6

1.2K 141 42
                                    

Final

Arthur, Merlin'le birlikte kaleden çıktı. Şövalyeler avluda atlarını eyerlemişlerdi. Prens, mevcut diğer tek ata yöneldi ve hayvanı eyerlemeye başladı.

"Atım nerede?" diye sordu Merlin, avluya göz atarak.

Lancelot, "Arthur ile paylaşmak zorunda kalacaksın," dedi, "ahırdaki çocuk sadece bunların kaldığını söyledi."

Arthur anında dönerek, "Ne? Neden benimle paylaşmak zorunda?" diye kuşkuyla sordu.

Percival, "Merlin dışında en küçük sensin. Biz çok ağır oluruz," dedi.

Arthur'un yüzü kızarır. "Merlin... yürüyebilir."

Lancelot, hizmetçiyi savunarak, "Onu tüm yolculuk boyunca yürütmüyoruz, efendim," dedi.

Arthur'un yüzü daha da koyu bir kırmızıya döndü. Merlin'e, sonra tekrar ata baktı. Boğazındaki yumruyu yutarak elini hizmetçiye uzattı. "İyi," diye homurdandı, sinirli görünmek için elinden geleni yapıyordu.

Merlin de kızararak prensin elini tuttu ve Arthur'un arkasındaki eyere tırmandı.Merlin, eyerin üzerine tırmandığında prensten olabildiğince uzaklaşmaya çalıştı.İkisinin de yüzü koyu kırmızıya dönmüştü.

Elyan atını kapıya doğru çevirerek, "Ona tutunmak isteyebilirsin Merlin," dedi, "düşmeni istemeyiz."

Elyan'ı takip eden Leon, "O haklı, biliyorsun," dedi.

Merlin kaskatı kesildi ve şövalyeler Arthur'un da gergin olduğunu görebiliyordu.Hizmetçi yavaşça ve tereddütle kollarını prensin beline sardı. Gwaine, Merlin'in her hareketiyle prensin ifadesinin değişmesini izlerken kıkırdamasını bastırmaya çalışıyordu. İkinci adım tamamlandı.

Grup ormana doğru yola çıktı.Prens ve uşağı başları öne eğik ve kıpkırmızı yüzleri ile geride kalırken şövalyeler hafifçe önde gidiyorlardı. Hepsi ara sıra dönüp ikisine bakıyor, yüzlerindeki gülümsemeyi gizlemek için ellerinden geleni yapıyorlardı.

"Orada nasılsın Merlin?" Gwaine alaycı bir şekilde sordu.

Merlin ona bir bakış fırlattı ama bir şey söylemedi.

Gwaine kıkırdadı. "Bunu eğlendiğinin bir işareti olarak kabul edeceğim."

Merlin kızararak yüzünü grubun geri kalanından saklamaya çalıştı. Arthur, Merlin'in başının sırtına yaslandığını hissettiğinde gerildi. İfadesini sakin tutmaya, herhangi bir duyguyu ifade etmemeye boşu boşuna çabalıyordu ama tabii ki olmuyordu. Kalbinin heyecanla göğsünde attığını hissedebiliyordu.

Şövalyeler birbirlerine gülümsediler.Üçüncü adım zamanı.

"Geyik göremiyorum. Bilgilerin doğru olduğundan emin misin?" Arthur sonunda konuştu, büyük ihtimalle onu arkadan kucaklayan hizmetçiden aklını uzaklaştırmak istiyordu.

Atını batıya çeviren Leon, "Eminim buradalar. Dağılmamız gerek. Eli boş dönmek ayıp olur," dedi. "Siz ikiniz diğer yönü aramalısınız."

Arthur, uşağıyla yalnız kalma düşüncesiyle kızardı ama şikayet ettiği söylenemezdi. "Tamam, iki saat sonra burada buluşuruz," diye emretti prens, diğerlerinden bir baş haraketiyle onaylama alarak.

Grup dağıldı ve ikisini ormanda yalnız bıraktı.

Şövalyeler gözden kaybolur kaybolmaz atlarını ağaçlara bağladılar, prens ve hizmetçisinin arkasından gittiler. İkisi sessizce ormanın içinden geçiyor, şövalyelerin takip etmelerine yetecek kadar yavaş hareket ediyorlardı.

Operation MerthurWhere stories live. Discover now