◄[AU!]► castle floors® | #darkaction (✓)

Episode | 12th

👁‍🗨: "Kimse yalnız değildir, onları yaratan bir tanrı olduğu sürece."

[#castlefloors]

Aradan 2 gün geçtiğinde Jimin yattığı yataktan doğrulup ayaklarını zemine koydu. "Çok kirliyim, yıkanmam gerek."

Odada ne yazık ki sadece tek bir musluk ve tek bir klozet varken bu biraz zor olabilirdi. Rose anlamamışcasına kendisine bakarken Jimin dik dik bakmaya başladı. "Önüne dön ve işine bak, sakın kafanı çevirmek gibi bir hata yapma."

Oturduğu yerden ayağa kalkıp musluğa doğru ilerlerken üzerindeki tulumun düğmelerini çıkarmaya başlayınca Rose hemen arkasını döndü ve kitabını okumaya devam etti. Bu esnada Jimin tulumunu çıkarmış musluğa doğru başını eğerek saçlarını yıkıyordu katı sabunla. Rose çatık kaşlarıyla yazan satırları okurken üst kattan Jisoo oturduğu yerden kalkıp çukura yanaştı ve Jimin'e baktı şüpheyle. Başını çevirip Namjoon'la bakışınca yüzünü buruşturdu. "Tanrı aşkına, senin kadar salak birini görmedim. O lanet olası levyeyi buraya niye getirdin? Dünyayı kurtarmak için mi?"

"Seni ilgilendirdiğini sanmıyorum." Dedi Namjoon kalın sesiyle.

"Boş konuşma, adam dövmeye getirdiğini bilmiyorum mu sanıyorsun?" Jisoo yatağına doğru ilerleyip bıçağını gösterdi. "Al bir de bu var. Oldu mu?"

Rose bıkkınlıkla nefes verdi ve kitabını okumaya devam ederken Jimin kollarını ve bedenini ıslatıp yıkadıktan sonra bacaklarına geçti.

Yarım saat sonra işi bitince tulumunu da yıkayıp lavabonun kenarına astı ve siyah boxerıyla yatağına girdi. Üzerini örtüp sırtını soğuk duvara verirken Rose'ye baktı. "Bitmedi hala şu kitap."

Rose umursamadan kitabını okumaya devam ederken yemek platformu gelince yatağında doğruldu. Jimin üzerine örttüğü ince örtüyü beline ve bacaklarının arasından düğüm yaparak boxerının üstüne çekti, ardından ayağa kalkıp yastığını alarak çukurun yanına oturdu. Rose de aynı şekil yapıp yerleşirken bakışları karşısında yarı çıplak duran Jimin'e kayınca yanakları kızardı. Başını çevirip bakmamaya çalışırken yastığını dizlerinin altına koydu ve oturup sessizce beklemeye başladı. Jimin onun kendisine bakmasından utandığını anlayıp bir şey demeden öylece ifadesizlikle kendisine bakmaya devam etti. Rose başını kaldırmaya çekinirken platform indi ve yemekler geldiğinde sağlam olanlara uzanıp yemeye başladılar.

Rose arada kaçamak bakışlar atarken Jimin kendisiyle göz göze gelmemeye çalışarak kendisine bakıyordu.

Yemek süresi bitip platform aşağı inerken ikili ayağa kalktı ve yastıklarını yataklarına koyup lavaboda ellerini yıkadılar. Rose ellerini yıkadıktan sonra üzerindeki tuluma silerken paslanmış aynada kendi yansımasına baktı. Jimin hemen arkasında genç kızın çıkmayacağını anlayınca kollarını iki yanından uzatıp ellerini yıkamaya başlamışken bıkkınlıkla, Rose aynadaki yansımasına bakmaktan fark etmemişti bile.

Çökmüş gibi görünüyordu.

Yanakları sertleşmiş, yüzü kirlenmekten lekelenmiş, oldukça yağlanmış saçları ve kirli kaşlarıyla berbat görünüyordu.

Ne ara bu hale geldiğini sorgularken bakışlarını arkasından beri kollarını önüne uzatıp musluktan akan suyun altında ellerini yıkayan Jimin'e kayınca başını çevirip baktı kendisine. Jimin ona bakmadı, sadece ellerini yıkamaya devam ederken pes edip başını çevirdiğinde genç kızla burun buruna geldi.

Rose bu denli yakınlıktan heyecan duyarak hafiften gerilirken Jimin ifadesizlikle hiçbir tepki vermeden konuştu. "Çıkmıyorsun ki yıkayayım, ne yapmamı bekliyordun?"

Rose başını önüne çevirip hemen musluğun önünden çıkarken Jimin musluğu kapattı ve ıslak ellerini belindeki örtüye sildi.

Yatağına ilerleyerek oturan Rose'nin bakışları yarı çıplak dolanan Jimin'e kayarken utançtan kırmızı kesildiğine yemin edebilirdi.

Bakışlarını kaçırıp kitabına baktığında yazan satırı istemsizce okudu.

'Herkesin bir gram aşka ihtiyacı vardır, bir gram tutku ve bir gram heyecana.'

Rose kaş çatarak utançla bakışlarını kaçırırken Jimin ifadesizce kendisine baktı ve yatağına yerleşip uyumak için arkasını döndü. Gözlerini kapattı usulca.

[Bölüm Sonu]

"Jirose shipperlar coşuyor."