cinque

3.8K 484 584
                                    

26 Nisan, 1967

Berbat hissettiriyordu.

İnkâr etmiyordu. Biliyordu, Hyunjin çabuk yükselen biriydi ve o sakin biriydi; uyumlu iki tartışma partneri olmak konusunda üstlerine yoktu. Diğer insanlara göre birbirleriyle tartışma oranları pekâlâ yüksekti, birbirlerini tanıdıklarından beri ikisinin de oldukça aksi insanlar olmasından kaynaklanan tartışmalar çoğunlukla varlığını gösterirdi.

Fakat eskisi gibi değildi, bunu da biliyordu. Artık keyif verici ya da klasik hissettirmiyordu. Hemen yanında onun için aldığı hediyeler dururken, sabah bunun heyecanıyla koşarak festival alanına gelmişken, ona hediyesini vermek için uygun bir vakit arayıp durmuşken; şu an bu durumun içinde olmak berbat hissettiriyordu. Onlarca kişinin önünde çatık kaşlarına ve öfkeli sözlerine maruz kalmak midesini ters döndürüyor, avuç içlerini sızım sızım sızlatıyordu.

Ona hediyesini vermek istiyordu, gözlerini kısan gülümsemesini görmeyi ve teşekkürünü duymayı tercih ediyordu. Çatık kaşları ve öfkeli karşılıkları düşlediği günden uzak bir yerde barınıyordu.

"Seni anlamıyorum," dedi Hyunjin karşısındaki çocuğa onun düşüncelerinin odak noktası olduğunu bilmeden. "Fikrimi mantık dışı buluyorsun ama daha iyi bir fikir öne sürmüyorsun."

Bütün gece gömleğini ilikleyen parmakları rüyasında gördükten ve baştan aşağı ateşlenmiş bir halde güne başladıktan sonra rüyalarını süsleyen-asla süslememesi gereken-kişiyle tartışmak vicdanını biraz olsun rahatlatırken aynı zamanda oldukça rahatsız hissettiriyordu.

"Fikir vadetmeme gerek yok," dedi Minho ayakkabısının sararmaya başlamış kirli bağcığıyla oynarken. Tartışmayı kesmek istiyordu ama fikrini savunmayı da sonuna kadar arzuluyordu. "Zaten yıllardır festivaldeki yarışmalar için bilet kesilmiyor."

"Yıllardır bu uygulama olmadığı için böyle zaten."

Minho kaşlarını kaldırdı, "Herhangi bir sıkıntya şahit olmadım?"

"Kaç tane festival gördün ki sen?"

"Asıl sen kaç festival gördün?" dedi alayla Minho. "Altmış yaşındasın sanki."

Bu alaylı söz neredeyse herkesi güldürdü ve Hyunjin içini kaplayan utanç duygusunu açıkça hissetti. Önceden öfkelendirdi ve istemsizce üzülürdü, şimdi öfkesi ve üzüntüsü yetmezmiş gibi bir de kırılıyordu.

Karıncalanmaya başlayan bacaklarını ovuşturdu ve büyük çemberi kuran insanların düşünceli yüz ifadelerinde gezdirdi gözlerini. Bu, insanların içinde yaptıkları kaçıncı seferleriydi bilmiyordu.

"Minho haklı," dedi Norberte.

"Şüphesiz."

"Hyunjin'in fikri yararlı bir değişikliğe sebep olabilir."

"İstediği şey basit değil."

"Benim fikrim bulunduğumuz duruma en çok uyan fikir," dedi Hyunjin yavaş yavaş tonunu azaltan sesiyle. "Yarışmalar için geçen senelerde verildiği kadar malzeme verilmedi ve şimdi de önüne gelen birkaç Liret verdikten sonra yarışma için şansını deneyemez. Yarışmalar için belirli sayıda biletler kesmeliyiz ki belirli sayıda yarışan olsun."

"Zaten yalnızca belirli sayıdaki gençler yarışıyor," dedi Minho ona bakarak. "Neyin konuşmasını yapıyorsun ki?"

"Bu her zaman olan bir şey değil, Minho."

vincent, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin