neden? Sen çok şirin olduğun için seninle arkadaş olmak istiyorum ben."

O sırada Changbin kendisine sarılan çocuktan ayrılıp yanında Seojoon ile tanışmaya çalışan Felix'i izliyordu.

"Hyung, Seojoon biraz utangaç, seninle yeni tanıştı bir de." dedi. "Seojoon, Felix hyung'la konuşabilirsin baksana seni çok sevmiş. Utanmana gerek yok."

"M-Merhaba." Küçük çocuğun ağzından sonunda bir kelime duyan Felix neşeyle ellerini çırptı rahatlaması için.

"Merhaba, Seojoon. Nasılsın, balım?"

"İyiyim ama uykum var biraz."

"Hm..demek öyle. Seni odaya götürelim mi ister misin?"

"Olur." Bazı harfleri söyleyememesi ile Felix aşırı tatlılıktan çığlık atmak üzereydi, fakat kendini sakinleştirdi. Yanaklarını sıkmak, öpmek istiyordu ve bu yüzden dişlerini sıkıyordu.

Felix, Seojoon'u odasına götürmek için küçüğü kucağına almış içeriye girmişti.

"Hyung, geçen hafta Miyeon'u ve Minsoo'yu biri evlat edindi ve gittiler."

"Ya... umarım şuan mutlulardır."

"Okulda görüyorum onu. Ailesinin çok iyi olduğunu söylüyor, her istediklerini alıyorlarmış. Ne kadar güzel." İç çekmişti, Jaeyoung.

"Biz de senin her istediğini alırız. Sen merak etme."

"Yok, bir şey istemiyorum ama ailem olsun istiyorum." dedi. "Biliyor musun, Minsoo'yu iki tane kadın evlat edindi. İkiside çok güzellerdi." Az önceki atmosferi bir anda unutmuş aklına gelenleri söylemişti.

"Ne konuşuyorsunuz, bakalım?" Felix yanlarına geldiğinde bankta biraz yer açmışlardı onun için.

"Miyeon ve Minsoo evlatlık alınmış. Onu anlatıyor Jaeyoung."

"Ben de diyorum nerede minik kelebeğim...Ee mutlu muymuş bari?"

"Evet, çok mutluymuş."

"Oğullarım, siz mi geldiniz. Haberim yoktu keşke önceden haber verseydiniz." Yanlarına gelen ahjumma ile ikiside ayağa kalkarak özledikleri kadının yanına ilerlemişlerdi.

"Sürpriz yapalım dedik." Felix'in gözlerin dolduğunu sesinden anlamıştı, Changbin.

"Felix...ağlama.." Yumuşak çıkan ses ile kafasını kaldırmış gökyüzüne bakmaya başlamıştı.

"Tamam ya, duygulandım sadece."

"Olsun, ağla yavrum. Nasıl gidiyor hayat? Gelin mutfağa geçelim."

...

"İyisiniz yani öyle mi? Harika, harika. Bakın eğer çok zor durumda kalırsanız bizimle konuşun müdür ile ben yardımcı oluruz." Changbin'in sırtını sıvazlarken konuşmuştu, kadın.

"Başımızın çaresine bakıyoruz şimdilik sıkıntımız yok, ahjumma."

"Durun bir yemeğe bakayım." Masadan kalkarak ocağın başına gitmişti. "Bu akşam buradasınız gitmek yok. Yemeklerimi yiyeceksiniz." Baş parmağını oturan gençlere sallamıştı.

"Hiç gider miyiz, çok özledik yemeklerini. Yediklerimiz seninkilerinkini tutmuyor." Changbin konuştuğunda kadın genişçe gülümsemişti.

"Müdürün yanına da gidin. O da sizi çok özledi çocuklarım."

"Gidelim o hâlde, sonra küçüklere bakarız."

We have each other ∴ Changlix [✓]Where stories live. Discover now