2. SEZON | 30. BÖLÜM- AMITY 'NİN HİKAYESİ

94 16 8
                                    

- Robert artık bu işlere bir son vermelisin.

Küçük kız annesinin kısık sesiyle uyanmıştı.  Ve uyku sersemliği ile yalpalayarak yatak odasının kapısına varmış aralık olan kapıdan anne babasını izlemeye başlamıştı. Babası oldukça iri yarı ve kaslı bir adamdı ve kız onu hep televizyon da gördüğü kırmızı pelerinli uçan adama benzetiyordu. Robert ;

- Bana emir vermeyi kes Evaleyn !

Babasının sesi her ne kadar sinirli çıksa da yine de kısıktı.

Kız altı yaşın da olabilirdi ama kesinlikle bir şeylerin ters gittiğini biliyordu. Nasıl anlamasın ki ? Her gece kapıya dayanıp bas bas tehditlerle bağıran adamlar, annesinin her gün yatak odasına kapanıp kızına duyurmamaya çalışıp hıçkıra hıçkıra ağlaması, babasının sürekli patlamaya hazır bir bomba gibi etrafta dolaşması... HeR şey ailesine kötü bir şey olduğunu bas bas bağırıyordu. Annesi Eva yani Evaleyn güzel bir kadındı. Kestane rengi uzun ve göz kamaştırı saçlara ve yemyeşil zümrüt gibi gözlere sahipti. Küçük kız her zaman annesine benzemek istemişti fakat kuzgun gibi simsiyah saçları ve toprak rengi gözleri bunu aksileştiriyordu. Aslın da kız her ne kadar görmese de sıradışı bir güzelliğe sahipti. Annesi onun Pamuk Prenses 'e benzediğini söyler dururdu ancak kız ancak kendini hikayede ki kötü kalpli kraliçenin çirkin cadı versionuna benzetirdi. Ona göre güzel olan annesiydi. Kendisi değil. Her neyse şu an güzellikten bahsetme sırası değil çünkü anne babasının tartışması ilerlemişti ve her zaman ki gibi son bulmuştu. Babası kapıyı çekip evden gitmişti. Annesi de olduğu yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Kız bu manzaraya daha fazla dayanamamış ve üzerinde ki gecelik niyetine kullandığı aslın da normal boy fakat kendisine elbise gibi olan açık gri t-shirt ün eteklerine takıla takıla annesinin yanına koşup minik kollarını kadının etrafına dolamış ve yanağını da onun saçlarına dayamıştı. Kadın bir kaç dakika o şekil de ağladıktan sonra kızdan ayrılmıştı ve ellerini kızının omuzlara koyup konuşmaya başlamıştı ;

- Amity...beni dinle tatlım. Sakın kimseye muhtaç olma tamam mı? Kimseye muhtaç olmamak için elinden geleni yap çünkü eğer bir kere muhtaç olursan bir daha asla ayağa kalkamazsın.

Kız annesinin ciddi olduğunu biliyordu. Bu yüzden yaşından büyük bir olgunlukla başını aşşağı yukarı onaylar mâna da salladı. Her ne kadar annesinin ne demek istediğini tam olarak anlamamış olsa da yine de bunu yapmıştı. Annesi nasıl olsa yanındaydı. Ona her şeyi büyüdükçe öğretir ve kendisi de her şeyi en acısız yoldan öğrenirdi.

Fakat öyle olmadı....

Bu olanlardan tam olarak bir hafta sonra her gece babasının borçlarından dolayı kapıya dayanan adamların sabrı taşmıştı ve Robert Monroe 'ya borçlarını ödemezse ne olacağını bu sefer uygulamalı bir şekil de göstermişlerdi. Evi ateşe vermişlerdi... Amity hayatı boyunca o geceyi unutamamış her ne olursa olsun o gecenin her bir saniyesi , her bir olayı hep belleğin de kazılı kalmıştı. Annesinin çığlıkları... Kendisinin hıçkıra hıçkıra ağlaması ve yere düşen eşyalar ... Hepsi ama hepsi hep aklındaydı. Dumandan dolayı ciğerleri yanıyordu ve oturma odasının kapısının yıkılarak yere düştüğünü babasının içeriye girip onu kucakladığı gibi evden dışarı çıkarttığını hatırlıyordu. O gün , o gece Amity Monroe büyümüştü. Annesinin kül oluşunu izlemiş ve kendisi de o küllerden doğmuştu. Tabiki de bu olaydan sonra kin tutmuştu. Ama sadece o haciz cilere değil. Babasına da kin tutmuştu. Her şey onun ve o aptal borçları yüzünden olmuştu. Eğer bir gerizekalı gibi sürekli bahis oynamasaydı ve eşini dinleseydi bunların hiç biri olmaz,  Evaleyn Monroe hayatta olur ve Amity 'de büyümek zorun da kalmazdı. O gecenin ardından Amity yasa dışı kafes dövüşü ring lerinin kirli arka odaların da , eskimiş seyirci koltukların da büyümüştü. Bildiği her şeyi babasından , babasını yok etmek için öğrenmişti. Ne ironi ama değil mi ? Amity yine o gece güzelliğin de aslın da bir bo*a yaramadığını anlamıştı.  Artık hep kuzgun rengi güzel saçlarını kısa kesmeye başlamış güzelliklerini saklamıştı. Babası ise... O kendi dünyasın da yaşıyordu. Ona göre babalık sadece kızına yatacak yer , yiyecek ve kendini korumayı öğretmekten ibaretti o kadar. Ve bu görevi layığıyla yerine getirdiğini düşünüyordu.  En iyi yaptığı şeyi yani kafes dövüşünü yaparken bir yandan da kızına nasıl adam dövülür ve nereye vurularak öldürülür onu gösteriyordu. Elbette tek yaptığı şey bu değildi. Bir kaç defa Penguen , The Riddler , Two Face ve en önemlisi Joker gibi gangsterlerle de yüklü bir miktar para karşılığın da çalışmıştı. Amity büyüyüp on dört yaşına bastığın da ise artık onunla hiç bir şekil de ilgilenmemeye başlamıştı. Zaten Amity 'de o yaşa geldiğin de babasının yanından ayrılmış ve kendi yoluna bakmıştı. Sadece ay da yıl da bir babasının yanına uğruyor ve beş dakkalık süren bir neresi daha çok para getirir ? müzaakaşasından sonra gidiyordu. Doğruyu söylemek gerekirse ikisi de birbirlerinden nefret ediyorlardı ama yine de Bay Monroe onca "emeğinden" sonra kızının kendisine hizmet etmesi gerektiğini düşünüyordu. Fakat Amity bu tip bir insan değildi ki nefret ettiği bir adama da asla bu şekil de hizmet etmezdi. Bu yüzden kız on altı yaşın da bilinmeyen biri tarafından polislerce gammazlanıp Arkham 'a yollandığın da ilk babasından şüphelenmiş ve hatta o olduğundan emin olmuştu...


....

Evet Amity 'nin geçmişini anlatan bir bölüm yapmak istedim. Nasıl olmuş?

{BETER İKİZLER}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin