three

3K 295 515
                                    

"Çok zor bir gündü. Burayı hiç sevmedim. Üzerime yumurta attılar, beni boya dolu balonlarla karşıladılar ve birisi saçma sapan konuşarak beni sinirlendirdi! Bana ezik dedi!"

Sunghoon durmadan şikayetlenirken arkadaşı ilgiyle onu dinliyordu. Bir birlerini görmeyeli daha bir gün olmuştu ama şimdiden özlem dolulardı. Öyle ki, Sunghoon, kapıdan içeri girer girmez en yakın arkadaşını görüntülü aramıştı.

"Keşke babana dikelmek yerine ayağına kapansaydın. Hem şimdi o okulda olmazdın, hem de ben seni bu kadar özlemezdim. Sensiz ne kadar kötüyüm haberin var mı?"

Arkadaşının oje sürmeyi bırakıp, bayılıyoymuş gibi yapmasına karşılık, Sunghoon güldü.

"Ben de çok özledim seni, Sunoo. Ama yapacak bir şey yok. Babamın ayaklarına kapanacak değilim ya. Pazarları beni ziyarete geleceksin değil mi?"

"Elbette geleceğim! Muhteşem okulunun kurallarına göre sadece pazarları buluşabiliriz zaten."

"Kendimi hapishanede gibi hissediyorum. Saat yediden sonra dışarı çıkmak yasak ve derslerim zaten beş gibi falan bitiyor?"

"Aşkım, bence bazı akşamlar okuldan kaçabilirsin."

Sunghoon arkadaşını dinlerken sıkıntıyla dudağını büktü.

"Orda durumlar nasıl? "

"Onu soruyorsan okula gelmiyor."

Yaptığı şeyin farkındaydı. Kendini fazlasıyla huzursuz hissediyordu. Kendisine yapılan kötülüğe kötülükle karşılık vermek zorunda değildi ama Sunghoon, konu gururu ve imajı olunca kendisini frenlemeyi pek beceremiyordu.

"Asma suratını. Ben senin yanındayım ve hep senin yanında olacağım. Kendini suçlayıp durma. Sen çok iyi biri-"

Her ikisi tam ağlayacak ruh haline bürünmüşken, Sunghoon'un odasının kapısının hızla açılıp kapanması dikkatlerini dağıttı. Çok fazla ses çıktığı için Sunoo da cümlesini yarıda kesmiş, belli bir noktada bakışlarını sabitlemiş olan arkadaşını izliyordu.

Sunghoon telefonunu yatağa bırakarak sakince ayaklandı ve kapıdan içeri bıraktıkları küçük şeyi eline aldı. Ağzından istemsizce 'Bunlar beni ne sanıyor?' gibi bir cümle çıkmıştı.

"Ne oluyor be?"

Sunoo yatağın üzerindeki telefondan merakla cırıadığında, Sunghoon küçük 'yaratığı' eline aldı ve az önce oturduğu yere geri döndü. Kapıyı bu sefer kilitlemişti.

"Az önce odama bu sevimli şeyi atarak beni korkutmaya çalıştılar."

Elindeki hamsterı kameraya gösterdiğinde Sunoo, minik hamsterı görünce gülümsemiş ve ona selam vermişti.

"Lanetli bebek satın alan birisini hamster ile korkutmaları çok gülünç"

"Küçük akıllarıyla benimle uğraşıyorlar işte. Sonra konuşuruz, bebeğim, geç oldu"

Arkadaşıyla vedalaştı ve hamsterı eskiden kertenkelesi için kullandığı cam kavanoza yerleştirdi. Şanslıydı ki, annesi Sunghoon'un evde ne kadar eşyası var hepsini göndermişti. Kısa bir duşun ardından pijamalarını giydi ve odanın bir köşesinde duran kutudan annesinin korkunç adlandırdığı pelüşünü alarak uzandı.

"Sence ben iyi biri miyim, Yumiyum ?"

Oyuncağını havaya kaldırmış sorugularken içindeki huzursuzluk tekrar artmıştı. Yumiyum'un kafasını olumlu anlamda sallayarak kendini teselli etmeye çalıştı. Gözlerini kapatıp uyumayı denedi.

crush culture' jakehoonWhere stories live. Discover now