otuz sekiz'

6.9K 657 220
                                    

önceki bölümleri okuduğunuzdan emin olun lütfen.

[Yazar]

Sürprizlerle doluydu hayat. Bir insanın gözyaşlarına boğulmasına sebep olan sürprizlerle doluydu. İşin kötü tarafı, bu sürprizler huzuru getirdiği kadar acı da verebiliyordu. Gözyaşlarınızın sebebi mutluluk olduğu kadar hüzün de olabiliyordu... Sevdiğiniz kişinin gözlerine baktığınızda o ânın ona son baktığınız an olduğunu nereden bilebileceksiniz ki? Bilemezsiniz. Onun ellerini tutuşunuz, sıcak öpücükler konduruşunuz... Onu sevdiğinizi söyleyişiniz belki de güzel bir veda, ama yeterli değil. Hiçbir zaman yeterli olmaz, insan hiçbir zaman sevdiği kişiden ayrılmayı istemez. Bazı şeyler sonsuz olsun istersiniz ama ne yazık ki öyle olmaz. Hayat sizin planladığınız gibi gitmez, sizi güçlü olmanız için zorlar. Siz ise güçlü olmak zorundasınızdır sâhiden, aksi düşünülemez o an.

"Olur da bir gün dönersen buralarda olacağım."

"Ona iyi bak, eğer senin yerinde olsaydım asla ona sarılmayı bırakmazdım. Asla ellerini bırakmazdım, ondan ayrılmazdım. O hayattayken ona iyi bak Jeongguk."

"Gel buraya."

İki yakın dost birbirlerine sarılmış ve henüz yeni dindirebildikleri gözyaşlarını tekrar akıtmaya başlamışlardı. Sujeong'un cenazesi saatler önce toprağa verilmişti, herkes bir yerlere dağılmıştı bu önemli değildi. Önemli olan, Kaptan Mijoo'nun gemisinin önünde duran iki dosttu şimdi.

"Çok üzgünüm Yein, bunu asla hak etmiyordun. Keşke elimde olsa ve değiştirsem, sana yemin ediyorum yapabilsem bir dakika bile düşünmez ve geri getiririm onu."

"Böyle bir şey mümkün olsaydı bunu senin yapmanı bekler miydim aptal, ben yapardım. Boş ver şimdi bunları ve Taehyung'un yanına dön bir an önce. Sana ihtiyacı olmalı."

"Hep kendinden başkasını düşünüyorsun."

"Kendimi düşünmek için bolca zamanım olacak, merak etme."

İkili istemeye istemeye birbirinden ayrıldığında Mijoo gemiden inmiş ve onların yanına gelmişti. Sıkıntılı bir iç çekip kolunu Yein'in omzuna atmış ve gülümsemeye çalışmıştı.

"Hadi bakalım Küçük Hanım, seninle uzun bir yolculuğa çıkalım. Görünüşe göre bundan sonra ikimizde oldukça yalnızız, iki yalnız birlikte takılırız."

"Öğünlerini aksatmasına izin verme Noona, ona iyi bak."

"Sen hiç merak etme, dostun emin ellerde. Eminim açık deniz sana çok iyi gelecek, boğulup gittiğin o düşünce deryandan seni çekip çıkaracağım. Ayrılıklar hiçbir zaman kolay olmaz, özellikle de ebedî olan ayrılıklar. Onunla tekrar görüşme şansın yok, onu özlediğinde yalnızca gelip mezar taşını okşayabilirsin... Evet, bu çok ağır bir şey Yein. Ama ben seni tanıyorum, sen çok güçlü bir kadınsın. Tanrı, o neyse ki bir süre sonra bu acıyı hafifletmek için bize bu gerçeği unutturuyor. Hatırladığın zamanlar olacak, canın çok yanacak. İşte o zamanlarda da yanında ben olacağım Küçük Hanım. Hadi artık yavaştan gidelim."

Yein ve Mijoo dostları Jeongguk ile vedalaştıktan sonra gemiye atlayıp harekete geçmişlerdi. Yein, içindeki kocaman boşlukla ve özellikle de kalbindeki ağırlıkla yeni maceralara yelken açarken Jeongguk hissettiği buruklukla beraber evine dönmüştü. Şimdi buradaydı, aylar sonunda evindeydi fakat hâlâ eksik bir şeyler vardı. Bir türlü mutlu olamıyorlardı.

Siyah kunduralarını çıkarıp evin içine girmiş ve Sujeong'u uğurlamak için üzerine geçirdiği şık ve tamamen siyah olan takım elbisenin ceketini çıkarıp gelişi güzel kenara bir yere fırlatmıştı. Elleri siyah gömleğinin düğmelerine giderken yatak odasına ilerlemişti. Düğmeleri bir bir çözdüğünde aynı zamanda da kapıyı açmıştı ve yatakta uzanmış tavanı seyreden sevgilisini bulmuştu gözleri. Üzerindeki gömlekten kurtulurken altındaki siyah pantolonu umursamamış ve yorgun bedenini yatağa, sevgilisinin yanına atmıştı Jeongguk.

Teacher's Babe | tae + ggukWhere stories live. Discover now