twenty one

2.2K 218 153
                                    

Sunghoon

Huzurlu bir gecenin sabahına uyandığımda, Jake'i yanımda bulamamıştım. Merakla etrafa göz attığım zaman, çalışma masamda bir şeylerle uğraştığını gördüm. Uyku mahmuru halimle yatağımdan kalktım ve uyuşuk adımlarımla yanına ilerledim.

"Ne yapıyorsun?"

Bir şeyler karaladığı kağıdı görmek için kafamı masaya uzattım. Gözlerimi hala daha doğru düzgün açamadığım için anlamadığım bir sürü şey yazıyordu kağıtta.

"Günaydın, Sunghoon." dedi sandelyeyi bana taraf döndürürken. "Son zamanlarda bir şeyler yazmayı hobi edindim. Öyle aklıma gelen şeyleri kağıda geçiriyordum."

Kafamı anladığımı belirtircesine salladım. Uykulu halimle gözlerimi ovuştururken şapşal halime güldü ve beni kucağına çekti.

"Biraz daha ayakta kalırsan düşeceksin."

Kafamı omzuna yerleştirdim.

"Güzel bir bahane."

Yeniden uyumak amacıyla gözlerimi kapattım fakat Jake'in güldüğünu duyuyordum. Saat kaç olursa olsun uykumdan uyandığım zaman uyuyamama gibi bir huyum vardı. Bu yüzden Jake'in rahat omzu bile uyumamı sağlamadı.

"Ne yazıyorsun ki?"

Uyuyamadığım için merakım geri gelmişti bu yüzden kucağında biraz doğruldum ve bir kaç dakika önce yazmayı bitirdiği kağıdı elime aldım.

"Bilmem. Aklıma ne gelirse yazıyorum işte."

"Vay canına." kısa ama oldukça güzel olan yazıyı okurmayı bitirdiğimde ağzımdan bir şaşkınlık nidası döküldü. "Böyle mükemmel yazılardan çok mu var?"

Kafasını olumlu anlamda salladı.

"Fakat yazdıklarım hepsi çok dağınık. Çabucak yazmaya çalıştığım için imla hataları var ve her biri farklı bir kağıtta yazılı. Hepsini kısa sürede bir defterde toplamayı ve düzenmeleyi düşünüyorum ama şimdilik zamanım yok."

Elleri saçlarımda dolaşıyordu. Yazdıkları çok güzeldi ve zamanı olmadığını biliyordum. Ama benim bolca boş zamanım vardı.

"Senin zamanın yok ama benim var." çenesine bir öpücük bıraktım. "Yazdıklarını düzenleyebilir ve bilgisayarımda toplayabilirim."

Gözleri sevinçle parıldamıştı. Jake'i mutlu görmek içime tarifsiz bir huzur ve rahatlama serpiştiriyordu.

"Bu çok güzel olur, Sunghoon. Bunu gerçekten yapar mısın?"

"Elbette." dedim gülümseyerek. "Senin için her şeyi yaparım."

Bana sıcacık bir sarılma bahşetti. Ben de ona sıkıca sarıldım ve yanağına bir öpücük kondurdum. Bulutların üzerinde gibiydim. Son zamanlarda her şey çok yolundaydı. Sevgi ve ilgiyi damarlarıma kadar hissediyordum.

"Seni seviyorum." dudaklarına zarif bir buse kondurdum. Dudakları gökyüzüne doğru kıvrıldı. Belimdeki kollarını sıkılaştırdı.

"Ben de seni seviyorum."

Kafası boynuma gömülü bir şekilde geçen dakikalar sonrasında açlığım, sevgimden daha çok bastırmaya başladı. Jake, acıktığını anlamıyordu ama dün akşamdan beri yemek yemediğimiz için o da benim gibi aç olmalıydı. Kucağından kalktım ve ellerini tutarak onu da kaldırdım.

"Hadi kahvaltıya inelim. Sonra da istersen dışarıya çıkarız."

Kahvaltı babamın ve Jake'in oldukça eğlenceli sohbeti sayesinde keyifle bitmişti. Bu kadar iyi anlaşmaları beni inanılmaz mutlu etmişti çünkü babam, genellikle etrafımda bulunan insanları pek sevmezdi. Zamanında Jeno'yu da hiç sevmemişti. Fakat şimdiki okulumda olan arkadaşlarım ve Jake konusunda oldukça olumluydu.

crush culture' jakehoonWhere stories live. Discover now