19

408 37 16
                                    


Hyunjin

Yine sabaha kadar uyumayıp, akşam üstü uyandığım bir gün daha başlamıştı benim için.
Bu gün benim için biraz ekşınlı geçecekti çünkü bara gidecektim -her zamanki gibi-

Bizim çocukların arasında hep 'kötü-belalı olan' bendim. Herkes onlara benimle nasıl arkadaş olduklarını soruyorlardı.
Özümde ne kadar düzgün biri olduğunu onlar bildiği için arkadaşlığımız lisenin ilk gününden beri sürüyordu.

Doğru düzgün hazırlanıp arkadaşım olan Jake'in attığı konuma doğru gitmeye başlamıştım.
Buraya ilk defa gidiyordum ve açıkçası biraz heyecanlıydım.

Beni kapıda bekleyen Jake'e gülümseyip içeri geçmiştim.
Ter, alkol ve yüksek sesin oluşturduğu ortamda ilk baş yüzümü buruşturmuştum.
İkimizde barmenlerin oraya doğru ilerleyip içkilerimizi söylemiştik.

"Eee manita işleri ne oldu?"
Jake'in sorusuyla göz devirdim.
"Ben sevgili yapmam tatlım biliyorsun."
Ukalaca konuşup içkimden bir yudum almıştım.
"Senin nasıl? Var mı bir şeyler?"
Jake gülümsemişti ve yanakları kızarmıştı.
"Var. Daha 3 ay oldu ama ilişkimiz çok güzel gidiyor, onu da çağırdım birazdan gelir... arıyor bile. Ben onu almaya gideyim."
Jake yanımdan kalkıp kapıya doğru koşarken gülmüştüm.
Sonunda sevgili yapmıştı kerata.

Biten içkimle barmene dönmüştüm.
"Bana aynısında.."
Karşımda Yeosang'ı görmeyi beklemiyordum. Gözlerim şokla açılırken o da bana aynı şekilde bakıyordu.
"Senin burada ne işin var?"
Kaşlarımı çatarak sormuştum. Niye böyle bir yerde çalışıyordu ki?
"Kör müsün Hyunjin? Çalışıyorum. Ne istiyorsan söyle işim var."
Titrek ve yüksek sesiyle konuşmuştu.
"Bana aynısından koy."
Emredici cümlemden rahatsız olmuş olacakki dik dik bakmıştı.
"Lütfen?"
Önümdeki bardağı alıp gitmişti, o ara da Jake ve sevgilisi gelmişti.

"Sevgilim bu Hyunjin benim ortaokul arkadaşım. Bu da Yuna, kız arkadaşım."
Gülümseyerek elini uzatanan kızın elini sıkmıştım.
"Memnun oldum."
"Bende. Jake benim bi lavaboya uğramam lazım da.."
İkili tekrar yanımdan ayrılırken Yeosang içeceğimi getirmişti.
"Afiyet olsun."



Bara geleli 2-3 saat olmuştu ve Yuna ve Jake önce ayrılmıştı. Aslında bende gitmek istiyordum fakat şu an gözüme takılan olaydan dolayı yerimden neredeyse yarım saattir kıpırdayamıyordum.

Yaşının 50-55 olduğunu düşündüğüm adam geldiğinden beri Yeosang'a değişik değişik bakıp, özellikle onu yanına çağırıp hizmet vermesini istiyordu.

Adam tekrar sipariş verdiğinde Yeosang siparişlerin hepsi tepsiye koymuş masaya doğru ilerliyordu. Tam eğilip bardakları masaya dizecekken adam elini Yeosang'ın kalçasına atmıştı. Yeosang elindeki bardağı adam üstüne yanlışlıkla düşürdüğünde
adam küfür ederek yerinden kalkmış ve Yeosang'a doğru elini kaldırmıştı. Hızlıca adamın yanına gidip elini tuttum.
"Sakın ona dokunma."
Elini sert bir şekilde geriye doğru itmiştim, geriye doğru sendelerken bana göz ucuyla bakmıştı.
"Sen kimsin de karışıyorsun be? Çekil şurdan."
Beni itmeye çalışırken bu sefer Yeosang'ı belinden tutup kendime çekmiştim.

"Kendisi benim erkek arkadaşım ve daha demin ona dokunduğunuzu gördüm. O elinizi kırıp bir yerinize monte etmeden önce burayı derhal terk edin."
Adam hafifçe kahkaha atmış ve gözlerini ikimizin arasında gezirdi.
"Her barda var bu tipler biliyor musun? Garsonu korumak için sevgiliymiş yalanını söyleyen salaklar. Ordan bakınca kerize mi benziyorum? Şimdi git şurdan garsonla işimiz var."

Yeosang eliyle üzerimdeki ceketi sıkarken ona döndüm ve sessiz bir şekilde "özür dilerim."dedim.
Ne yapacağımı az çok tahin ettiği için bir şey demeden gözlerini kapatmıştı. Yüzümü yüzüne yaklaştırdım ve minik bir öpücük kondurdum. Elini enseme attığında bende onu belinden çektim ve dudaklarımı tekrar dudaklarına bastırdım ve bu sefer ciddi bir öpüşme başlattım.
İkimizde nefes nefese kalıp ayrıldığımızda adam karşımızda yoktu bile.
Gözlerini benden kaçırıp,tam arkasını dönüp gidecekken kolundan tutup çıkışa doğru sürüklemiştim.

Belle âmeWhere stories live. Discover now