Episode | 15th

211 35 13
                                    

👁‍🗨: "Bir hastalık var ki ne fiziksel ne de ruhsaldır.
Kalpseldir bu hastalık.
Oldukça zor bulaşıcı ve sancılı geçen dönemden sonra huzura erdiğinizdir."

[#castlefloors]

Rose ertesi sabaha gözlerini açıp yorgun ve halsizlikle uyanırken yattığı yatakta doğruldu ve esneyerek gözlerini oluştururken çıplak ayaklarını soğuk zemine koydu. Karşısındaki Jimin ise ifadesizlikle tavanla bakışıyordu. Rose dün sanki hiç yaşanmamışcasına bu denli sakin olduğunu görmeyi beklemezken o da aynı şekilde umursamaz davranıp hiç takılmamış gibi yaptı.

Bu esnada Jisoo uyanmış ve Namjoon'la bakışırlarken Rose bakışlarını Namjoon'a sabitleyince Namjoon Jisoo'nun üzerinde olan bakışlarını kaçırdı kaşlarını çatarak.

Yemek vakti gelince Rose çukurun kenarında yerini aldı ve sağlam olan tabaklardan fasulyeye uzandı. Jimin ise pirinç pilavının tanecikleriyle uğraşıyordu.

Yemeklerini yerlerken Rose düşüncelere daldı.

Aklına o anda bir fikir geldi.

Boş olan tabakları alıp hızla kalan yemeklerden sırasıyla doldurmaya başlayınca Jimin bakışlarını kendisine çevirip ne yaptığını anlamaya çalışırcasına tek kaşını kaldırdı. Rose süre dolup platform aşağı inerken tabağa bıraktı elindeki yemeği ve doğrularak kalktı.

"Ne yaptın az önce?" Jimin de yerinde doğrularak yastığını yatağına koydu.

"Eğer üsttekiler olarak herkes için eşit pay ayırıp kendimiz için düşen payı yersek 1 ay boyunca aç kalmayız."

Jimin kaş çatarken Rose yatağına oturdu. "Aşağıdakiler için tabaklar hazırladım. Bugün onlar yiyecekler. Ertesi gün ise onun altındakiler. Demek istediğim, her zaman bütün yemekleri en üst kattakiler yiyebiliyor ve bu yüzden hiç alt katlara sağlam yemek ulaşmıyor. Aç kalıyorlar."

Jimin başını salladı anladığını belli edercesine.

"Eğer dengeli şekilde yersek bütün katlara yemek ulaştırabiliriz."

"Peki sen labirentte kaç kat olduğunu biliyor musun?" Jimin kaş çatarak şüpheyle bakarken Rose düşündü. Daha sonra olumsuz şekilde başını salladı.

"Şu ana kadar düştüğüm en düşük sayı 177'ydi."

"O halde en fazla 177 kat var?"

"Ve 177'nin altında da katlar vardı." Dedi Jimin.

"En az 177..." Rose sıkıntıyla bakışlarını zemine çevirirken Jimin başını yastığına dayadı sırtını yatağına verip. "Buraya gelmeden önce herkese en sevdiği yemek soruluyor. Yapılması için. Aslında her gün yapılıyor belki de ama üst kattaki sakatlar yüzünden yiyemiyoruz."

Rose parmak şıklattı. "O halde, bir düşünelim. Eğer atıyorum 200 kat varsa bu labirentte, ilk 100 kat bugün yemek yese, yarına diğer 100 kat yiyebilir? Sonuçta, bugün yiyen 100 katta bulunan kişiler 1 günlük yemek yemediklerinde ölmezler değil mi?"

"Bunu git de onlara anlat, bana değil." Jimin umursamazlıkla arkasına dönerken Jisoo bağırdı. "Heeeey, bana bak bana!"

Jimin göz devirip kulak bile asmayınca Jisoo bağırdı yeniden. "Heeeey! O kıza saygısızlık ettiğini görürsem kafanı koparmadan önce kuzenini üzerine fırlatırım! Bedenini delik deşik görürsün, anladın mı beni?"

"Niye hep benimle tehdit ediyorsun? Daha yaratıcı olamıyor musun?" Diye sordu Namjoon.

"Sen sus!"

"Namjoon? Jisoo? Anlattığımı anlayabildiniz mi?" Diye sorduğunda Rose, ikili onay verdi. "Evet."

"Güzel."

"Sorun şu," Namjoon yatağında doğrulup çukura yanaştı ve aşağı baktı. "Jimin bir konuda haklı. Bunu aşağıdakilere anlatman gerekecek ve bu hayli zor bir iş. Üst kattakileri saymıyorum bile, onlar her şeyden bihaber hala öküz gibi yemeye devam edecekler."

"Doğru. Hayret, ilk defa sana katılıyorum." Jisoo başını salladı ilginç olduğunu düşünürmüş gibi.

"O zaman alt kattakilerle iletişime geçmeliyiz." Rose hemen çukura doğru koştu ve eğilerek bağırdı. "MERHABA! BENİ DUYABİLİYORSUNUZ DEĞİL Mİ? LÜTFEN SADECE SİZE AYIRDIĞIM TABAKLARDAN YİYİN, YEMEĞİN HERKESE YETMESİ GEREKİYOR!"

[Bölüm Sonu]

"Labirent'ten kurtulmak için atılan ilk adım."

◄[AU!]► castle floors® | #darkaction (✓)Where stories live. Discover now