Bölüm 8: Staring Contest

600 53 9
                                    


Hope: Bir saniye sen "Pym" mi dedin?
Tahtada yazan isime bir de Ana'ya bakıyordu Hope. Babasının soy adını duyması ile şaşırmıştı. Sadece bir benzerlik diye düşünse de merak etmekten kendini alı koyamıyordu.
Ana: Sen Hank Pym ve Janet van Dyne'nın kızıydın, değil mi?
Hope başını olumlu anlamda sallamıştı. Ana ise dudağının içini dişlemişti. Bilmediğnden emin olduğu için açıklama yapma işinin kendisine kaldığını fark etmişti. Bu kesinlikle iyi değildi. Aile işlerine karışmak istemiyordu.
Ana: Nadia senin aynı baba, farklı anneden kardeşin. Maria Pym ve Hank Pym'ın kızı. Küçükken KGB onu kaçırmış.
Hope şaşkın bir yüz ifadesi ile karşıya bakarken Scott nişanlısının elini tutyordu. Onu sakin tutmaya çalışıyordu aslında. Hope hızlı bir şekilde babasını aramaya gittiğinde Scott'da peşinden gitmişti.
Natasha: Keşke yavaş yavaş söyleseydin.
Ana: Vakit yok Alianovna, biliyorsun. Ayrıca aile dramasından nefret ederim.
Sarışın kadın yüzünü buruşturduğunda Natasha ona sert bir bakış atmıştı. Ama biliyoru ki Ana gerçekten bu tarz şeylerden hep nefret etmişti.

Hope'un aramasından kısa bir süre sonra Hank Pym ve eşi Janet van Dyne online bir şekilde Ana ve Natasha ile konuşmuşlardı. Hank büyük kızı için endişeleniyordu. Ama Ana'nın onun dediklerini dinlemeye niyeti yoktu.
Hank: Nadia'ya zarar gelmeden ordan çıkatmanız lazım.
Tony ve Ana ona aynı anda göz gevirmişti. İkisi de bu yaşlı adamın emir verici tonundan nefret ediyorlardı.
Ana: Kapa çeneni Hank!
Hank: Anlamadım?
Yaşlı adam karşısındaki bu sarışın kadının sert sesiyle şaşırmıştı. Hank Pym olarak her daim saygı gösterilen biri olmaya alışmış bir adamdı. Şimdi bu karşısındaki kadının onunla böyle konuşması sinirini bozmuştu.
Ana: Anlamayacağın bir şey yok, 7 farklı dilde söylememi mi istersin?
Natasha: Valeria!
Kızıl ajan dişlerinin arasından fızıldayarak arkadaşını uyarmıştı. Ama Ana onu dünlemeye niyeti değildi.
Ana: Nadia senin hatırladığın kızın değil ve bir daha da asla öyle olmayacak. Bunu kabullen. Biz oraya girdiğimizde hepimizi öldürmek için diğerleriyle birlikte hareket edecek. Nadia Pym ismine sahip olabilir ama o artık bir Black Widow.
Ana gözlerini Hank'a dikerek konuştuktan sonra diğerlerine de bakmaya başlamıştı. Gözleri odada olan herkesin üstünde gezdikten sonra Bucky ve Natasha'nın üstünde beklemişti.
Ana: Oraya girdiğimizde anlamanız gereken şey de bu. Orası Red Room. Kimse sizi onları kurtarmanız için beklemiyor. Çocukluğumuzdan beri çalıştığımız her türlü baskın planı var. Siz sadece tatbikatlardan biri olacaksınız. Biz içeri girdiğimizde kim olduğumuza bakmadan bizi indirmek isteyecekler. Bir tek Alianovna'yı canlı tutmak istiyorlar. Geri kalanlarımız, buna ben ve James de dahil, sadece üstüne basabilecekleri böcekler. Red Room istedikleri uğruna topuklarının kan olmasını umursamaz.


Lafını bitirdikte sonra odaya bir sessizlik çökmüştü. Birçok kişi başlarını yere eğmişlerdi. Kolay olmayacağını zaten biliyorlardı ama bunu bir daha ve bu kadar sert bir şekilde duymak tuhaf gelmişti.
Steve: Nat?
Sarışın adam emin olmak istiyordu. Bu yüzden arkadaşına bakmıştı. Natasha ise şu an ona yalan söylemeyi çok istiyordu. Ama Red Room'a gireceklerse gerçekleri bilmek ve hr şeye hazırlıklı olmak zorundalardı. Başını olumsuz anlama sallayarak cevap verdi arkadaşına.
Natasha: Orası Red Room Steve.
Steve umutsuz bir şekilde nefes verdi. Sadece bir şekilde bunu halletmek istiyordu.
Ana: Üzgünüm ama size gerçekleri söylemeliydim. Red Room tahminlerle giremezsiniz oraya. Önümüzde 38 saat var. Bu 38 saatte hepinize her şeyi anlatmak zorundayız.
Cümlesini bitiridiğinde ayaklanarak gözlerini yeniden Natasah ve Bucky'ye çevirmişti. İkisi de onu onyalamışlardı.


Natasha: Gece gidiyoruz sanınrım?
Ana: En iyisi.
Avengers'a sözlü olarak her şeyi analatmışlardı. Planın üstünden bir kere daha geçtikten sonra fiziksel olarak onları zorlayacaklardı.
Bucky: Kelepçeler hala devam ediyor mu?
Ana: Red Room geleneksel bir kuruluş James. Elbette duruyorlar ama teknolojik olarak. Yani açılması kısa sürüyor, daha az vaktimiz var.
Bucky ufak bir küfür savurmuştu. Gece saldırmayı seçmelerinin tek nedeni hazırlıksız yakalamaktı. İçeridekilerin büyük bir kısmı yataklarına kelepçekli olacağı için zamanları olacağını düşünmüşlerdi ama bu imkansız görünüyordu artık.
Sam: Kelepçe mi?
Natasha: Red Room'da belli bir dereceye gelene kadar uyurken sağ elin yatak başlığına kelepçeli olarak uyursun. Kaçmaları engellemek için.
Harley: Bu korkunç.
Sarışın gencin yorumundan sonra Ana omuz silkmişti. Bir ömürünü orda geçirmişti ve bu korkunç saçmalıklara alışmıştı artık.
Natasha: Sadece bu kaar değil, birçok kişi karşımıza çıkacak. Ve unutmamamız gereken bir şey var. Biz durdurmak onlar öldürmek için sıkıyor.
Ana: Belirtmek isterim Yelena'yı öldürmek için sıkarsanız kimse size sinirlenmez.
Natasha yanında duran Ana'ya ufak bir çimdik atmıştı. Sarışın kadın ise ona kısa bir bakış attıktan sonra diğerlerine binanın her bir metrekaresin anlatmaya devam etmişti. Bucky ve Natasha ayrıldığından beri değişen ya da değişmeyen her şeyi anlatıyordu. Kimsenin yanlış bir adım atmayacağından emin olmak istiyordu. Atacakları en ufak bir yanlış adım hepsinin ölümü ile sonuçlanabilirdi. En önemlisi en ufak bir prüzde Natasha zarar görebilirdi. Anastasia bunun olmayacağından emin olmalıydı.


Binanın planları ezberlendikten sonra kimin hangi silahları alacakları tartışılıyordu. Aslına hepsinin ne alacağı belliydi. Sadece Bruce'un getirdiği yeni kulaklıklar vardı.
Bucky: Ana, sen slah almıyor musun?
Ana: Silaha ihtiyacım olacağını düşünmen çok tatlı James.
Sarışın kadın Bucky'ye tatlı gülümsemelerinden biri ile bakıyordu. Ama gözlerindeki sinsi bakışlar her şeyi bozuyordu. Sol elini göz hzasında olacak şekilde daldırıp tırnaklarına bakmaya başlamıştı. Tırnaklarının diplerinden başlayan buz tabakası keskin bir şekilde uzarken yavaş yavaş parmakalrını ve elini de kaplamaya başlamıştı. Birçok kişi onu izlerken bileğine kadar buzla kaplanmış eli ve tırnaklarından 5 santim daha uzun olan sivri buz sarkıtları oluşmuştu.
Natasha: Valeria hepimiz anladık bence.
Ana: Öyle dyorsan öyledir Alianovna.
Sarışın kadın buzdan tırnaklarını ve elini kaplayan buzu bir anda paramparça ederek yok etmişti. Bucky'ye kısa bir bakış attığında ise ikisi de gözlerini kısarak birbirlerine bakmaya başlamışlardı. Bu bakışmaları uzadığında arka planda konuşan Steve'i ikisi de dinlemez hale gelmişti.


Her ne kadae kısa bir süre de olsa Bucky ve Ana'nın sessizliğini Natasha fark etmişti. Planlamaya odaklandığı için ikisine gözlerini çevirmesi biraz zaman almıştı. Kızıl ajan ikilinin tam ortasında duruyordu. Bedenini çevirip ikiliye baktığında hala birbirlerine baktıklarını fark etmişti.
Natasha: Tanrı aşkına siz ne yapıyorsunuz?
İksininden de evap gelmeyince Natasha elini ikisinin arasına getirip birkaç kere parmak şıklatmıştı. En sonunda Bucky gözlerini kırptığında Ana ona yandan bir gülümseme göndermişti.
Natasha: Cidden mi? Bakışma yarışması mı yapıyorsunuz? Planlamanın ortasında.
Steve: Buck, dostum...
Sarışın adam baını iki yana sallmıştı. Bucky ise ona cevap vermemişti. Onun yerine Natasha'ya dönmüştü.
Bucky: O başlattı.
Natasha: Valeria!
Arkadaşının uyarıcı ses tonuna Ana göz devirmişti. Gerçekten kolay yol varken neden işleri bu kadar zorlaştırdıklarını merak ediyordu.
Ana: Hadi ama Alianovna, neden plan yapıyoruz ki? Stark birkaç bombayı hackleyip oraya gönderecek kadar zeki değil mi? Hepsinden bir anda kurtulmak varken neden zor yolu kullanıyoruz?

White WidowOnde histórias criam vida. Descubra agora